Kur’an’la insanları eğitmeye başlayan Sevgili Peygamberimiz, kendisine indirilen ayetlerin ilki olan Alak süresinde her insanın “Alak”tan yaratıldığını haber vererek Ebu Cehil gibi küfrün önderlerine “Seninle bu köle saydığınız zenci Bilal’in arasında fark yok” mesajını verirken ezilmişlere, ötekileştirilmişlere karanlık dünyalarında umut ışığı oluyordu.

Daha sonra nazil olan ayetlerden insanların atası ve ilk peygamber olan Hazreti Adem’in topraktan yaratıldığını haber veriyordu. (Al-i Imran süresi ayet 59)

Tarık süresi 5’inci ayette “İnsan neden yaratıldığına bir bakıversin” diyordu.

Sevgili Peygamberimiz, Veda Hutbesinde “Hepiniz Adem’densiniz. Adem de topraktandır. Arabın, Arap olmayana üstünlüğü yoktur, Arap olmayanın Araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük takva/Allah’ın kurallarına uymaktadır” demiş ama demekle kalmamış kıyamete kadar gelecek kralların, şahların, padişahların, cumhurbaşkanlarının hepsini toplasak mübarek sakalının teline değmeyecek kadar değerli Sevgili Peygamberimiz, o aşağılanan insanlarla beraber oturup yemek yemiş su içmiş.

2014 yılında hâlâ demokrasinin en iyi uygulandığı zannedilen Amerika’da beyaz polisler, kameraların gözü önünde siyah bir adamı çarşının kaldırımında beşi birden saldırıp boğarlar, bir başka yerde silahsız zenciyi kurşunla öldürürler mahkeme bir gün içerde tutmadan serbest bırakır.

Ayetlerin inişi sırasına da dikkat ediniz.

İnsanlara ilk önce nelerin öğretileceğini Kur’an’dan ve Sevgili Peygamberimizin uygulamasından öğrenelim.

Bugünlerde dünyanın her yerinde Türkiye dâhil bu ayetler gündemde tutulmalı.

Alak süresinde Kur’an okumaya dikkat çekilirken Kalem süresinde kalemin önemi anlatılır.

Kalem, ilk dönemlerde çamura yazı yazmakla başlar, kömür, kamış, dolma kalem, tükenmez, klavye olarak devam eder.

Her çağın aleti değişse de kalemliği değişmez.

Okuyan ve hakkı yazan kalem sahiplerine ihtiyacımız var.

“Ben profesyonel yazarım abey, sen verirsen arpamı senin karşındakine sıkarım kelimeleri, o verirse sana saydırırım aynı kelimeleri kurşun gibi” diyenlere yazar denmez.

Onun için ilk nazil olan ayetlerde yalan söyleyen, dini yalanlayanlara yağcılara yağ çekenlere, laf taşıyıcılarına, iyiliği engelleyenlere, baskıcı zorbalara itaat etmemesi emredilir Sevgili Peygamberimize.

İşte biz, Kalem süresinin bu 10-14 ayetlerini günümüzde haktan yana, adaletten yana yer alan, haksızlığa başkaldıran dünya insanına duyurabilsek, duyurmakla kalmayıp hayatımızda da bunu gösterebilsek dünya insanına çok şey anlatmış oluruz.

Biz, hep geçmişten örnekler vererek anlatmaya çalışıyoruz.

Karşımızdaki de “O dönemde gelseydim İslam’ı isterdim ama geçmişe mazi derler” deyiveriyor.

Biz, birey olarak da olsa örnek olmaya çalışalım.

Avrupa’da İslam’ın yayılmasına sebep olan işçilerimizin bildiği kadar demeyeyim, bildiğini bilmediği kadar, anasından babasından gördüğü doğruluğu yaşadığı için işçi, işvereninin, müdürünün, şefinin Müslüman olmasına sebep oluyor.

Kur’an’ı ve Kur’an’ın kusursuz hayat örneği olan Sevgili Peygamberimizin hayatını örnek alarak yaşamaya çalıştığımız gibi başkalarına anlatalım.

Üniversitelerimiz de şuna dikkat etsinler; “İslam Göre...” diye başlayan bir tezde otuz ayet verilmiş ama iki yüzün üzerinde batılı yazarın görüşü, kaynaklarıyla beraber verilmiş.

O iki yüz yazarın görüşü onlar tarafından biliniyor. Tereciye tere satmanın gereği yok.

Adamın Kur’an’daki bilgiye ve onun kusursuz uygulanışına ihtiyacı var.