Cumhurbaşkanı Erdoğan ile terör örgütü SDG Komutanı Mazlum Abdi'nin yüz yüze görüşmek için el sıkıştığı, ancak bu sürpriz zirvenin Suriye'nin yeni geçici lideri Ahmed eş-Şara tarafından engellenmeye çalışıldığı öne sürüldü.
Ankara kulisleri bir süredir "yeni bir süreç mi başlıyor?" sorusuyla çalkalanırken, sınırın ötesinden gelen bir analiz bütün hesapları altüst etti. Avrupa Ortadoğu ve Kuzey Afrika Araştırmaları Enstitüsü (EISMENA) Direktörü Adil Baxewan, bölgedeki dengeleri kökten değiştirecek bir pazarlığın detaylarını paylaştı. İddiaya göre taraflar masaya oturmaya hazır, ancak kapalı kapılar ardında büyük bir diplomatik satranç dönüyor.
Fransa merkezli enstitüden flaş analiz
Aslen Irak Kürdü olan ve çalışmalarını uzun yıllardır Fransa'da sürdüren EISMENA Direktörü Adil Baxewan, kişisel sosyal medya hesabından maddeler halinde dikkat çeken bir yol haritası yayınladı. Baxewan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile SDG Komutanı Mazlum Abdi'nin çok yakın bir zamanda bir araya gelmek için adım attığını ifade etti. Her iki tarafın da bu görüşmenin hem Türklerin hem de Kürtlerin çıkarına olduğuna inandığı kaydedildi.
Masadaki 'engel' kim?
Ancak bu tarihi zirvenin önünde ciddi bir bariyer olduğu belirtiliyor. İddialara göre Suriye’nin Geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, bu yakınlaşmadan son derece rahatsız. Rojava’nın, tıpkı Irak Kürdistan Bölgesi gibi özerk bir yapıya (Başûrlaşma) dönüşmesini Suriye'nin geleceği için tehdit olarak gören Şara'nın, görüşmeyi bloke etmek için hem ABD hem de Suudi Arabistan nezdinde devreye girdiği aktarıldı. Baxewan bu denklemi, "Şam Riyad’a ne kadar yaklaşırsa, Ankara ile Kamışlo da o kadar birbirine yaklaşıyor" tespitiyle açıkladı.

Sırada İmralı mı var?
Analizin en çok konuşulacak kısımlarından biri de İmralı detayı oldu. Baxewan, Erdoğan ile Abdi arasındaki olası görüşmenin ardından, planlamada Mazlum Abdi ile Abdullah Öcalan görüşmesinin de yer aldığını iddia etti. Bu süreçte Irak Kürdistan Bölgesi'nin "belirleyici bir role" sahip olduğu vurgulandı.
Kürtler için tarihi bir karar anı yaşandığını savunan direktör, bölgenin "İsrail mi Türkiye mi, İran mı Türkiye mi?" ikilemi arasında stratejik bir tercih yapacağını öne sürdü.
"Yüksek ulusal çıkarlar; ideoloji, tarih, din ya da kültür tanımaz" diyen Baxewan'ın bu iddiaları sonrası gözler şimdi Ankara ve Kamışlı hattından gelecek olası yanıtlara çevrildi.



