ŞEHRİN içme suyunun kaynağına, gölüne veya barajına

temizlik tedbirleri alınmaz, su kanalları temiz tutulmazsa, kirli eller de

kirletmeye devam ederse her eve su arıtma cihazı üretimi, pazarlaması ve

mafyası oluşur.

Kaynağı ve kanalı temizleme masrafından kaçanlar, kirli

elleri temizleme zahmetine katlanmayanlar, o masraf ve zahmetin bin katı masraf

ve zahmeti çekmeye başlarlar. Sivrisinek üreten bir kaç tane bataklık

kurutulmazsa, bütün bir şehrin her evine sineksavar zehirleri zorunlu olarak

girer ve sinekle beraber ev halkı da zehirlenir.

Dünyanın en medeni diye takdim edilen ülkeleri, bu

medeniyetlerini öldürdükleri milyonlarca yerlinin kanı üzerine kurduklarını

kendi tarih, roman ve filmleriyle dünyaya ilan ettikleri gibi, şu anda bile

resmi ordularının yanında suç makinesi haline gelmiş insanlardan kurulu özel

ordular kurulması için kanunlar çıkarmış ve dünyanın her tarafına para

karşılığı sivrisinek satmaya başlamış ve kan emerek yaşamını sürdürmektedir.

Bizim aydınlarımızdan bazıları köşelerinde yazdılar,

Elin oğlu milyonlarca insanını yedikten sonra bu hale geldi. Biz de onları

taklit ettiğimize göre şikâyete gerek yok anlamında yazılar yazıldı.

Onları taklit yaptığımız sürece kurtulmamız mümkün

değildir.

Böyle bir ortamda Sevgili Peygamberimizi gönderen

Rabbimiz, ilk önce o toplumun katillerine, fuhuş tacirlerine, uyuşturucu satıcı

ve kullanıcılarına, sömürücülerine, insan satıcılarına yönelik hiç bir şey

demeden önce Oku demiş. Arkasında Kalem demiş. Neyi okuyayım dediğinde

ise Kur an-i kerimin ilk beş ayetini indirmiş ve o beş ayeti ezberleyip

çevresine Kulü, La ilahe illallahü tüflihu/Allah tan başka yaratan, yaşatan ve

yöneten yoktur deyin kurtulun demiş.

Ebucehil, Ebuleheb anlamış sömürgen saltanatlarına

yönelik olan bu sözü ve hemen tedbir almaya başlamışlar.

Ayetler, insanın içini düzeltmeye başlamış ve on üç yıl

sonra devletini kurmuş.

Çölde yaşayan vahşileri bile dünyanın en medeni insanı

haline getirmiş.

Kur an okuma ve kalemle dünyayı değiştirmeye başlayan

dinimiz, otuz yıl içinde Yemen den Buhara ya kadar ulaşmış.

Bunu yaparken hiç bir ayırım yapılmamış.

Mekke parlamentosunun en güçlü üyelerine götürülen tebliğ

kör ve fakir birine de götürülmüş.

Kadın satana da, satılan kadına da götürülmüş İslam.

İçki üreticisine de uyuşturucu kullanana da tebliğ

yapılmış.

Düz lise, imam-hatip ayırımı yapılmamış.

Can taşıyan herkese, ölüm döşeğinde ölümü bekleyene de

götürülmüş. Doksanına gelmiş ölüm bekleyenden ne çıkar denmeden o canın da

cehenneme yuvarlanmaması hedeflenmiştir.

İlahiyat Fakültesi ile Siyasal Bilgiler Fakültesi

arasında ayırım yapılmadan her ikisinde okuyan ve okutanların kalbini

çalıştıranın, kanını damarlarda dolaştıranın, gözüne yağ, kemiğine ilik verenin

kelamı her ikisine de ulaştırılmış.

Havamızı, suyumuzu, toprağımızı kirletenlerle mücadeleden

daha fazla insanımızı kirletenlerle mücadele etmeden başarıya ulaşmamız mümkün

değildir.

Teröristsavarlar yerine terör eğitimi anlamına gelen

materyalist, maddeci, ateist, paragöz yetiştiren eğitimden derhal

uzaklaşılmalı. Canları yaratanın kelamı, herkesin anlayacağı dilde verilmeli,

verilen bilgi yaşanır hale getirilmeli ve her gün daha tehlikeli hale gelen

dünyaya bir çıkış yolu gösterilmeli.