Başbakan Binali Yıldırım’ın Merkez Bankası ile ilgili düşüncelerini duyunca, “Şaka mı yapıyor acaba?” diy e kendi kendimize sormadan yapamadık!
Zira Başbakan Yıldırım büyük bir rahatlık içinde, “Biz Merkez Bankası’nın işine karışmıyoruz o da bizim işimize karışmasın” diyordu!
Hükümetin Merkez Bankası’nın işine “karışmamasını” anladık!
“Doğal” olanı da bu!
Ama Merkez Bankası’nın hükümetin işine “karışmaması” dileğini anlamakta zorlandık!
Çünkü bu “eşyanın tabiatına aykırı” bir dilek!
Bu dileği, “Merkez bankalarının varlığını anlayamamış, içine sindirememiş” bir dilek olarak gördük!
Böyle bir dileğin sahiplerinin yapacağı tek şey var.
“Kaldırın ya da kapatın” gitsin Merkez Bankası’nı!
Merkez Bankası bağımsız bir kuruluş olarak ekonominin gidişatına yön vermeye çalışırken iktidarın isteklerine ters gelen şeyler yapıyor olabilir.
Aslında bu iktidarın “aleyhine değil lehine bir yaklaşım” olarak algılanmalıdır!
Merkez Bankası’nın iktidarın yapmak istediklerine muhalif kararları, “Dost acı söyler” kabilinden eylemler olarak kabul edilmek yerine “düşmanca tavırlar” olarak algılanırsa ortaya böyle, “Biz onun işine karışmıyoruz onlar da bizim işimize karışmasın” türü düşünceler çıkar.
Kaldı ki bugüne kadar iktidar sözcülerinin pek çok defa Merkez Bankası’nı doğrudan hedef alan eleştirilerine tanık olduk.
Merkez Bankası kararlarını eleştirdiklerini ve iktidara rağmen alınan kararların yerden yere vurulduklarına şahit olduk!
Yani, “Biz onların işine karışmıyoruz” söylemini çok da gerçekçi bir söylem olarak kabul etmek mümkün değil.
Merkez Bankası’nı “hasım bir kuruluş” olarak görmek ya da göstermeye çalışmanın kimseye yararı olacağını sanmıyoruz.
İktidar ya Merkez Bankası’nın varlığını kabul etmeli ya da kapısına kilit vurmalıdır.
Ama zinhar bu tür açıklamalar yapmamalıdır!