Reklamı Kapat

Kırmayın, Tamir İzi Kalır

İstanbul dışında çocuklarımdan bazılarının dünyaya geldiği, birkaç sene kaldığım, değerli dostlar edindiğim şehrin seçkin insanlarını ziyaret ediyorum.

“Tanıdığım Ünsüzler” kitabımda “Tamirci Selim”i size söyle tanıtmıştım:

“Onun işi ince işler. Pos bıyıklı, iri yapılı bu tamirci, ince işleri tamir eder.

Yıkılmış bir gönlün enkazından yeni bir gönül inşa eder ama tabii ki, tamir edilmiş bir gönül olur.

Sakın gönül yıkmayın. Tamir edilse bile çizikli olur.

Yıkılmakta olan aile yuvalarını tamir eder.

Gelinle kaynana arasını bulur. En önemli yaptığı şey, hatır yapmaktır.

Ben onu bir Ramazan ayında iftar saatinde Merkez Cami’nin önünde tanıdım.

Her akşam cami önünde davetsiz herkese sofra açarken gördüm.

Yolcuymuş, yerliymiş, zenginmiş, fakirmiş hiç fark etmez. Sofra açık. Dileyen herkes oturabilir.

“Hocam bu tamirci çok zengin olmalı” diye hatırınızdan geçirmiş olabilirsiniz.

Cömertlik için zenginliğe hiç ihtiyaç yok.

Bu tamirci, bir metrekarelik kulübesinin içinde günlük geçimini sağlamaya çalışan bir tamirci.

Ben kulübesine vardığımda beni kendi iskemlesine oturtur, kendisi kapının önüne çıkar ve öyle konuşuruz.

Kulübe, iki kişiyi almaz.

Ramazan ayı gelince her akşam, evden bir litre zeytinyağı ile bir kilo zeytin ve bir limon alarak Merkez Cami’nin önüne gelir.

Tertemiz yıkadığı iki tabağı devamlı olarak camide durur. Akşam namazından sonra caminin önüne sofrayı serer.

Bir lisenin kâtibi de onun yardımcısıdır.

Her akşam yerli ve yolcu birkaç tane müsafiri olur.

Eskiden gaz ocağı tamir edermiş. Şimdilerde çakmaktan saate kadar evde bozulan her şeyi tamir ettiği gibi çocukların oyuncaklarını da ücretsiz tamir eder.”

Tanıtımının bir kısmını verdiğim Tamirci Selim, Hakk’ın rahmetine doğru gitmiş. Allah rahmet eylesin.

“Çıplak geldim, çıplak gideceğim. Kazancımın tamamından çocuklarımın her birine birer ev ve birer araba verdikten sonra, kalanın tamamını hayır kurumuna vakfettim” diyen, şehrin en zengini de rahmetli olmuş. Allah rahmet eylesin

İki gündür, Romanların sevilen sayılan ve Romanlara Kur’an meali okuma alışkanlığı kazandıran zıpkın bir Roman delikanlıyla beraberiz.

İlk görüşmemizde, “Bizim mealciliğimize herkes karşı çıkarken, hiç karşı çıkmayan ve bizi dışlamayan sen oldun, neden?”

“Bu şehirde “Ben Sünni Müslümanım” dediği halde eline Kur’an almayan, beş vakit namaza zaman bulamayan insanlara göre siz, bu şehirde elinizde Kur’an’la dolaştınız.

Evlerinizi, kahvehaneleri, parkların gölgelerini Kur’an kursu yaptınız.

Samimi olarak Kur’an okuyanın niyeti iyi olduğu sürece okuyanın yanlışını düzelteceğini bildiğim için sizi hep tercih etmişimdir” dedim.

Hocam, dediğin gibi oldu. Kur’an bizi, Rasülü’ne itaate de yöneltti.

“İlmihalle namazımızı kılmaya sevk etti bizi” dedikten sonra amelinde bozulmalar olduğunu, hayatın kendisini yanlışlara sevk ettiğini, çocuklarından birinin günahıyla uğraşırken, kendisinin de günahlara daldığını üzülerek anlattı.

(Devamı yarın)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Mahmut Toptaş - Mesaj Gönder

# Selim

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.

01

Serkan - Allah razı olsun Allah’a emanet olun inşallah

Yanıtla . 1Beğen . 0Beğenme 13 Haziran 05:45


Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi

Anket Akaryakıt fiyatları Erdoğan'ın imzası ile zamlandı! ÖTV zam kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tüm anketler