Geçen yazımda, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı na

ait Bolluca Çocuk Köyü hakkındaki bazı iddiaları yazdım.

Suçlamadım, itham etmedim, sadece şunu söyledim;

Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı nın (TMKÇV)

belli başlı hizmet alanı ne   TKMÇV, 1992

yılında kimsesiz çocukların bakımı için Avusturya merkezli SOS Uluslararası

Çocuk Köyleri Kurumu nun çocuk köyü modeline uygun olarak İstanbul Bolluca

Çocuk Köyü nü hizmete açtı.  Bolluca

Çocuk Köyü nün masraflarının Dünya Kiliseler Birliği tarafından karşılandığı

çok konuşuldu. Yıllardan bu yana tartışılan konulardan biri bu çocuk köylerinin

misyonerlik faaliyetlerine hizmet ettiği yönünde

Vakfın, resmi internet sayfasında da şu ifadeler zaten

yeterince dikkat çekici değil mi; TKMÇV, 1992 yılında kimsesiz çocukların

bakımı için Avusturya merkezli SOS Uluslararası Çocuk Köyleri Kurumu nun çocuk

köyü modeline uygun olarak İstanbul Bolluca Çocuk Köyü nü hizmete açmıştır.

Yani, yıllardan bu yana dile getirilenleri, konuşulanları

sütunlarıma taşıdım.

Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı ndan bir açıklama

geldi.

Önce bu açıklamayı verip ardından birkaç soru

yönelteceğim..

Müvekkil vakıf tesislerinden biri olan İstanbul

Arnavutköy Bolluca Köyü nde bulunan Çocuk Köyü, her ne kadar ismi çocuk köyü

olsa da, devletin kurumları ile iç içe olan ve devletin koruması altındaki

çocukları barındıran bir vakıf tesisidir. 1996 yılından beri devlet kurumları

ile yaptığı protokoller ile çalışmaktadır. Bu tesisin işletilmesi ile ilgili

hiçbir gizem bulunmamaktadır. Tesis tamamen devletin denetimi altında

çalıştırılmakta ve gelenek ve göreneklerimize uygun, iyi eğitilen, bu eğitimi

de devletin kurumlarından, dini eğitimlerini ise yine devletin tayin ettiği din

görevlilerinden alan çocuklar yetiştirmektedir. Çocuklarımıza yabancı bir

eğitim sistemi vermek, vakfın amaçlarına uygun değildir. Bu durum devletin denetimleri

ile de sabit olmuştur. Hal böyle iken, gazeteniz sütunlarında çıkan yazılar ile

bu çocukların misyonerlerin eline teslim edilmiş olduğu gibi tamamen asılsız

iddialara yer verilmiştir .

Açıklama bu minvalde

TKMÇV şunu söylüyor;

 Bolluca Çocuk Köyü

tamamen devletin denetiminde olan bir kuruluştur.

 Bizim

misyonerlikle, misyonerlerle bir ilgimiz, ilişkimiz bulunmamaktadır.

 Devlet kurumları

ile sıkı sık protokoller yapmaktayız.

 Bolluca Çocuk Köyü

Türk toplumundaki hayırsever yurttaşların destekleri ile ayakta kalmaktadır.

O halde sormak lazım;

 Bolluca Çocuk

Köyü nde din eğitimi kim/kimler tarafından verilmektedir Çocuk Köyü nde görev

yapan din adamlarını hangi devlet kuruluşu görevlendirmektedir Diyanet İşleri

Başkanlığı mı Ya da hangi kurum

 Bolluca Çocuk Köyü

hangi hayırsever Türk yurttaşların yardımları ile ayakta kalmaktadır

 Devletin hangi

birimleri ile anlaşmalarınız var Hangi bakanlık/genel müdürlükle protokol

imzaladınız Bu protokollerde hangi hükümler yer almaktadır

 Açıklamada yer

verdiğiniz  Uluslararası yardımlar ise

tamamen devlet denetimi ile vakfa intikal ettirilmektedir. cümlesi ne anlama

geliyor Kuruluşundan bu güne kadar Bolluca Çocuk Köyü ne ne kadar dış yardım

geldi/yapıldı

Son bir not da TKMÇV yetkililerine:

 Mademki,  Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı na

ait Bolluca Çocuk Köyü hakkındaki iddiaları abartılı ve gerçek dışı

buluyorsunuz. O halde müsait olduğunuz bir gün Milli Gazete ekibini Bolluca

Çocuk Köyü nde ağırlar mısınız

Posta dağıtıcılarının bu feryadını duyun!..

