16Nisan tarihinin Anayasa değişikliği hususunda referandum tarihi olarak belirlenmesinden bu yana, gerek evet gerekse hayır cephesinin propaganda çalışmaları ve televizyonlarda yapılan menfi konuşmalardan bıktık ve biçare kaldık. Bu yüzden bunları duymamak için televizyon kanallarında sporu, yarışmaları hatta dizileri izler hale gelmiştik. Çünkü televizyon kanalları gece gündüz 24 saat aynı kişilerin konuşmalarını tekraren vererek insanın beyninde bir yorgunluk ve bezginlik oluşturdu. Çok şükür ki 16 Nisan yani beklenen gün geldi. Biz de vatandaşlık görevimizi ifa ederek oyumuzu kullandık. Sonuç ülkemize, milletimize hayırlı uğurlu olsun. 

Az bir farkla da olsa referandum sonucundan Evet çıktı. Peki, bu sonuçtan kim kazandı, kim kaybetti? Veya diğer bir deyimle bu referandumun kazananı veya kaybedeni var mı? Bana göre yok. Çünkü hayır diyenler bir şey kaybetmediler. Ellerinde kaybedecekleri bir şeyleri yoktu. Evet diyenlere gelince, ne kazandılar? Zaten kazanacakları iktidar ellerinde idi. Öyleyse bu sonuçtan kazanan da kaybeden de millet olacaktır. Ama neye göre? Bütün bu yetkileri verdiğimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın icraatlarına ve performansına göre. Eğer vaat ettiklerini yerine getirir, yani terör biter, ekonomi düzelir, enflasyonun önüne geçilir, sanayi hamleleri başlatılır, işsizlik sorunu çözülür, tarım ve hayvancılıkta kalkınma sağlanırsa o zaman millet kazanmış olur. Bunun aksi ne? Bunlar olmadığı takdirde de millet kaybetmiş olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımız 15 senedir hep kazanıyorsunuz. Başarılı olmanızı canı gönülden temenni ediyorum. Ve başarınızdan ötürü de takdir etmezsek namerdiz. Lakin kazanmanın yanı sıra işin sorumluluğu ve mesuliyeti çok ağırdır. Meseleye bir de engelliler açısından bakarsak, şimdi sizden şunları bekliyoruz; iktidar partisinin, yasamanın, yürütmenin, hatta yargının başı olarak bütün bu yetkilerinizle iş bekleyen engellilere iş verecek misiniz? 2022 sayılı yasayı yeniden düzenleyerek engellilere verilen ve önüne bir sürü engel konulan muhtaçlık maaşını istenilen seviyeye getirecek misiniz? Evde bakım hizmeti alanların kriterlerini yeniden engellilerin lehine düzenleyecek ve bakım hizmeti verenleri sosyal güvenceye kavuşturacak mısınız? Engellilerin parlamentoda ve kamuda yeteri ölçüde kendilerini temsil etme imkânı sağlayacak mısınız? Ayrıca Engelliler Bakanlığını kuracak mısınız? 

Bütün bunları yaparsanız engelli camiasından dua alacağınız gibi bugüne kadar verilen siyasi desteğin daha da alasını alabilirsiniz. Ya bunların hiçbirisi olmaz da bu camiayı göz ardı ederseniz tam tersi bir durumla karşı karşıya gelirsiniz. Sizin de kullandığınız bir deyim var ki, “Mazlumun ahı, tahtından indirir şahı.” sözünün manası tecelli edebilir. Ve manevi sorumluluğundan kurtulamaz, hatta sonunuz hüsran da olabilir. 

Yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı bundan sonra da hep kadından mı olacak!? Ailede erkeğin sorumluluğu yok mudur? Aileden sorumlu Bakan erkek olamaz mı? Neden sürekli kadını aileye mahkûm ediyoruz? Ayrıca kadından Adalet Bakanı veya bir başka bakan olamaz mı? 

Biz istiyoruz ki, devletin başında kim olursa olsun, hem her konuda başarılı ve muktedir, hem de samimi ve güvenilir bir kişilik olsun. Bu kişilik ki, yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük Türkiye ve yeni bir dünyanın ufkunu açsın. Ülkemizi İslam coğrafyasının lideri bir ülke haline getirsin. Ancak o zaman arzu ettiğimiz lider konumunda olur. Müslüman coğrafyasındaki zulme maruz kalan, ezilen, horlanan bu insanları Emperyalizmin zulmünden kurtaracak, Suriye’de, Filistin’de katledilen çocukların hesabını soracak, onlara insanca yaşama hakkı sunarak yüzlerini güldürecek, mutlu bir hayatın yolunu açsın. Vesselam.