BATI İslam topraklarında besleyip büyüttüğü örgütleri

menfur eylemlerini gerçekleştirebilmek için istediği gibi kullanıyor. Bugün

DAEŞ olur yarın başka bir örgüt olur Batı varlığını hep kendi ürettiği

düşmanlar üzerinden sürdürüyor.

On Bir Eylül olayları ile birlikte yayılmaya başlayan

İslam düşmanlığı Fransa daki patlama ile kuvvetlendirilmeye çalışılıyor. Zira

Fransa da ülkenin yüzde onunu Müslümanlar oluşturuyor. Bu durum Batı için bir

sorun olarak görülüyor.

Fransa siyasilerinin demeçlerinde sergiledikleri gibi

eşitlik ve özgürlükler ülkesi değil, aksine bu ülkede Müslümanlara karşı yoğun

bir ayrımcılık ve dışlama yoluna gidiliyor. Bu topraklarda kendilerine bir

hayat kurmaya çalışan Müslüman çocuklar Müslüman oldukları için dışlanıyorlar.

Bu gençlerin bir kısmı daha sonra kandırılıp DAEŞ gibi örgütlerin ağına

takılıyorlar.

Yaşanan sorunlar siyasidir dolayısıyla bu sorunların

çözümü siyasilerin işidir deyip işin içinden çıkamayız. Bu bizi sorumluluktan

kurtarmaz, o nedenle en azından çocuklarımızı iyi yetiştirmeli ve esen rüzgâra

kaptırmamalıyız.

Fransa da yaşanan patlama olayının Suriyeli mültecilerin

sorununun tartışıldığı günlerde ortaya çıkması ise manidar bir durumdur.

Nitekim mültecilerin sorunları dünya siyasetinde tartışılmış ve Batı bu soruna

karşı duyarsız kalmakla suçlanmıştı. Son dönem mültecilere kısıtlı da olsa bazı

haklar tanınmış ve bir çok mülteci soluğu Avrupa da almıştı. Fakat bu durum

Avrupalı siyasilerin gözünü korkutmuş olacak ki, kaos ve patlamalarla birlikte

halk Müslümanlara saldırmaya başladılar. Büyük hayallerle gittikleri bu

ülkelerde kendilerini güvende hissedemeyen mülteciler, ötekileştiriliyor ve

sosyal yaşamda dışlanıyorlar.

Fransa da yaşanan patlama ile birlikte halkın mülteciler

üzerindeki baskılarını arttırdıklarını görmekteyiz. Batılı halklar Müslümanlara

karşı kin ve nefret besliyorlar. Ne DAEŞ in ortadan kaldırılması için yapılan

anlaşmalar ne de verilen tavizler bu halkların zihnine kazınan İslam

düşmanlığını kolay kolay silemeyecek gibi görünüyor. O nedenle, İslam

toplumlarının liderleri bu konuyu masaya yatırmalı ve kalıcı bir çözüm getirmelidirler.