Genelde toplumların (bir anlamda insanlığın diye de okunabilir bu), özelde siyasetin çekişmeli üç olgusundan söz edilebilir. Bunlar, anlam kaymaları, anlamlarının iç içe girmeleri bir tarafa, kamu, devlet ve iktidar olguları, dolayısıyla bunların kavramsallaştırılmasında sorun ve kaynağını oluşturmuştur.
İlk olarak toplum üzerinde durulabilir. Gerçekte toplum, insanın yeryüzünde yaşamaya başladığı andan itibaren bir olgu olarak kendini göstermiş, genel olarak da zihnen kabul edilmesinde, ilk bakışta bir zorlukla karşılaşılamayacağı öngörülmüştür. Ancak üzerinde düşünülmeye başlanıldığında, iç içe geçmiş sorular ve onların işaret ettiği sorunlar çok geçmeden kendini göstermeye başlamıştır. Yaşayan maddi varlıklar olarak birden fazla insanın meydana getirdiği her bir çokluğun toplum sayılması mümkün müdür? Eğer, toplum maddi varlıklar olarak birden fazla insan demek olacaksa, çoğunluğu meydana getiren her bir bireyin, bir araya gelmesini zorunlu kılan bir ölçünün, ilkenin bulunduğu, daha baştan var sayılmış olmaktadır. Oysa çoğunluğu meydana getiren varlıkları, insan kavramına bir değer yüklemek suretiyle bir çıkarımda bulunmuş oluyoruz. Ne var ki, dayanılan insan kavramının anlamı ve mahiyeti öyle hemen açıklığa sahip görünmemektedir. Maddi bir takım nitelikler, ister istemez farklılıklar içermektedir. Bu farklılıkları, toplumu meydana getiren bireyler yerine, bizzat toplumun varlığına dayandırmak istendiğinde, o zaman toplumun anlamı ve mahiyeti farklılaşmaktadır. Nitekim mesela Antik Yunan düşüncesi toplumu, ondan hareketle de “site”yi (polis) temel almıştır. Bu anlayış, özetle, toplumu oluşturan insan olarak bireyi göz ardı etmek yoluna girmiştir. Onun için bir “polis”e, yani Türkçe ifadesiyle kente mensup olmak belirleyici bir değeri içermiştir.
Görüleceği üzere, toplum olgusunu sadece maddi varlık temelinde tanımlayıp açıklamanın yetersizliği hemen anlaşılacaktır. Zihnin doğal işleyişinin bir sonucu olarak, her bir varlığı kavramada olduğu gibi, toplum varlığının kavranmasında onun manevi ya da “tinsel” bir anlamı da kaçınılmaz olarak içerdiğini kabul etmek bir zorunluluktur. Bu noktada daha karmaşık tanımlara, açıklamalara, sorunlarla karşılaşmalara yönelinmesi kaçınılmazdır.
Öte yandan, toplum olgusuna salt kendi içinde bakılarak tanımlanması ve açıklanması, zihnin işleyiş ve kavrayışı bakımından yeterli olmaz. Aksine, zihin (dar anlamda akıl da denebilir burada), daima kendi dışındaki varlıklara, dünyalara dönük olarak işler. Bizzat kendi üzerinde araştırmaya, incelemeye yöneldiğinde, zorunlu olarak, kendi kendini dışlaştırıp dışlaştıramayacağı sorunuyla karşılaşır, hatta bu türden sorunlarla boğuşmak durumundadır. Dolayısıyla, zihni tanım ve kavrayış işlemi ve bundan çıkarılan veriler ve sonuçlar, yönelip incelemeye başladığı toplum olgusunu da ancak kendi imkân ve şartları ölçeğinde tanımlar, kavrar, çıkarımlarda bulunabilir, değerlendirme ve yorumlarını yapabilir. Sonuçta, kendine özgü bir toplum tasavvuru ortaya koyabilir. Ancak bu tasavvur da, toplum varlığı ve olgusunun bütün olarak içerildiği anlamına gelmez.
Zihnin bu tarzda işleyişini sonuna kadar götürmek, bizzat zihnin işleyiş düzeni bakımından anlamlı bulunamayacağı için, soyutlama yöntemine başvurulması kaçınılmazdır. Bu yüzden, zihnin soyutlama imkânına dayanılarak birtakım veriler, hareket noktası kabul etme zorunluluğu söz konusudur.
Toplum olgu ve kavramı da, bir zorunluluk olarak kabul edilerek, onun üzerinde tanımlara, açıklamalara yönelinilmektedir. Böylece, bir dayanak noktası oluşturulmuştur. Tartışmayı bu temel üzerinde birkaç yönde geliştirmeye başlanabilir.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.