Gerçekten ailenin kutsiyeti korunuyor mu?

Son 19 yılda toplumumuz büyük bir değişime uğramış durumda. Eskiden daha çok sorgulayan ve yaşanan olaylara karşı şüpheci yaklaşan, buna göre tavır sergileyen bir toplum iken, şimdi sorgulamadığı gibi araştırmayan ve tabir-i caizse at gözlüğü takarak etrafı görmeden, kolayca kanan bir toplum haline geldi.

Bu konuda iktidarın mahareti çok büyük. 19 yıldır söylemleriyle eylemlerinin çelişkilerle dolu olmasına rağmen hâlâ toplumun önemli bir kesiminin gerçekleri görmemesi ve gaflet uykusundan uyanmaması iktidarın bal ile kaymak gibi işine gelmektedir. İktidara bal ile kaymak gelen bu durumu toplum ne zaman anlayacak?

Yine, “Aile yapımızı ifsat etmeyi amaçlayan her türlü girişim ve söylemin karşısında durmaya, kadın ve erkek bir bütün olarak ailenin kutsiyetini korumaya devam edeceğiz” deniliyor. Evet, çok doğru. Altına da imzamızı atarız. Amma velâkin ya bu İstanbul Sözleşmesi gibi bir ucubenin imzasını kim attı? LGBT’lilere dernek kurma gibi imtiyazları kim verdi? Kadın cinayetleri en çok bu iktidar döneminde artmadı mı? Aile mefhumunun temeline dinamit koyan televizyonlardaki kadın programlarının yapılmasına kim izin veriyor? Zinanın suç olmaktan çıkarılması ve buna bağlı olarak da boşanmaların bu iktidar döneminde artmadığını kim söyleyebilir? Evlilik dışı gayrimeşru doğan çocuk sayısının dudak uçuklatıcı kadar çok olmadığını kim söyleyebilir?

Çelişkili açıklamalar maalesef ekonomi konusunda da devam ediyor. Daha 15 gün önce Merkez Bankası’ndaki rezervlerle alâkalı kendilerine yöneltilen soru üzerine, “Salgında kullandık” cevabını vermişken iktidar lideri, bugün aynı soruya, “Paranın hepsi Merkez Bankası’nda, kaybolan bir şey yok” cevabını veriyor. Eğer ilk dedikleri doğruysa ve bu para salgında kullanıldıysa, neden yoksula, dar gelirliye, ihtiyaç sahiplerine verilmedi de aksine IBAN numarası verilerek “Biz Bize Yeteriz Türkiye” kampanyası yapılarak niçin vatandaştan para toplandı? Şayet ikinci dedikleri doğru ise; yani kaybolan bir şey yok ise, neden vergiler, zamlar, harçlar hız kesmeden artmaya devam ediyor? Neden faizler %17’ye çıkarıldı? Neden fahiş faiz vererek ( ABD’nin 7 katı fazla faiz ödüyoruz) borçlanıyoruz? Neden asgari ücret, açlık sınırının altında? Neden kişi başına düşen milli gelir 2007 yılı seviyelerine geriledi? Neden dış borç 450 milyar dolara dayandı? Evet, bunun tek sebebi var, söylenenlerin tersine Merkez Bankası verilerine göre şu anda -42.470 milyar dolar açık gözükmektedir. Bütün bunlara rağmen damadı eleştirenlere karşı çıkılıyor, tam tersine başarılı bulunuyor, ekonominin büyüdüğü iddia ediliyor ve kapanan hiçbir dükkân olmadığı söyleniyor. Damadın başarısına örnek olarak da 3 tane sondaj ve 2 tane de sismik araştırma gemisi alındığı söyleniyor. Bu da bize Şaban’ı hatırlatıyor. Şaban, koşucu. Rakipleriyle yarış çizgisine gelmiş. Start verilmiş ve koşmaya başlamışlar. Rakipler önden gitmiş ve gözden kaybolmuş. Şaban geri dönmüş, çizgiye bakmış. “Maşallah bana, ne kadar koşmuşum” demiş. Evet, 19 senede aldığı 3 tane sondaj ve 2 tane de sismik araştırma gemisiyle övünecekler, millet de bu Şaban’a kuzu kuzu inanacak da gaflet uykusuna devam mı edecek? Yoksa, “Hayır, uyandık artık, gerçekleri görüyoruz, artık kül yutmayız” diyecekler mi? Bunu gelecekteki seçim sonuçları gösterecek, vesselam.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar İsrafil Bayrakçı - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.



Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Yeni asgari ücret konusunda umutlu musunuz?