Bir yandan soykırım ve işgal sürerken bir yandan da ciddi anlamda muhalefetin sesi ve etkinlikleri artıyor. Alabildiğine pervasız davranan Emperyal Siyonizm birlikteliği umarsız gibi görünmeye, yapıp edeceklerine devam etmelerine karşın ciddi ve önemli bir tepki ile karşı karşıyadırlar. Kayıtsız görünüyor gibi yapsalar da bir taraftan da bu gelişmeleri nasıl engelleyebilirler onun çabası içindedirler.
İspanya’nın öncülüğünde önemli hamleler ve gelişmeler oluyor. Buna ister istemez diğer ülkeler de kimi çekingen davransa da birtakım girişimlerde bulunuyorlar.
Bunlardan biri Filistin Devleti’nin tanınması. Avrupa’nın birçok ülkesi tanıdı. Fakat burada sorun emperyalizmin ve Siyonizm güdümünde göstermelik bir Abbas yönetimli ülkesi mi, tam bağımsız bir Filistin mi? Tam bağımsız ve özgür bir Filistin’e gönülleri razı değildir.
Asıl önemlisi aktivizmin ciddi anlamda ivme kazanmasıdır. Hemen bütün Avrupa’da ve dünyanın birçok bölgesinde küçümsenemeyecek kalabalıkların ayaklanması ülkelerindeki yöneticileri zor durumda bırakıyor. Bu baskı, onları ister istemez kimi hamlelerde bulunmaya zorluyor.
İspanya’da başlayan bu dalga sokaklardan stadyumlara ve genele iyice yansıdı. İspanya yönetimi daha ileri hamlelerde bulunuyor, diğer Avrupa ülkelerini psikolojik olarak zorluyor. Avrupa’daki kimi etkinliklerden dışlanmasını istiyor. Spor müsabakalarından ve diğer etkinliklerden dışlanmasını istiyor. Bundan sonuç alınır mı, alınmaz mı bilmiyoruz ama artık bir şeyler olacağı kesin. Bunlar caydırıcı hamleler.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, “Bu bir soykırım değildir” dese de halklar artık buna inanmıyor. Çünkü ortada çocukların, kadınların, sivillerin acımasız katli var ve yaşanmaya devam ediyor. İstendiği kadar ilgisiz, duyarsız ya da boş gözlerle bakıyor olunsa da artık bu vahşet gözlenemiyor.
İtalya’da ciddi bir hareketlenme oluyor. Halkla beraber yönetim de ciddi adımlar atıyor. Gerek ilişkilerde ve gerekse ticari, diplomatik hamleleri söz konusu gücü etkiliyor.
Halkların Filistin’in sembol renklerini, bayraklarını bir insanlık meşalesi gibi taşıyor, yaygınlaştırıyor, sahipleniyor. Bir maç günü bütün stadın zemini, tribünleri Filistin bayrakları ve rengiyle bezeniyor.
AB Parlamentosu’nda veya ülkelerin parlamentosunda kimi parlamenterler açıkça tavırlarını ortaya koyuyorlar. Bu da yöneticilerin ikiyüzlülükleri ve zorlanmalı ister istemez dışa yansıyor.
Uluslararası SUMUD ise bambaşka bir hava oluşturdu. Filistin sorunu artık lokal, yerel bir durum olmaktan çıkıyor, uluslararası bir özellik kazanıyor.
Bu durumda Müslüman halkların artık daha cesur davranmalarına, yöneticilerini zorlayacak direnişlere zorlamalı. Müslüman ülkeciklerin yöneticileri de bu olanlardan ötürü tedirginlik duymaması düşünülemez. Bu dalganın etkisi derinden olunca sarsıcı oluyor ve olacak.
Çok yüzlü politikaların tutarsızlığı kendini belli ediyor. İstenildiği kadar bahanelerin ardında saklanılsa da, manipüle edilse de gerçekler gözlerden kaçmıyor. Demeçlerin ve sloganların etkisi bir yere kadar kendisini belli etse de bu giderek etkinin yitirilmesine neden oluyor. Çünkü Siyonizm vahşetinde bırakın gerilemeyi, duraksamayı daha çok saldırganlaştığını gösteriyor.
Müslüman yöneticilerin riyaları bir yere kadar olacak. Gerçeklerin ortaya çıkmasıyla çok şeyin değişeceği kesin.
Kendi varlıklarını, güçlerini emperyalizme adayanlar günü gelince, onla da kapının önüne konulacaklardır. Geçmiş kralların akıbetleri ortada. Onurlu yaşamayı ilke edinmeyenler başkalarının gölgesi altında yiterler, çöp olurlar.