Türkiye’de uygulanan sağlık politikalarından -biris/4i; “hastalandıktan sonra” tedavidir. Bu pahalı bir sistemdir. Sağlık Bakanlığı’nın uygulaması gereken “önleyici tedavi” olmalıdır. İnsanların hasta olmaması için yapması gerekenler nelerdir Bunla alâkalı yoğun eğitim programları düzenlemeli ve okullarda derslere girmelidir. Türkiye çok uluslu ilaç şirketlerinin kıskacında olduğu için uygulanan politika “daha çok ilaç yazma “üzerine gelişmektedir. Toplumda bir kolesterol tartışmasıdır altı başını gitmektedir. Kolesterol bir hastalık mıdır yoksa bir hormon mu Sağlık Bakanlığı bu tartışmayı bitirmek durumundadır. Eğer hastalık değilse, devlet neden miyarlarca ilaç parası ödesin! Buna “dur “ demek zamanı gelmedi mi Kolesterol ilaçlarının birçok yan tesiri olduğu söylenmektedir. Bile bile buna göz mü yumuluyor. İlaç lobisi kazansın diye olmayan bir hastalık mı var ediliyor. Bu doğruysa; büyük bir aymazlık söz konusudur. Bir kaç profesör bu konuda sürekli insanları ikaz ediyor. Kolesterolün hastalık olmadığını ifade ediyorlar. Bu tartışmayı bitirmek Sağlık Bakanlığı’nın görevi ve bunu acilen yapmasını bekliyoruz.
İki farklı moleküllün birleşimiyle vurgun mu yapılıyor
İki farklı molekülü birleştirmişler (iki farklı ilaç olarak piyasada var) tek bir amaçla; muadili olmasın diye. Çünkü SGK muadilini ödüyor. Muadili bulunmazsa mecburen var olan ilacı ödemek zorunda kalıyor. SGK nasıl oluyor da bu ilacı ödüyor Birçok yabancı firma bulduğu molekülü efervesan (Su içinde eriyen ilaç) yapmıyor, hap olarak üretiyor. Neden bizim firmalarımız efervesan olarak çıkartıyor. Ben söyleyeyim; normal hap olarak çıkarttığınız da fiyat 9.97 TL, Efevesan olarak çıkarttığınızda fiyat 26.00 TL oluyor. Bu resmen vurgun değil mi Sağlık Bakanlığı hastanelere çekin düzen vermesi gerekiyor. Mesaisine zamanında gelmeyen doktorların olduğunu biliyor musunuz Ak-saraya harcanan parayla ne kadar MR(Emar) cihazı alınır Bir MR çektirmek için günler sonrasına gün vermek tedaviyi uzatmak değil mi Hastanelerde 3-4 MR makinesinin bulunması çok mu zor Hani IMF’ye borç veriyorduk. Sadece ilaç vurgununu önlediğinizde bile bu cihazları rahatlıkla alabilirsiniz. Hastanelerde ki kalabalık bitmedi. Günlerce sonraya randevu veriyorlar. İlaç mümasilleri hastanelerde cirit atıyor.
Ustayı kızdırmayın!
Milli gazete’nin Prof.Dr. Cevat Akşit ile yapmış olduğu röportaj ses getirdi ve AKP yandaşlarını rahatsız etti. Bu rahatsızlık sosyal medyada bir linç kampanyasına dönüştü. Tehditler havada uçuştu. Kanal7’ye program yapılmaması için baskı yapılmasından tutunuz da; “ustayı kızdırmayınız” kadar tehdit vari sözlerle ayar çekmeye kalktılar. Bu dindar kızlarımızın ve erkeklerimizin İslam’ı ilmi olsaydı “hocamız ne diyor ” diye buna odaklanırlardı. Cahilce hakaret ve tehdit etmez, ilimlerini konuştururlardı. Bu bağlamda tartışmaya ortak olurlardı. Aslında bu hakaretler tehdit vari sözler Cevat hocamızı haklı duruma getiriyordu. Yapılmak istenen “İslamsız İslam” ın yanı sıra Dinlerarası diyalog ve ılımlı İslam projesinin amacı iğdiş edilmiş bir İslam değimliydi Yazdıklarımıza küfür ve hakaret eden, yazının içeriğiyle tartışmaya girmeyen ve kendilerine AK Gençlik denilen bu gençlerimiz teşkilatlarda İslam’ı eğitim alsalardı bu şekilde hakaret ve küfür ederler miydi .
Ekonomi iyi, siz zamlara aldırmayınız
Küçük esnaf, marketlerle ve AVM’lere karşı ayakta durma mücadelesi verirken, bir taraftan da yüksek olan vergileri ödemenin sıkıntısını yaşamaktadır. İster enflasyon düşük olsun, isterse yüksek. Ben kendimi bildim bileli her yıl Ocak ayında vergilere ve cezalara zam gelir. Cezalar caydırıcı olması konusunda zam gelmesini anlarım ama vergilere neden zam gelmektedir Aynı oranda esnafın kazancı artıyor mu Siz memura, emekliye ve işçiye yeterli maaşı vermezseniz, nasıl esnafla alışveriş yapacaktır Zaten kredi kartı mağdurları, yeterli kazancı olmamasının sonucu değil midir Ayrıca ekonominin iyi olduğu bir ülkede devlet niye zam yapar Bunu anlamak mümkün değildir.
Herkes engelli adayı olduğunun farkında olmalı
Dünya Engelliler Günü nedeniyle engelliler sokaklara inip seslerini duyurmaya çalıştılar. Dilleri döndüğünce Sorunlarını dile getirmeye çalıştılar. Çokta haklıydılar. Hâlâ engelliye uygun olmayan üstgeçitler mevcuttur. Engelliye uygun olmayan eski halk otobüsleri hâlâ trafikte. Hele minibüslerin çoğu eski model ve engelliye uygun değil. Kaldırımları ve parkları engellilere uygun hale getirmeyen belediyeler var. Erzurum’da Engelliler Günü kutlamasına ne vali ne de belediye başkanı katıldı. Yok, saydılar engellileri. Ayıptır, günahtır. Unutmayınız! Sizde birer engelli adayısınız. Hep sağlıklı kalacağınızı mı sanıyorsunuz
Biliyor musunuz
Sigortalı olarak çalışanların yüzde 41 asgari ücretle çalıştığını biliyor musunuz Böyle insanların olduğu bir ülkede eski İçişleri Bakanı soruşturma komisyona verdiği ifadede;”Para kasası oğluma lazımdı” diyor. Sizler ne diyorsunuz Yorumlarınızı bekliyorum!