Kapitalizm’in vicdanı yoktur. Daha fazla kazanmayı hedefler. Kapitalizm lanetli bir mikrop ve hastalıktır. Öyle acımasız bir düzendir ki, yetişkin öldürür, çocuk öldürür, cahil bırakır ve düşünme kabiliyetini elinden alır, sömürür, zengini daha zengin, fakiri daha da muhtaç hale getirir. Zengini daha zengin eder ki, onunla birlikte bütün toplumu etkisi altına alsın fakiri de daha da fakir ve daha borçlu hale getirir ki kendisine köle etsin. Bunu yaparken de her türlü enstrümanı kullanarak kârını arttırmanın peşine koşar. Neden böyle bir girizgâh yaptım? Anlatayım! Lütfen dikkat kesilin! Global dünyanın bize sunduğu teknolojiyi hepimiz kullanmaktayız. Kullandığımız bu teknolojilerin imalatı esnasında yaşanan hayatları hiç birimiz bilmemekteyiz. Cep telefonları ve dizüstü bilgisayarlar, hayatımızın vazgeçilmezleri ancak bunları nasıl üretildiklerini sorgulamadan satın alarak büyük bir suç işliyoruz aslında.

Uluslararası Af Örgütü tarafından 19 0cak 2016 tarihinde yayımlanan “Akıllı telefon ve elektrikli otomobil bataryalarının arkasındaki çocuk işçiliği” başlıklı rapora baktığımızda, sektörün dev şirketlerinin çocuk işçi sorununda başrol oynadığını ortaya koymaktadır. Raporu incelediğimizde kullanmış olduğumuz ünlü markaların pillerinde kullanılan kobaltın çıkarıldığı Demokratik Kongo Cumhuriyeti’ndeki madenlerde çocuk işçi sayısı 40 binin üzerinde olduğu iddia edilmektedir. Modern köle olarak izinsiz ve denetimsiz çalıştırılan çocukların arasında dört yaşında çocuklarda bulunmaktadır. Madenin içerisinde koşturan bu çocukların hali yürek acıtıyor. O çocuklar günde 12 saat aralıksız ayakta çalışıyor ve sadece 4 lira kazanıyor. Bu çetin ve zor çalışma koşulları bu çocukların karnının doyacağı anlamına gelmiyor. Yeterince parası olmadığı için 2 gündür yemek yemeyen çocukların çaresizliği yüzlerinden okunmaktadır. BBC’ye konuşan Apple yetkilileri, şirketin, “aralarında kobaltın da bulunduğu onlarca materyali işçilik ve çevre risklerini belirlemek için incelendiği” açıklamıştır. Sony yetkilileri, “İnsan hakları ve işçi koşullarını” önemseyen şirketlerle çalıştıklarını söylerken, Samsung yetkilileri, “Çocuk işçi çalıştıran tedarikçilerle yapılan anlaşmaların hemen iptal edileceğini belirtmiştir.” (Teknoloji devleri çocuk işçiliğine göz yumuyor, Aljazeera Türk,19 Ocak 2016)

Dünyanın en büyük içecek firmalarından PepsiCo’nun Endonezya’da binlerce çocuğu palm yağı arzı için tarlalarda çalıştırdığı tespit edilmiştir. Çocuk işçilerin çok düşük maaşlara, sağlık ve güvenlik sigortası olmadan çalıştırıldığı belirtilmektedir. (Pepsi Linked to Child Labor and Worker Exploitation,Alternet, 16 Haziran 2016)

Türkiye’de olay farklı mı? Türkiye’de çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk var. 2016 TUİK verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışıyor. Bir de ülkemizde göçmen çocuk sorunu olduğunu düşünüyorum. Yarın karşımıza sokaklarda sorunlu tipler olarak ortaya çıkacaklardır. İstanbul, Fatih ilçesinde bağlı Küçük Pazar semtine yolunuz düşerse, Süleymaniye Camii’nin arka sokaklarında yüzlerce göçmenin yıkık dökük evlerde yaşadığı ve birçoğunun da kayıt dışı olarak çalıştığı bölge olduğunu görürsünüz. Merdiven altı olarak tabir ettiğimiz atölyelerin çoğunda “çocuk işçi” çalıştırılıyor. İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun çıktığı 2013 yılından bu yana en az 260 çocuk iş kazası sonucunda hayatını kaybetmiştir. Çıraklık yasası küçük işletmelere, hizmet sözleşmesiyle işçi çalıştırmak yerine, çırak adı altında çocuk işçi çalıştırmanın yolunu açtı. Mesele şu! Devlet ne kadar denetleye biliyor? Millet olarak bu köle düzenine ne kadar vakıfız?