Türkiye uzun yıllardır terörle cebelleşiyor.

Bu, 3-5 kendini bilmezin Hadi biz de bir devlet kuralım mantığının çok ötesinde bir anlam taşıyor.

Bir grup eline silah alsa, dağa çıksa devlete karşı ne kadar dayanabilir

Söylemek istediğim şu; dış destek olmadan, bir grubun, uzun yıllar ağır silahlarla, mühimmatla, her türlü imkanla dağlarda tutunabilmesi imkansız, akıl dışı bir olay...

O zaman yapılmak istenen ne

Jeopolitik diye bir kavram var, bilirsiniz;  kısaca, "Bir devletin ya da devletler grubunun veya bölgedeki devletlerin mevcut coğrafi

durum içerisinde güç değerlendirmesini yapan, etkisi altında kaldığı o günkü dünya güç merkezlerini inceleyen, değerlendiren, hedefleri ve bu hedeflere ulaşma şart ve aşamalarını araştıran ve ortaya koyan bir ilim."

Diğer bir ifadeyle devletlerin milli hedeflerini kazanmalarını sağlayan bir planlama.

Bir de psikolojik harp var...

Bu da, "Bir devletin veya devletler grubunun, bir devlet veya

devletler grubu üzerinde milli menfaatlerini tahakkuk ettirmek üzere, o ülkede ve/veya başka ülkelerde seçtiği hedef kitlelerin -ki bunlar dost, düşman,

tarafsız olabilirler- duygu, düşünce, tutum ve davranışlarını, kendi amaçları doğrultusunda değiştirmek maksadıyla, siyasi, askeri, ekonomik, sosyolojik, ideolojik ve teknolojik alanda yapılan faaliyetlerin tümü."

Jeopolitik ve psikolojik harp kavramlarının bu tanımlarına bakıldığında her iki tanımın birbiriyle içiçe olduğu ve birbirinin amaçları ve hedeflerine hizmet ettikleri açık...

Son terör hareketlerine biraz da bu perspektiften baksak derim...

Yarınki yazımda Türkiyenin nasıl Balkanlaştırılmak, Lübnanlaştırılmak istendiğine ilişkin önemli ipuçlarını vereceğim. Kaçırmayın....

Bakan Dinçer ne zaman  farkına varacak

10 Ağustos 2011 tarihinde, bundan tam bir sene önce bu sütunlarda şunları yazmışım;

"Ömer Dinçer Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunu Nimet Çubukçudan devraldı.

Koltuğuna oturur oturmaz da çok önemli ama bir o kadar da rutin bir genelge yayınladı.

Dinçer, öğrenci kayıtlarında ve diploma verilirken, kesinlikle bağış istenmeyeceği talimatını verdi.

Talimatı kime verdi

Milli Eğitim Müdürlerine.

Tıpkı kendisinden önce bu göreve gelen Milli Eğitim Bakanları gibi...

Dinçerin, "Öğrenci Kayıt ve Kabullerinde ve Diploma Karşılığı Bağış Alınmaması" konulu genelgesinde, Anayasaya göre ilköğretimin parasız olduğunu hatırlatarak, şu ifadeler kullanıldı: "Gerek merkezi sistemle gerekse sınavsız öğrenci alan Bakanlığımıza bağlı her tür ve düzeydeki resmi eğitim-öğretim kurumlarına öğrenci kayıt kabullerinde ve diploma verilirken kesinlikle bağış talep edilmeyecek. Bu dönemlerde; okul aile birlikleri temsilcileri diploma harç ücretleri, ilgili mevzuatına göre değerlendirilecektir.

Ancak üstün planlama çalışmalarını bildiğimiz Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin bu genelgesi hoş ama içi boş!

Nedeni ise okulların önemli bazı ihtiyaçlarını bu bağışlardan karşıladığı gerçeği.

Devlet okulları halen temizlik, müstahdem, güvenlik (vb.) gibi önemli kalemleri bağış yoluyla elde ettiği gelirlerden karşılıyor.

Bu bağışlar alınmasa okullar pislikten kokar...

Bakan Dinçerin bu gerçeği görmesi için tebdil-i kıyafet yapıp Bakanlığa en yakın Kızılayda bir devlet okuluna gitmesi yeterli...

Çatır çatır kayıt ya da diploma bağışı alındığını gözleriyle görecektir..

Çözüm mü

Bakanlık ne zamanki okullara bu alanlarda yeterli ödenek çıkarırsa o zaman sorun çözülür.

O zaman bu genelgenin bir anlamı olur.

Gerisi boş! Laf-ü güzaf...

Genelge hoş ama içi maalesef boş!"

Bunları yazdığım zaman bazıları alınganlık gösteriyor!

İyi de mahkeme önceki gün nasıl bir karar verdi

Zorunlu bağış uygulamasında, mahkeme okul yöneticilerinden yana tavır aldı.

Yargı, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçerin, zorunlu bağış alan okul yöneticilerine açtığı savaşta okul müdürlerinin galibiyetini ilan etti.

Olay nasıl mı oldu

Afyonkarahisarda bir okul müdürü hakkında, zorunlu bağış aldığı gerekçesiyle soruşturma açıldı.

Okul müdürü soruşturma sonucunda aldığı cezanın iptali için idare mahkemesine başvurdu.

Mahkeme de cezanın iptaline karar verdi.

Üstelik, 673 liralık mahkeme ve yargı giderlerinin dava açan okul müdürüne Bakanlık tarafından ödenmesi de istendi.

Böyle bir sonucu görmek için kâhin olmaya gerek yok..

Bakan Dinçer en yakınındaki okulda küçük bir araştırma ile bu gerçeği görebilirdi...

Bunları biliyor musunuz

- Öğretmenlerden sonra imamların da rotasyona tabi tutulduklarını, bu çerçevede yurdun bazı bölgelerinde uygulamaya geçildiğini, yıllardır aynı camide görev yapan

imamların görev yerlerinin değiştirildiğini,

- Jandarma Asayiş Vakfı tarafından üretilen suyun

Javsu markasıyla piyasada satıldığını, özellikle resmi mekanlarda pet şişelerin

satışa sunulduğunu, üretim

yerinin Ankara Kızılcahamam olduğunu, biliyor musunuz

NOT: Bugün 26 Ağustos 2012 Pazar... Uyan da balığa gidelim... 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 7 ay 25 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...