Geçen sabah telefonum çaldı.

Arayan Ankara dan bir posta dağıtıcısı.

Dertli mi dertli;

 Bizi her cumartesi

günü çalıştırıyorlar. Yani diğer devlet memurları haftada 2 gün tatil yaparken

biz bir günle yetiniyoruz.

* Devlet bari bunu yıpranma payı olarak kabul etse, erken

emekli olabilsek. O da yok.

 Yıllık

izinlerimizi bile ağız tadıyla yapamıyoruz. Bizde bir kural var; Yerine bir

adam bul ondan sonra tatile çık. İyi de her zaman da uygun adam bulunamıyor ki!..

 Tüm bunları bizden

sorumlu sendika olan Birlik Haber-Sen de biliyor ama bir şey yapmıyor.

Başka şeyler de anlattı:

Türkiye de binlerce posta dağıtıcısı görev yapıyor.

Eskisi kadar, Bak postacı geliyor, selam veriyor, herkes

ona bakıyor, merak ediyor   denmese de

çok önemli bir görev yapıyoruz. 

PTT denilince akla mektup, mektup denilince postacı /

dağıtıcı gelir. Ancak PTT de posta dağıtıcısı neredeyse 5. sınıf muamelesi

görüyor.

PTT de en çok sömürülen, en ağır koşullarda çok çalışan

ve sürekli aşağılanan personel dağıtıcılardır.

PTT yönetimi yıllardır dağıtıcılar üzerinden şov yapar.

Hafızalarımızı yoklayalım. Postacıları Cemil İpekçi giydirecek başlıklı

haberleri hepiniz hatırlıyorsunuzdur. Doğru posta dağıtıcılarının kıyafetlerini

Cemil İpekçi çizdi.

Ancak; Bu kıyafetler hiçbir dönemde zamanında verilmedi.

Posta dağıtıcıları yazlık kıyafetlerini sonbaharda, kışlık kıyafetlerini ise

kış geçtikten sonra almaya alıştılar artık. Bu kıyafetleri Cemil İpekçi çizdi

ama kullanılan kumaş ve dikim kalitesi 10. sınıf. Pantolonların, gömleklerin,

T-Shirtlerin rengi iki yıkamadan sonra soluyor. Dikişler sökülüyor.

Kıyafetlerin ölçüsü ise tam bir komedi. Kıyafetler ya dar gelir, ya da bol, ya

uzundur.

PTT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Osman Tural a

buradan iletirim

Çok Heyecanlıyım  

Çok heyecanlıyım, çünkü Allah nasip ederse yarın Kutsal

topraklara ayak basmış olacağım.

 Çok heyecanlıyım,

çünkü çok yakın bir gelecekte Peygamberimiz Efendimiz in (s.a.v.) huzurunda

bulunacağım.

 Çok heyecanlıyım,

çünkü dünyanın farklı noktalarından gelen yüzbinlerce Mü minle birlikte,

Lebbeyk, Allâhümme Lebbeyk, Lebbeyke lâ şerîke leke Lebbeyk, İnnel hamde

venni mete, Lekevel Mülk Lâ şerîke lek, Lebbeyk Allâhümme Lebbeyk - Buyur

Allah ım buyur işte kapına geldim, buradayım. Senin eşin ve benzerin yoktur.

Bütün hamdler, şükürler yalnızca sanadır ve mülk senindir. diyerek yakaracağız

NOT: Bugün 27 Eylül 2013 Cuma İktidar ve TBMM de grubu

bulunan partiler, 2012 yılında yeni ve sivil anayasa vaadini yerine getiremedi.

Sınıfta kaldı. Umutlar bu yıla sarktı. Cemil Çiçek, liderlerle görüşerek yeni

bir süreç başlattı. Son hazırlanan Demokratikleşme Paketi sanki yeni ve sivil

Anayasa çalışmalarını sekteye uğrattı, yavaşlattı gibi; ne dersiniz Du bakali

n olacak Her şeye rağmen yine de takipteyiz