Büyüklerimiz “kırılan kalbin tamiri mümkün olamaz” demişler. Bu söz aslında kalbin ne kadar kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ve bu yönüyle büyük önem taşıdığını ifade etmektedir. Zira aşk, sevgi, muhabbet gibi özel duyguların kabıdır kalp. Dolayısıyla kalbin önemi de buradan geliyor. Sevgi gibi hiç bir mekâna sığmayan bir duygu, insanın kalbinde kendine yer bulabiliyor. O yüzden büyüklerimiz, kalp kırmayın, yıkılan kalbin tamiri mümkün olmaz sözü ile kalbin önemine dikkati çekmektedirler.
Kırılan kalbin tamiri mümkün olmaz ifadesi bazı insanlar tarafından ise yanlış anlaşılıp, kin ve nefreti körüklüyor. Bu kimselere göre bir kişiyi incitmişseniz bu hatanızı hiçbir şekilde telafi edemezsiniz ve ne yaparsanız yapın onun gönlünü alamazsınız. Çünkü kalbini kırdınız ve kırılan kalbin telafisi yoktur. Bu ifadeyi bu şekilde yorumlamak, kişilerarası ilişkilere büyük zarar getirir. Elbette aslolan büyüklerimizin dediği gibi, insanları incitmemek, kalp kırmamaktır. Fakat insanoğlu doğası gereği hataya meyyaldir eğer hata yapmışsa özür dileyerek hatasını telafi edebilir. Yani kırılan kalbi onarabilir. Eğer bu mümkün olmasaydı, özür dileme diye bir şey olmaz, insanlar birbirlerini affetmezler ve nefret yayılmaya devam ederdi. Bu yaklaşım insanın tabiatıyla uyumlu bir durum değil.
Hz. Adem yasak meyveden yediğinde Rabbimiz ona tövbenin kapılarını açtı. O da tövbe etti ve Allah (cc) Hz. Adem’in tövbesini kabul etti. Rabbimiz İstikamet üzere yürümenin kaidelerini gösteriyor fakat hataya düşmüşsek de, tövbe edip halimizi düzeltmemizi tavsiye ediyor.
İnsan hataya meyyaldir, insan zaaf sahibidir, insan zayıf yaratılmıştır. Bir kişi kendi cinsine karşı hata yapmışsa, bunun bir telafisi vardır. Özür dilemek telafi yollarından biridir mesela. Eğer kırılan kalp asla onarılmaz düşüncesine kapılırsak, ne hatamızı görebiliriz ne de hata edeni affedip sağlıklı ilişkiler kurabiliriz. Hata etmek zayıflıktır fakat telafisi vardır. Nitekim özür dileyenle özrü kabul eden kişinin sahip olduğu ortak bir değer vardır. Vicdan…O yüzden özür dileyen kişi karşı tarafın vicdanında kabul görür ve affedilir.