Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

Önceki yazımızın en sonunda ne demiştik? “Faizi analoji yaparak sizlere izah etmeye, tarihsel süreç içinde meydana getirdiği tahribata ve günümüzdeki krizlere nasıl sebebiyet verdiğini anlatmaya gayret edeceğiz...” Bugün bunu yapmaya başlayalım…

Bir kumaş tüccarının kullandığı metre “para” olsun. Kumaşları da “mal” olarak düşünelim. Eğer parayı yani metreyi artırır veya azaltırsanız bütün kumaşların birimleri değişir. Bir metre ölçen metre bir buçuk metre ölçerse; eldeki kumaşların birim cinsinden toplam adedi yani kesilecek miktarı azalır. Eğer bir metre yerine yarım metre ölçen bir metreye düşürürseniz, bu sefer birim cinsinden eldeki kumaşın adedi artacaktır. Bunu para ile kıyasla eksik veya fazla ölçülen şeyleri bir metre olarak adlandırırsak bu ölçüm hatalı olacaktır.

Ticaretin de faiz gibi olduğunu söyleyenler veya faizin de ticaret gibi olduğunu söyleyenler burada yanılmaktadır.

Bir insana “Al şu bir kilo altını ve bana yarım kilo altını ver” diyerek bir ticaret yapsanız söyleyene deli derler.

Lakin “Al şu bir kilo altını içine emek katılmış yarım kilo bilezik ver” derseniz, ticaretiniz kârsız olabilir lakin kabul görür.

İfade etmek istediğimiz husus şudur ki; değerleme yaptığınız ölçüt ile ticaret yapmazsınız. Yani kumaş ile metre bir olmaz.

İnsanlık tarihinde bugüne kadar paranın gelişim süreçlerinde bahsettiğimiz süreçler ihtiyaçlara binaen yaşanmıştır.

Takas döneminin karmaşık yapısını çözmek için koyunlar para olarak sayıldıysa da artıp azalan, taşınması zor olan bu para yerini tahıl nevine bıraktı.

Lakin bu mübadele aracı da başka şekilde elde ediliyordu.

Daha sonra madenler kullanıldı. En meşhuru bakır idi. Bu maden de hem para hem de eşyada kullanıldığı için emisyonu değişkenlik gösteriyordu.

En sonunda insanlık deneme yanılma yöntemi ile altın ve gümüşü buldu.

İlahi kaynaklarda da altın ve gümüşün asıl para olduğuna işaret eden ayetler nazil oldu ve günümüze kadar onların yerine değerini kaybetmeyen başka bir ölçüt konamadı.

Bu da bir mucizedir.

Bir parantez ile akıllara şu soru gelebilir. Altının da değeri değişmektedir diyebilirsiniz. Kısa sürelik olarak değişmektedir. Lakin on yıllar periyodunda bakıldığında değerini kaybetmemiştir. Bu konuyu özellikle vurgulamak ve ispatlamak isteriz. Örneğin 1900 yılında 20 USD olan ons/USD, bugün 2000 ons/USD sınırını zorlamaktadır. Buradan da net olarak anlaşılmaktadır ki; yaklaşık 120 yılda altın karşısında 100 kat değer kaybetmiştir. Bazı ekonomistlerin eğriler çizmesi, doğrular dikmesi bu gerçekleri değiştirmez.

Kaldı ki; JP Morgan’ın sözü olan “Para altındır, başka hiçbir şey değil” ve diğer bir rivayet olan “Para altındır, geriye kalan her şey kredidir” sözü bu gerçeğin faizli bakış açısı ile bakanların değer verdiği insanlar tarafından da teyit edildiğini ve aradan geçen 100 küsur yılda bilimsel olarak yanlış olmadığımızı göstermiş olmaktadır.

Şimdi bize düzgün bir metre lazımdır. Bir ucunu orijin noktasında tutmalı, diğer ucu ile ölçüm yapmalıyız. Bu ölçüm öyle bir ölçümdür ki; kuantum seçenekleri gibidir. Dünyadaki tüm gayrimenkulleri, tüm malları, tüm sermayeleri, tüm emekleri aynı anda değerleyebilmelidir. İşte bizce sorun tam da burada başlamaktadır…

Sorunun adı: “FAİZ!”

Şimdi bu yazıyı okuyup ‘nasıl buraya bağladın’ dediğinizi duyar gibiyim. Takipte kalmanız ümidiyle devam edeceğim ve bu sorunuza cevap vereceğim. Eğer değil sadece bir ülkede, ulusların kabul ettiği bir para kıyası ile metre ölçüm biriminde artma olursa, dünyadaki tüm gayrimenkullerin, tüm malların, tüm sermayelerin, tüm emeklerin değeri aynı anda değişir. Bugün yaşanan en büyük sorun ve sömürü de işte budur. (Devamı var…)