Sabahın ilk ışıklarını selamlayıp, güne başladığınız oldu mu
Yok ben hep geç kalkarım diyorsanız büyük kayıp içindesiniz.
Büyüklerimiz seher vakti kalkmanın eve bereket, mutluluk ve huzur getireceğine inanır, “güneşi üzerinize doğdurmayın” derler.
Allah’ın salih kulları, güne şafakla başlar ve o vaktin bereketini kaçırmamak için dua ederler. Üzerlerine taze bir gün doğar ve onlar o vakit secdeye kapanırlar.
Güneşi üzerine doğdurmadan kalkan kuşlar, pencere önlerinden seslenirler.
Şen bir ötüştür bu. Siz çalan müzikten rahatsız olursunuz fakat öten kuşun sesini sessizce dinler ve kendinizi iyi hissedersiniz.
Gecenin ardından doğan günün size bir sözü vardır.
Yeni bir güne doğduğunuzu ve bir gün öncesinden kalan hüznü arkaya atıp güne tebessümle başlamanızı hatırlatır.
Bunu başaranlar, bir gün, bir ay, bir yıl önce yaşadıkları bütün olumsuz çağrışımları bir kutuya koyup onlarla barış imzalarlar.
Hayata günle beraber yeniden başlarsınız. Bir bebek gibi dünyayı, varlığı, hayatı, ölümü yeni bir bakış açısı ile anlamaya çalışırsınız.
Zihniniz zindedir, ibadet, zikir, dua ve temennilerinizle hayatın sırrına vakıf olursunuz.
Etraf ışıdığında, evinizin penceresini açar “merhaba sabah” der ve o günün programını yaparsınız. Hayat su gibi akıp gider.
Siz de bu akıntının içinde bir damlasınızdır. O yüzden zamanın bir zerresini dahi ziyan etmezsiniz.
Gününüz nasıl başlarsa akşamınız da öyle geçer. Günü verimli geçirmenin yollarını arar ve bulursunuz.
Bir fırsat verilmiş ki, hayattasınız, nefes alıyorsunuz, hatalıysanız geri dönebilirsiniz, şu noktada eksiğim var diyorsanız bunu giderebilirsiniz. Çünkü hayattasınız o yüzden şanslısınız.
Gün iyice açılır, güneş başınızı hafifçe okşar ve siz bir karınca misali işlerin peşinde koşturmaya başlarsınız.
Günün kazancını gözden geçirir ve bir sonraki sabahı beklersiniz.