1970’in soğuk bir Aralık günü…
15 yaşındaki genç Gümülcine’ye gitmek için Sirkeci Garı’na
gelir…
Soğuk kanına kadar işlemektedir…
Ama artık parasıyla birlikte Türkiye’deki hayallerini
gerçekleştirme yolundaki son umudu da bittiği için ‘Yunanistan’a bir bilet’
aramaktadır…
Ancak o da ne
Tabelada, en az hava kadar soğuk bir yazı; “Kolera salgını
sebebiyle seferler iptal…”
Bıyıkları henüz terlemiş genç delikanlı bir kez daha
yıkılır…
Ağır, dalgın adımlarla Sirkeci Garı’nın hemen yakınında
bulunan, hemşerilerinin İstanbul’a geldiği zaman çoğunlukla kaldığı Erzurum
Palas Oteli’ne doğru yürümeye başlar…
Bu yürüyüş belki de onun için sonun başlangıcı olacaktır…
Bu gencin adı; Mehmet Alioğlu, nam-ı diğer, daha doğrusu
şimdiki adıyla Mehmet Müezzinoğlu…
AKP eski İstanbul İl Başkanı, aynı partinin İstanbul
milletvekili, Dâhiliye Uzmanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu.
Ve de çiçeği burnunda Sağlık Bakanı…
Şu sıralarda Sağlık Bakanlığı koridorlarına alışmaya çalışan
Dr. Müezzinoğlu’nun hikâyesi böyle başlıyor…
1970 yılının Aralık ayında, Sirkeci Garı’nda Gümülcine’ye
gitmek için bilet bulamaması genç Mehmet için bilinmeyen bir ‘kurtuluş’ yolu
olur…
Erzurum Palas Oteli’ne geldiğinde parası bile yoktur,
esasen…
Otelin sahibi İhsan Abi büyük bir iyilik yapar kendisine…
Çok ‘özel’ bir oda açar…
Hizmetlilerin yanında sabahlar…
Ertesi gün, Yunanistan/Gümülcine’den gelenler arasında eski
bir arkadaşı, akranı Hakkı’yı görür;
‘Hayırdır Hakkı ne yapıyorsun İstanbul’da
‘Okula gidiyorum…
‘Hangi okula
‘İstanbul İmam Hatip Lisesi’ne…
‘Ben de gelebilir miyim o okula
‘Tabii, benim işimi dayım halletti, seni de konuşuruz…
Konuştukları gibi olur…
Hakkı’nın dayısı, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden
aldığı yazıyla genç Mehmet Alioğlu’na geçici bir belge alarak İstanbul’da
öğrenim görmesini sağlar…
Mehmet, dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in
bile, “Oğlum senin ilkokul diploman yok, okula yazdıramam” diyerek yardımcı
olamayacağını açıklamasına karşılık Hakkı’nın dayısı sayesinde ‘küçük bir
manevra’ ile İstanbul İmam Hatip Lisesi’ne yazılır…
Artık eskisinden daha çok sevdiği arkadaşı Hakkı’nın yanında
oturacaktır…
Fakat burada kendisini o dönem tahmin dahi edemeyeceği,
aklının uçundan dahi geçiremeyeceği bir sürpriz beklemektedir…
Recep Tayyip Erdoğan’la aynı sınıfı paylaşmaktadır…
Refah Partisi’nde başlayan politik yıllar ve sonunda 3
dönemdir beklediği Sağlık Bakanlığı koltuğu…
Müezzinoğlu’nun, Bakanlık kapısını kendisine aralayan
arkadaşı Hakkı’ya bir vefa borcu var sanıyorum…
***
Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun çarpıcı hayat hikayesini,
kendisine ne övgü ne de yergi için yazdım…
Sadece bir tespit…
Kendisini izleyeceğiz…
Dr. Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı olarak neler yapacak
11 yıldır Sağlık Bakanlığı koltuğunda oturan ve bu kadar
uzun süreli aynı koltukta oturmasından dolayı ödül de alan Recep Akdağ’ın ekibi
ne olacak
Dr. Müezzinoğlu bu ekibi dağıtacak mı, yoksa bu ekiple
‘devam’ mı diyecek
Bu da iki ucu pis bir değnek; zira bu ekiple devam etse ve
başarısız olsa, “keşke kendi ekibimi kursaydım!” diyecek…
Aksini düşünse; 11 yıldır Bakanlık’ta oluşturulan ekibi
dağıtmak da herhalde çok kolay değil…
Şu an Bakanlık koridorlarında en çok konuşulan, dedikodusu
en fazla yapılan husus da galiba bu.
TEŞVİKİYE CAMİİ AVLUSUNDA SİGARA DUMANLARI
Büyük oranda şöyle bir algı var;
İstanbul’da Teşvikiye, Ankara’da Kocatepe Camii, genelde
laik, Atatürkçü, sanatçı, beyaz Türklerin cenazelerinin kaldırıldığı camiler…
Aynı illerde Fatih Camii ve Hacıbayram Camii ise
muhafazakâr, inançlı, Mü’min merhum ve merhumelerin cenaze namazlarının
kılındığı camiler…
Şu sahneye Teşvikiye Camii ile Kocatepe Camii’nde çok şahit
oldum;
Cenaze namazını kılmaya hazırlanan cemaat bir yanda… Öte
yanda başında fötr şapkalar, yakalarında ölen kişinin fotoğrafı olan, genelde
siyah ve şık giyimli bir kalabalık, topluluk da öte yanda…
Bu topluluğun namazla, niyazla bir alakaları yok…
Camiye neden geldikleri de belli değil…
Amaçları ne acaba
Ben bilmiyorum…
***
Geçen Cuma namazını Şişli/Nişantaşı’ndaki Teşvikiye
Camii’nde kıldım…
Teşvikiye Camii geniş bir avluya sahip…
Güzel havalarda cemaatin bir kısmı Cuma namazını avluda eda
edebiliyor…
Fakat o da ne
Cenaze namazı için geldiği anlaşılan birileri Teşvikiye
Camii avlusunda fosur fosur sigara içiyor…
Bir yanda namaz kılmaya hazırlanan cemaat…
Avlunun bir başka köşesinde sigara içen adamlar…
Camii avlusundaki tabelada bazı uyarılar var;
-Seyyar satıcı giremez…
-Cami avlusunda köpek gezdirilemez…
İyi güzel de;
Cami yetkilileri keşke aynı tabelaya, “Lütfen, cami
avlusunda sigara içmeyiniz!”şeklinde bir başka uyarı daha koysa…
Ne dersiniz
Şişli Müftülüğü buna bir önlem alır mı, acaba
ŞULE YÜKSEL ŞENLER İZLİYOR MU
Şule Yüksel Şenler hanımefendinin yazdığı Huzur Sokağı
romanı gençliğimizin bestselleriydi…
Çok şey öğrendim Huzur Sokağı’ndan…
Ancak filmini izliyor musunuz
Tam bir polisiye dizi oldu!
O masumiyet, o gizem, o mahremiyet, o mahcubiyet gitti…
Yerine tam bir ‘Arka Sokaklar’ tadında bir film geldi…
Yazık!..
NOT: Bugün 28 Ocak 2013 Pazartesi. İktidar ve TBMM’de grubu
bulunan partiler, 2012 yılında yeni ve sivil anayasa vaadini yerine getiremedi.
Sınıfta kaldı. Umutlar bu yıla sarktı. Dubakalin’olacak Takipçisiyiz…