Ankaranın önemli mekanlarından biri.

Biraraya gelen isimler, "AK Partinin karşısında alternatif bir siyasi oluşum nasıl oluşturabiliriz " sorusunun cevabını arıyorlar.

"AK Parti aldı başını gidiyor..

Toplumun her kesimini kucaklıyor.

Tamam AKP Milli Görüş geleneğinden geldi ama Avrupa Birliğinin kapılarını zorluyor.

Sivil Toplum Kuruluşları ile müthiş bir dirsek teması var..

Ekonomi gittikçe daha iyiye doğru gidiyor. İhracatta bugüne kadar en iyi rakamlar elde ediliyor, neredeyse..."

Ve diğer mülahazalar, değerlendirmeler.

Tüm bu düşüncelerin tek ortak paydası vardı;

Bu gidişle AK Parti en az bir, hatta birkaç dönem daha iktidar, bu kaçınılmaz.

Milletvekili seçimlerinde olduğu kadar mahalli seçimlerde de benzer bir başarıyı yakalamaları işten bile değil.

Toplantının ana gündem maddesi ise yeni siyasi oluşumda hangi partilerin, hangi isimlerin olabileceği konusuydu.

Ağırlıklı olarak Mecliste grubu bulunmayan ve muhafazakar kesimde yeralan partilerin biraraya gelmesi konuşuldu.

Toplantıdaki koltuklardan birinde -günümüzde de halen- önemli bir bürokrat oturuyordu.

Gözler esasen bu bürokrattaydı.

Zira bu önemli isim Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğluna yakın bir isimdi.

Masanın çevresindeki isimlerden birisi, "Yeni oluşumda Büyük Birlik Partisi de yeralmaz mı " sorusunu yöneltti.

Soruya yanıt, Muhsin beye yakın bürokrattan geldi:

-Evet ben garanti verebilirim, BBP böyle bir oluşumun içinde yeralabilir.

Toplantıda diğer bazı partilerin isimleri de sözkonusu oldu.

Merkez sağda yeralan önemli isimler de telaffuz edildi.

Ancak siyasi oluşum toplantısının en can alıcı sorusu işte bu aşamada geldi:

"Peki bu yeni siyasi oluşumda lider kim olacaktı "

Soru sorulduğu anda herkes birbirinin yüzüne baktı.

Sahi

AK

Partiye alternatif bir partinin lideri kim olabilirdi

Aynı anda gözler önemli bürokratın üzerine dikildi.

Önemli ismin ağzından şu cümleler döküldü:

-Muhsin Yazıcıoğlu yeni oluşumun lideri olsun.

Masanın etrafındakilerden esasen ciddi bir itiraz gelmedi..

Ancak, toplantıya katılan ağırlıklı, kanaat önderi niteliğindeki bir isim şu ilginç cümleyi sarfetti:

-Tamam Muhsin beye bir itirazımız yok ama yaşı çok genç değil mi

(Bu anekdotu, elim ve de tartışmalı bir helikopter kazası sonucu vefat eden merhum Muhsin Yazıcıoğlu, bu satırların yazarına bizzat anlattı.)

Molla Fenari İsa Camii kilise mi olacak

Bildiğiniz gibi İstanbul FatihteVatan caddesi (Adnan Menderes Bulvarı) üzerinde kiliseden dönme bir cami var; caminin ismi Molla Fenari İsa Camii. Bu caminin geçmiş seneler de dahil olmak üzere toplamda 75.000-80.000 TL arasında bir Elektrik (Bedaş) borcu bulunuyor. İş bu boyuta nasıl geldi Tam bir muamma. Bazılarına göre önceleri camilere su ve elektrik faturaları çıkmıyordu, sonradan toplu fatura çıkarmaya başladılar, bazısı da "Elektrik Kurumu özelleşince böyle bir borç çıkarttı" diyor. Kim ne derse desin ortada caminin kendi imkanları ile ödemesi mümkün olmayan bir borç var. Bu borç nasıl ödenir Kim öder, belli değil. Camide görevli bulunan müezzin efendi, bu gibi borçlardan, camideki bakımsızlıktan ve çalınan ayakkabılardan bıkmış durumda.

Caminin bakımsızlığına gelince; ilgili kişilerin müftülük ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne müracaat etmelerine rağmen camiye tek bir çivi bile çakılmamış durumda. Kasıtlı olarak veya olmayarak çeşitli bahanelerle camiye bakım yapılmıyor. Molla Fenari İsa Camii faturalar (vb) borçların yükü altında yarın öbür gün icralık olup da satışa çıkartılırsa şaşırmamak lazım -ki daha önce satışa çıkartılan camii örneklerini gördük. Sümela da 2. ayinin yapıldığı bu zamanda, buranın kiliseye çevrilmesi an meselesi. (Halil Kanıkara)

Elektrikteki bu soygun durdurulmalı...

Özelleşen veya özelleşmesine ramak kalan Tedaş (Bedaş/Ayedaş)ın açma-kapama adı altında vatandaştan yaptığı soyguna ne demeli İlgili Kanunun "fatura ödenmemiş ise son ödeme tarihinden 9 gün sonra kurum ihbarda bulunur. Takip eden 9 iş günü içinde de ödeme yapılmazsa kesinti yapılır." demesine rağmen. Tedaş hiçbir ihbarda bulunmadan veya "o ihbarı yaptık.." gibi davranarak fatura tutarına bakmaksızın (fatura ister 1 TL olsun ister, 1.500 TL) son ödeme tarihi geçen faturaya 5 gün sonra ihbarname uygulaması yapıyor. Fatura hâlâ ödenmediyse ikinci 5 gün sonunda yani toplamda 10 gün sonra kesme işlemi yaparak saatleri mühürlüyor. Mühürlemese bile işlemi yapmış görünüyor ve açma-kapama bedeli olarak 18,05 TL tahsil ediyor.

Kurum, çok kısa bir süre öncesine kadar açma-kapama bedeli adı altında almış olduğu 11,50 TL ücreti 18,05 TL olarak arttırmış durumda. Düşünsenize 5 TL elektrik faturası gelmiş, parası olmadığı için, unutarak veya fatura tutarını az gördüğü için, fatura son ödeme tarihini 5-7 gün geçirmiş olan bir vatandaş toplamda 18,05 TL fazla ödeme yapmak durumunda kalıyor. Bu normal bir uygulama mı Allahaşkına! (H.K.)

AKP iktidarı bizi neden görmüyor

Kimseye bakacak yüzümüz kalmadı.

Voleybolcu kızlardan her birine 5 altın verebilen AKP neden bizleri atamıyor acaba

Artık kimseden korkumuz yok.

Ben atanmasam dahi bari diğer mağdurlar atansın.

Yazık günah değil mi bize.

Şu anda cebimde beş para yok desem, inanır mısınız

Çünkü ücretli öğretmenlere çalışmadığı günler süresince maaş yok.

Babamızdan para da isteyemiyoruz.

Hani dünyanın 16. büyük ekonomisi idik. (Adem Tutar)