Aklımdan geçenleri türkçeleştirmenin bir yolunu bulabilseydim keşke… anlaşmak daha kolay olurdu sanırım. Yahut ben konuşmadan aklımdan geçenleri anlayabilseydi dostlarım. İçimden acılar uçuruyorum bugünlerde. Göç mevsimi de değil ama… olsun!

Her gün başka acılar ekleniyor acılarımıza. “Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya” gibi hissediyorum. Bölgemizde karışacak ülke kalmadıktan sonra patlak veren terör olaylarının seçimlerin ardından başlamasına ses çıkarmayacağım merak etmeyin. Bu lanet olası terörün tekrar palazlanmasında, şehirlere yığınak yapmasında, silahları getirmesinde kimlerin nasıl rolü var umurumda olmayacak. Evladının tabutuna sarılan babaların cümleye dökülen acılarına tahammül edemeyenleri suçlamayacağım.

Adım kötüye çıkıyor o zaman! Düşmanlık yapıyormuşum körü körüne. İyi niyetli değilmişim. Türkçe ezan okutanlarla, devleti ele geçirmeye çalışan eski nikahlılarıyla bir tutuveriyorlar beni. Haklı olabilirler mi

Irak’ta milyonlarca Müslüman öldürülürken bardağın dolu tarafını görememiştim hiç. 8.5 milyarlık dolu tarafı gözümden kaçmış. Duygusalım biraz işte. Bir çocuk öldü mü, bir kadının feryadı gökyüzünde şikayet olarak asıldı mı dayanamıyorum. Bunun gibi örnekleri sıralayabilirim. Fakat Irak benim için hazmedilmesi zor bir mesele. Niye ben mazlumun yanında oldum ki! Bunca büyüğümüzün bilip benim bilemediğim neydi acaba Hayıflanıyorum kendi kendime. Hatta bazen düşünüyorum. AKP’li olsam beni kolay kolay susturamazlar. Fakat Irak meselesinde kuracak çok cümle bulacağımı zannetmiyorum.

Bir vicdanım olduğu için özür diliyorum!

Hayat felsefemi “hak” üzerine kurmaya çalıştığım için, adalete inandığım ve tecellisine iman ettiğim için üzgünüm. Kolayına kaçabilirdim aslında ben de. Bir anda kendimi ülkenin sahibi yapabilirdim. Bir anda yüzde ellinin bir parçası olabilirdim. “Usta”ya methiyeler dizer, yandaşlığıma payeler biçebilirdim. Zafere giden yolda yalanlar da mubah olunca neler yazılmazdı ki! Söylemesi ayıp kalemim de fena değildir. Arkadaşlar öyle söylüyor. Ben iddiamın haddimi geçmesine müsaade etmemeye çalışıyorum. Fakat ortalama bir performansla en kötü gazetelerinde iyi bir köşe, televizyonlarında ve programlarında bir koltuk, devlet televizyonundan birkaç proje kapabilirdim. Yapmam gereken tek şey istikameti(!) bozmamak. Her ne olursa olsun kıblem(!) “usta” olmalı. Değmemeli “usta”nın göğsüne namahrem eli. Yakılmalı yıkılmalı gerekirse. Onun istediği olana kadar seçimler tekrar edilmeli, dava açacak bütün savcılar sindirilene kadar operasyonlar “paralel” yürütülmeli. Bu şehitler boşuna verilmiş olamaz. Seçimde karşılığı çıkmazsa heba olur onca genç fidan!

95 yılında kundakladığımız, kulağına ezan okuduğumuz, övündüğümüz evlatlarımız bir bir toprağa düşüyor. Bir sorun bir ülkenin başına bu kadar süre nasıl bela olabilir. Bunun sorumlusu kimdir Devlet mi Devleti yıpratmak isteyenler çok. Kandırmak için sırada kimler bekliyor kim bilir. Başarısının alkışlanmasını bekleyen iktidarlar başarısızlıklarında neden hesap verecek cesaret bulamazlar o zaman Tamam. Bozmayalım huzurunuzu. Çözüm sürecinde yığınak yaptıklarını bilmenizi ve göz yummanızı eleştirmeyelim. “Tayyip düşmanlığı” yapmayalım. Bütün sorunları 400’e bağlamasını da görmezden gelelim. Bizi de taşlarlar maazallah. Dış politikadaki zafiyetleri görmezden gelelim. Kadim dostunuzla bir ömür mutluluklar dileyelim. Bana dostunu söyle edebiyatını hiç yapmayalım. Yeri değil! Ne yapalım o zaman Allah aşkına bir şey söyleyin ya da yapın! Susmak kolay. Sessiz kalmak ise zulüm!

Cahiliye döneminde kız evlatları olan babaların başları öne düşermiş. Dayıya yapılan bir yolculuk bahanesiyle evden alınır, canlı canlı gömülürmüş. Şimdi erkek evladı olanların boğazı düğümleniyor. Büyütüp asker edebilme ihtimaliyle, askerden tabutuyla gelme ihtimali neredeyse aynı.

Kime soralım biz bunun hesabını Terör, yapması gerekeni yapıyor. Hainlik onların amentüsü. Kürt ile Türk arasında zehirli teneke gezdirenlere ne diyeceğiz. Huzur bizim için çok mu lüks bir kelime Bir olursak, biz olursak bir gücüz biz. Hücresel boyutta geçmişiz birbirimize 80 milyon. Akrabalıklar kurmuşuz, arkadaşlıklar edinmişiz. Nasıl ayıracaksınız bizi Kelimelerin terminolojileri önemlidir. değilmiş gibi davranmayın. Bu ülkenin sorunu “terör sorunu”dur. Bizim “kürt meselesi” diye bir meselemiz yoktur.

Hiç mi iyi bir şey yapmıyor bu arkadaşlar Yapıyorlar. Yol yapıyorlar. Kilometrelerce hem de.

Gönülden gönle yapamadıktan sonra yolu, köprüleri yüreklerde inşa edemedikten sonra… gayrısı zift ve moloz!

Kalbinizin sahibine emanet olun…

Eyvallah!!!