Barack Hüseyin ya da özgün haliyle Bereket Hüseyin Obama nın, henüz Spartaküs akla gelemediği için benzetmesi yapılmadı. Belki de, bir takım beklentileri karşılamada yetersiz kalırsa Spartaküs benzetmesi de yapılabilir.

Bolivya da geçen yıllarda yapılan seçimle, tarihinde 500 yıl sonra ilk defa bir yerli olan Evo Morales in iktidara gelmesi kadar anlamlı ve çarpıcı olmasa da, Obama nın Amerika ya başkan seçilmesi mutlaka önemlidir. Ama anlamlı mıdır Doğrusu kuşkularım var. Bu sadece Obama nın kişiliği ve başkan olmasını sağlayan nedenlerle sınırlı değildir. ABD nin varlığı, zihniyeti ve uyguladığı politikalarla, kısacası sistemiyle ilgilidir. Daha genelde "Batı" olgusundan kaynaklanan varoluşsal ve tarihsel, olması gereken bir kuşkudur. Ve asla ihmal edilmeye gelmez.

Evet, Obama nın başkan olması önemlidir. Öncelikle "haydut yönetim"ini sekiz yıldır dünyaya, özel olarak da İslâm dünyasını kanırta kanırta dayatan Bush ve ekibinin, hiç olmazsa Amerikan sisteminin bertaraf edebilmesidir. Bu, sistemin kendini yenilemesi ya da dişlilerini, çarklarını yağlaması anlamına da gelebilir. Anlaşılabildiği kadarıyla da öyle gözüküyor. Obama nın silah sanayicileriyle ilişkisi ve Afganistan cephesinin tahkim edilmesi gereğinden sözetmesi, Pakistan a yönelik üstü örtülü tehdidi akılda tutulmalıdır. Eğer böyleyse, Bush un "haydut yönetimi" özünde aynı kalarak Obama nın "entelektüel" fırçasıyla cilalanacak, demektir. Yine ölümler, öldürmeler, kıyımlar, katliamlar, baskılar, zorbalıklar, açlıklar, yoksulluklar devam edecektir.

Obama, köken olarak Afrikalı ama Amerikan tarihinde köle olarak yer alanlardan değildir. Yani Afro-Amerikan değildir. Dolayısıyla Amerika nın tarihinde menhus bir ur olarak sürüp gelen o marazi zenci-beyaz dichotomie nın, çatallığının ortadan kaldırıldığı anlamına gelmez. Daha çok Bush un "haydut yönetimi"nin dünya ölçeğinde Amerika imajının kirletilmişliğini temizlemeye yönelik sistem içi bir düzenleme gereği sayılabilir. Amerikancı çevrelerin duygu taşkınlığıyla uluorta haykırdığı "devrim", Amerika tarihinde ve pragmatist zihniyetinde yeri olmayan bir olgudur. Çünkü Amerika nın kuruluşunda bile, klasik anlamında "devrim"den sözedilmez.

En fazla eyaletler ve İngiliz krallığı arasında varılan bir hak ve özgürlük bildirgelerinin düzenlenmesi uzlaşmasıdır. Onun içindir ki, İrlanda kökenli ve Protestan olma, Başkanın belirlenmesinde başat önşart olarak sadık kalınılan kabuller olabilmiştir. Nitekim Amerika da devlet soyut, kendine özgü bir mahiyeti içeren olgu olarak değil, somut, güç odaklarının kıran kırana elde ettikleri bir iktidar dengesi değişkenine göre belirlenen bir "Leviathan" (masal devi) gibidir. Silah sanayiine savaşçı kimlikle, entellektüel çevreye demokrasi, eşitlik, hak ve özgürlükleri donanmış kimlikle gözükür ama tam olarak tanımlanması bir hayli zordur. Beyaz kendi cemalini, zenci kendi arabını görebilir ancak bu devlet aynasında.

Obama yla birlikte Türkiye-Amerika ilişkileri üzerinde bir mâlihülyaya dayalı resim çizilmeye başlandı. Körfez savaşında, Irak ın işgalinde savunulan iddiaların özü aynı, ambalajı âlâyı vâlâlı söylemler ile ortaya konuluyor. Akıllarınca, Türkiye nin önemini vurgular görünürek Amerika nın emperyalist politikalarının nasıl uygulanması gerektiğini gerçeklendiriyorlar. Türkiye Irak ta belirleyici bir rol üstlenebilirmiş, Azerbaycan-Ermenistan arasındaki yakınlaşmada cesaretlendirici adımların atılmasına ortam hazırlarmış, Kıbrıs ta çözümün ilmeğini yakalayabilirmiş... miş, muş!

Şunu, şu basit gerçeği bir türlü kavrayamamaktadırlar Türkiye deki Amekikancılar. Bütün bu acıların katliamların, kargaşaların faili Amerika dır. Obama da bu Amerika ya dahil değil mi