Yenidoğan çetesi ile ilgili yargılamalar sağlık sistemimizin içinde bulunduğu acıklı durumu gözler önüne sermiyor mu?

Yargılama sırasında ambulans şoförleri dinlenildi! Hemşireler dinlenildi! Doktorlar dinlenildi!

Yani konuyla uzaktan yakından kim ilgiliyse dinlenildi.

Bu aşamada akıllara şu soru geldi:

Peki, hastane sahipleri son halka mı?

Sistemin nasıl işlediğine vâkıf olanlar, bu sorunun doğru bir soru olmadığını ileri sürüyorlar.

Ve doğru sorunun “Hastane sahipleri ilk halka mı” sorusu olduğunu iddia ediyorlar.

Sonra da özel hastane sahiplerinin çalışma şekli hakkında bilgi veriyorlar.

Hani kimi marketlerde ürün sahiplerine raflar ya da reyonlar kiralanıyor ya!

Market sahibi, ürün sahibinden ekstra bir raf kirası alıyor ya!

Özel hastanelerin de aynen öyle çalıştığı ve çeşitli branşların doktorlar tarafından kurulan şirketlere kiralandığını söylüyorlar.

Yani hastane sahiplerinin sorumluluk almaya hiç yanaşmadığını ifade ediyorlar ve soruyorlar:

Böyle bir sağlık sistemi olur mu?

Maalesef böyle bir sağlık sistemimiz var işte!

Özel hastane sahiplerinin “Sağlık Bakanı” olarak atandıkları bir sistemden başka ne beklenebilir ki?

Herhangi bir işletme kâr etmek için neler yapıyorsa özel hastaneler de aynen öyle kâr etmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar.

Milyonlarca hatta milyarlarca liralık yatırım yaptıktan sonra her türlü işlemi mübah görmeye başlıyor olmalılar.

Sonra işin kokusu çıkınca kendileri bir kenara çekilip o güne kadar birlikte çalıştıkları insanları suçluyorlar!

Evet, şimdi hastane sahiplerinin son halka olup olmadığı tartışılıyor ama bu, yersiz bir tartışma oluyor.

Tartışmayı doğru bir çizgiye çekebilmek için hastane sahiplerinin ilk halka olup olmadıkları üzerinde kafa yormak gerekiyor.

Henüz bu yapılmıyor!