“Kardeşim” diyorum çünkü benden yirmi yaş küçüksün.

“Kardeşim” diyorum çünkü Rabbimiz Hucurat süresinde bütün müminlerin kardeş olduğunu haber veriyor. “Kardeşim” diyorum çünkü Hazreti Adem’den kardeşiz. Dünyamızın geleceğiyle ilgili olarak siyasilerimiz, madenlere, petrole, altına, havaya, suya dikkat çekerken siz, insana dikkat çektiğiniz için, gelecek nesillerimize dikkat çektiğiniz için size teşekkür ederim.

Dünya insanından ayrı yaşamıyoruz. Dünyanın öbür ucundaki olumlu veya olumsuz bir olaydan anında haber alıyoruz. İki yüz daireli bir apartmanda yaşar gibiyiz. Yedi milyar insanın yaşadığı bu apartman gibi dünyada üst katta komşunun biri bir atom çivisi çaksa öbürü gürültüsünü duyuyor, radyasyon yellese kokusundan zehirleniyor. Yedi milyar insanımızı zehirleyen ve bizi hep kötülüklere teşvik eden nefsimizle beraber yaşıyoruz.

Nefsimizi hep sırtımızda taşıyoruz. Ondan kurtulma imkânımız yok. Can çıkıncaya kadar onunla beraber yaşayacağız. Nefsimiz de Rabbimizin Kur’an’daki ifadesiyle “Hep kötülükleri emreden biri. (Yusuf süresi)

Bundan kurtulma imkânımız yok ama onun ağzına gem vurup iyi işlerde at gibi, araba gibi kullanma imkânımız var. Şu andaki dünyamıza bakarak telaşlanmak, hassasiyetimizin kaybolmadığını gösterir. Kötülüklere karşı bir tepki göstermek diriliğimizin işaretidir.

Tamamen ümitsiz olmayacağız. Dünyamızdaki tatlı su rezervleri bilinmektedir.Yedi milyar insanın kirlettiği su da bilinmektedir. Mühendislerin hesabına göre bu elli yıl içinde temiz su kalmaması gerekirdi. Ancak rahmet sahibi Rabbimiz, bizim kirlettiğimiz suları güneşle buhara dönüştürüyor, hava imbiğinden geçiriyor bulutlarda bir de soğutuyor ve tertemiz olarak ve de bereketler yükleyerek tekrar bize rahmet olarak sunuyor.

Rabbmiz bunu şöyle haber verir:

“Gökyüzünden bereketli su indirdik ve onunla bahçeler ve biçilen taneler bitirdik.” (Kaf süresi ayet 9) Yağmur yağarken Sevgili Peygamberimiz sırtını açar ve yağmurun doğrudan başına ve sırtına değmesini sağlarmış. Enes bin Malik’in haber verdiğine göre Sevgili Peygamberimiz bunu yapınca sorduk neden böyle yapıyorsun

- Rabbim bunu yeni yarattı ve bize yepyeni olarak geliyor” diyor. (Buhar, Sahih, K. Salat’ül-istiska, Bab’üd-dua fi’l-istiska)

Bize yaklaştığı anda ona yapacağımızı biz biliyoruz. Derhal o tertemiz yağmur tanelerini daha toprağımıza düşmeden havada kirletmesini biliyoruz. Yağmur tanelerini laboratuvarda araştıranlar araştırsın ama yağmur çiselemesinden sonra tertemiz arabalarınızın camında ve kaportasındaki kirleri görüyorsunuz. Aslında o çisentili yağmur bizim yanlışımızı gözümüzün önüne koyuveriyor ama o rahmet ve afvına sınır olmayan Rabbimiz o kirli suları alıp yine sıcak ve soğuk imbiklerde temizledikten sonra yine biz kirleticilere geri veriyor. İnsan kirletme kurumları ana rahminden tertemiz dünyaya gelen çocuklarımızı ne kadar Bush’laştırsalar da, ne kadar Şaronlaştırsalar da ne kadar Voyvodalaştırsalar da Rabbimiz, onların çocuklarını da tertemiz, İslam fıtratı içinde dünyaya getiriyor.

Seherde açan taze gül gibi tertemiz ve cennet kokulu bu çocukları biz kirletiyoruz. Dünyamızı güneşle, yağmurla, karla, buzlanma ile rüzgarlarla sularımızı temizleyen Kuddüs olan Rabbimizden daha iyi temizleyici olmadığını hepimiz biliyoruz.

Bizim bütün aydınlatma aletlerimiz, güneş doğunca etkisiz hale geliverdiği gibi, bir yağmurun bir karın bir şehri temizlediği gibi insanların kirlenmemesi için insanı yaratan Rabbin kurallarını uyguladığımız gibi, kirlenmiş insanlarımız da yine Rabbin kurallarıyla temiz hale getirelim.

Dünya adalet tarihinin ilk satırlarında yerini alan Hazreti Ömer’in “Peygamberim” diyeni öldürmek için gelecek kadar kirli iken nasıl bu duruma geldiği en canlı örnektir.