Avrupa’da kaldığım süre içinde birlikte çalıştığım insanlar arasında kiliseye inanan birini görmedim.

İnternetin verdiği bilgi doğruysa Avrupa Birliği üyelerinin ateist istatistikleri değişik olmalarına rağmen ortalaması alınırsa yarısının Allah’a da kiliseye de inanmadığı görülüyor. Ancak bütün bunlara rağmen papazlara yüzde yüz saygı vardır.

Yirmi yılı geçkin bir zaman önce çok satan gazetelerimizden biri bir Japon mühendisle röportaj yapmış ve sorunun biri şöyle, “Sen hâlâ bu ilmine rağmen kralınızın, güneşin oğlu olduğuna inanır mısınız ”

Cevap: “Halkım inandığı sürece inanırım.”

Biz, Hakk’ın kullarıyız, halkın veya papanın kulu değiliz. Peygamberimiz dâhil hiçbir insan diğer bir insanın günahını afvedemez, ancak afvetmesi için Allah’tan istekte bulunabilir.

Buyurun Kur’an’ı dinlemeye devam ediniz:

27-Sonra onların izleri üzerinde, art arda peygamberlerimizi gönderdik. Arkalarından Meryem oğlu İsa’yı gönderdik. Ona İncil’i verdik. Ona uyanların (Nasara’nın) kalplerine şefkat ve merhamet koyduk. Uydurdukları ruhbanlığa gelince, biz onu onlara yazmadık. Allah’ın rızasını aramak için yaptılar. Fakat buna da hakkıyla riayet edemediler. Onlardan iman edenlerin mükâfatını verdik. Onların birçoğu ise fasıktır.

Sevgili Peygamberimizden Ebu Said el Hudri’nin haber verdiğine göre Sevgili Peygamberimiz, “Sana takvayı tavsiye ederim. Her şeyin başı takvadır. Sonra cihada sarıl. Cihat, İslam’ın ruhbanlığıdır. Allah’ı zikre ve Kur’an’ı okumaya devam et. Bu senin gökyüzünde dinlenmendir, yeryüzünde zikrindir, şanındır, şerefindir” buyurmuş. (Ahmed, Müsned, Ebu Sadi el Hudri hadisi)

Bu hadisten anlıyoruz ki, papazların anladığı anlamda, “İslam’da ruhbanlık yoktur.”

28-Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve Peygamberine iman edin ki, size rahmetinden iki kat versin, kendisiyle yürüyebileceğiniz bir nuru sizin için kılsın ve sizi afvetsin. Allah afvedicidir, merhamet edicidir.

29- Ehl-i Kitap, Allah’ın lütfundan hiçbir şeye güçlerinin yetmeyeceğini, lütfun Allah’ın elinde olduğunu ve onu dilediğine vereceğini bilmezlik etmesinler. Allah büyük lütuf sahibidir (Hadid Suresi, ayet: 27–29).

42-Onlar yalana kulak verirler, haram yerler. Eğer sana gelirlerse aralarında hükmet veya yüz çevir. Eğer onlardan yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Eğer hüküm verirsen aralarında adaletle hüküm ver. Şüphesiz Allah adaletle hükmedenleri sever.

43-İçinde Allah’ın hükmü olan Tevrat yanlarında iken sana nasıl hükmettirirler Sonra bunun arkasından da yüz çevirirler. Onlar (Tevrat’a da) iman etmemişlerdir.

44-İçinde hidayet ve nur olan (yol gösteren ve aydınlatan) Tevrat’ı şüphesiz biz indirdik. Allah’a teslim olan peygamberler o Tevrat’la Yahudilere hükmederler. Allah’ın kitabını korumakla görevli olan âlimler ve rabbaniler de onun Allah’ın hükmü olduğuna, şahitlik yaparak o kitapla hükmederler. İnsanlardan korkmayın benden korkun. Azıcık para karşılığında ayetlerimi satmayın. Kim Allah’ın indirdiğiyle hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. (Maide Suresi, ayet: 42–44)

72-And olsun ki “Meryem oğlu Mesih, Allah’ın ta kendisidir” diyenler kâfir oldular. Mesih: “Ey İsrail oğulları, benim Rabbim ve sizin Rabbiniz olan Allah’a ibadet ediniz. Kim Allah’a ortak koşarsa, muhakkak Allah ona cenneti haram kılar ve onun yeri ateştir, zalimlerin yardımcıları yoktur” demiştir.

73-And olsun ki “Allah üçün üçüncüsüdür” diyenler kâfir oldular. Bir tek ilâhtan başka ilâh yoktur. Eğer söylediklerine bir son vermezlerse onlardan kâfir olanlara acıklı azap şüphesiz dokunur.

74-Hâlâ Allah’a tevbe edip ondan af talebinde bulunmayacaklar mı Allah afvedicidir, merhamet edicidir.

75-Meryem oğlu Mesih, ancak peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. O’nun annesi (Allah’ın ayetlerini) tasdik eden bir kadındır. İkisi de yemek yerlerdi. Bak, onlara ayetleri nasıl açıklıyoruz. Sonra yine bak nasıl da çevriliyorlar.

76-De ki: “Allah’tan başka size zarar ve fayda veremeyenlere mi kulluk yapıyorsunuz Her şeyi işiten ve her şeyi bilen o Allah’tır.

77-De ki: “Ey ehli kitap, dini¬nizde haksız yere haddi aşmayın. Daha önce sapıtan birçoğunu sapıttıran ve doğru yoldan sapan toplumun hevasına (kanunları) uymayın.

78-İsrail oğullarından kâfir olanlar, Davud ve Meryem oğlu İsa’nın diliyle lanet olundular. İşte bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları sebebiyledir.

79-Yaptıkları kötülükten vazgeçmiyorlardı, ne kötü şey yapıyorlardı.

80-Onlardan (ehli kitap) pek çoğunun, kâfirleri dost yönetici edindiklerini görürsün. Kendileri için nefislerinin yapıp gönderdiği ne kötü şeydir. Allah onlara gazap etmiştir ve onlar azabın içinde ebedi kalıcıdırlar.

81-Eğer Allah’a, peygambere ve ona indirilene iman etselerdi onları dost ve yönetici edinmezlerdi. Ancak onlardan birçoğu fasıklardır.

82-Elbette müminlere karşı düşmanlıkta insanların en şiddetlisi olarak Yahudileri ve birde müşrikleri bulacaksın. Müminlere sevgi bakımından en yakın olarak “Biz Nasârayız (Hıristiyan’ız) diyenleri bulacaksın. Bu, onların arasında keşişler ve rahipler olmasındandır. Şüphesiz onlar kibirlenmezler.

83-Peygambere indirilenleri işittiklerinde hakkı tanımalarından dolayı gözlerinden yaş aktığını görürsün. Onlar: “Ey Rabbimiz, biz iman ettik, bizi şahitlerle beraber yaz” derler.

84-“Biz, Rabbimizin bizi salihler arasına katmasını umup dururken, bize ne oluyor da Allah’a ve bize hak olarak gelene iman etmeyelim ” (derler.)

85-Allah onlara bu sözleri sebebiyle içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. İşte iyilerin mükâfatı budur.

86-İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar, cehennemin arkadaşlarıdırlar (Maide Suresi, ayet: 72–86).