Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürlüğü, Deprem Dairesi Başkanlığı verilerine göre Malatya'nın Yeşilyurt ilçesinde deprem oldu.

Geveze bir çağdayız. Çeneler düşmüş, ağızlar tutulamıyor. Düşüncesizliğin başını alıp gittiği şu zamanda bir sınırsızlık var. Bilip bilmeden herkes söz sahibi, çok rahat karar verilebiliyor. Sözün amacı nedir, sonu nereye varır düşünüldüğü yok. Geleneklerimizde çok konuşmamanın erdemi sık vurgulanır. “Az konuşma, az yeme ve az uyuma” gibi. Bunlara uyulmaz ise insan sağlığına zarar verir. Hantallaştırır. Düşüncesizlik hayatın ana ilkesi olur. Günümüzün asıl sorunu her şeyin ayan beyan olduğu sanıldığı bir zamanda aşırılıklar ve gevezelikler yüzünden bir kaosa dönüşür. Bu yaşanılanlara kaos zamanı dense yeridir. Hemen herkesin konuştuğu, fikir yürüttüğü bir ortamda neyin sağlıklı olup olmadığı anlaşılmaz. Kimsenin böyle bir derdi de yok. İnternet ile hayatımıza giren sosyal medya alanı başıboş, boşboğaz, sınırsız ve denetimsiz.

Büyük olay ve oluşların üzeri örtülüyor. Bu, I. Irak işgaliyle başladı ve giderek belirginleşti. Sanal bir üfürüş, karmaşa oluşturma ve yanıltma oldu. Haklı ya da haksız her şey tersyüz olabiliyor. Bütün bunlar da kim bilir belki de bilinerek yapılıyor. Gevezeliklerin oluşu daha çok son zamanlarda iyice belirginleşti. “Arap Baharı” yalanı, aldatmacası, büyük bir gevezelikti. Milyonlarca insan buna kandı ve kendini kaptırdı. Bu dalgalara ve gevezeliklere  “Yalan baharı” dense daha yerinde olur. Televizyon ekranları, sosyal medya alanı büyüleyici ve yanıltıcı ve aldatıcı.

Belli bir tarihten sonra Amerika’da gizli belgeler açıklandı, 12 Mart ile ilgili. Askerlerin girişimleriyle ilgili açıklamalarda bulundu. Solcu gençlerin Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edildiği dönem. İşin ilginci, ilerleyen zaman içinde Batı ruhuna kendini kaptıranlar ister sağcı ister solcu olsunlar Batı’nın, özellikle de Amerika’nın bu yüzünü görmezler ya da görmek istemezler. İşlerine gelmiyor. Gevezelikler yüzünden insanlar anında tersyüz olabiliyorlar. Batı ruhuna bel bağlamış olanlar, kurtuluşlarını emperyalizmden arayabiliyorlar.

Bu, hemen bütün kesimler için geçerli. Solcusu, muhafazakârı, sağcısı, milliyetçisi hemen hepsi için söz konusu. Bunu şöyle ifade edebiliriz. Batıcı solcular muhafazakâr bir iktidardan kurtulabilmek için umutları yabancı istihbarat ve güçlere bağlı. Kürtçülük hareketlerini sürdürenler de zaten varlıklarını onlara borçludurlar. Türkiye’de muhafazakâr iktidar ılımlıları, radikal İslâm ya da siyasal İslâm karşıtları, milliyetçileri, modernistleri, alkol alıcıları ve tüketicileri, ekonomik darboğaza sıkıştırılmış garibanları bir bütün olarak kendilerini oraya odaklamışlardır. Hemen herkesin ortak kurtarıcısı. Siyasal erk ve güç sahibi olmak isteyenlerin deyim yerinde ise adeta kıbleleri. Bu ifadenin ağır kaçtığını biliyorum. Olsun, ne yazık ki böyle.

Geçmiş zamanda Amerikan emperyalizmine karşı çıkan, onlara ayak uydurmayanlar, güdümlerinde olmayanlar hayatta hep devre dışı kalmışlardır, bırakılmışlardır. Karşı çıkanlar ise medya gevezelikleri ile en olumsuz karakterler haline dönüştürebiliyorlar. Bir kimseyi anında diktatör miti haline çevirebiliyorlar. Özellikle Afrika ülkelerinde de bu daha çok belirginleşiyor.

Emperyalizmin hedefi kim olursa olsun olumsuzlanabiliyor. Üzerinde yürütülen geveze bir kampanya ile gözden düşürülebiliyor. Kitleler de bu dalgaya kapılıyor ve ayak uyduruyorlar. Demokrasi, özgürlük, insan hakları yalanları en önemli sığınakları. Nedense insanlar hiç uslanmıyor ve akıllarını başlarına almıyorlar. Hep aynı yalanlara kanıyorlar. Ah şu Müslümanlar, kendi inançlarına, geleneklerine, kitap ve sünnetlerine hakkıyla bağlı kalsalar ve bu hayatı yaşasalar. Susmayı bilseler, düşünmeyi özümseseler.