BU kadar yıllık meslek hayatımız ortada. İktidardakilere hep mesafeli durmuşuz. Şahsımızla ilgili bir talepte bulunmamışız. İktidarda kim olursa olsun, hep hakkı söylemişiz. Bu ülkenin ve halkın menfaatine olan işleri desteklemiş, yanlışlara karşı çıkmışız.

Ülke yeni bir seçime gidiyor. Siyaset sahnesi renkli mi renkli. T.C. tarihinde görülmedik şekilde, seçilmiş Cumhurbaşkanı da meydanlarda. Ama yanlış anlaşılmasın, bir parti lehine propaganda yapmak için değil. İki temel husus için: 1. Başkanlık sisteminin ehemmiyetini anlatmak 2. Bu sisteme geçişi sağlayacak Anayasa değişikliği için lüzumlu, buna inanmış 400 vekil istemek. (Bu 400 vekil işi çok su götürecek gibi. Her neyse…) Söz sayın Cumhurbaşkanından açılmışken kısaca söyleyeceğimizi söyleyelim: Bir yazımızda da belirttiğimiz gibi, geçmişte AKP’nin kazandığı bütün seçimlerde sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın payı bana göre yüzde 98 idi. Kimse alınmasın, ne kadar değerli olurlarsa olsunlar, halk belediye başkanlarını, vekilleri pek tanımıyor, ama tanıdıkları o baştaki isme oy veriyorlardı. Böylesine bir durum tarihte nâdir görülmüştü. Bu ise ne sihirdi, ne keramet. Bana göre, mârifet “gömlek”te idi. Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan devrinde giyilen gömlekte. O devirde “Erbakan Ocağında” yetişen ekip, ellerine aldıkları şablon bilgilerle çalışmış ve muvaffak olmuşlardı. Sayın Erdoğan’ın sırrı da burada idi. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, bütün seçim galibiyetlerinin referansı idi. AKP’de bir ara çıkan “çatlak sesler” çoğalsa, sayın Erdoğan, bir Karadeniz fıkrasındaki gibi, “tutun uşaklar ‘tu!’ diyeceğim” diyebilirdi. Malum fıkrayı hatırlayalım: Karadeniz’in bir bölgesinde minarenin boyu üzerine tartışma çıkmış. Sonunda biri ortaya şöyle bir görüş atmış: “Biri şerefeden tutunsun, başka biri ayağından asılsın, böylece aşağıya kadar kaç adam boyu olduğu belli olur.” Bunu uygulamışlar. Derken, şerefeden tutunan vatandaş diğerlerine seslenmiş: “Sıkı tutunun uşaklar ‘tu!’ diyeceğim.”

Başlığı “göz ucuyla siyaset” diye attık. İşi sıkı tutsak, baltayı taşa vurabiliriz. Her parti hassas hesaplar yapıyor. Onların pişmiş aşına soğuk su katmak istemeyiz. Ancak olaya bütün bütün lakayt kalmak da olmaz. Hazır vaatler yağmur gibi yağarken, içlerinden vatandaş lehine olan bir kaç tanesini kapıp gündeme getireceğiz. Meselâ, şu emeklilere çifte maaş ikramiye verme meselesi. Bu pekâla mümkün. Bakınız sayın Erbakan, reel olarak topu topu üç ay doğru dürüst başbakanlık yaptı (diğer zamanları sistemle cedelleşmekle, şeytan taşlamakla geçti. Bu hususu ayrı bir yazıda işleyeceğiz) O üç aylık zamanda havuzda biriktirilen para ile emeklilere yüzde yüz, yüzde iki yüz zam yapıldı. Memurlara da T.C. tarihinde görülmedik nispette zam yapıldı. Bu iktidar 12 senede hazinede gerçekten hayli para biriktirdi (Şimdi bu para nice çevrelerin ağzının suyunu akıtıyor). Yani iki dinî bayramda emeklilere iki maaş ikramiye verilmesi pekâlâ mümkün. Hazır Saadet Partisi (dolayısıyla Birlik Partisi), CHP, MHP, HDP de bunu teklif etmişken geliniz seçim öncesinde AKP de bu işe ‘he’ desin de hayırlı bir karar almış olalım. Haydi iktidar göreyim sizi… Bir de askerdeki gençlere makul bir harçlık verilebilir. Meselâ ayda 250 TL gibi. Mazlumen hapishanede olanların araştırılması için ekip kurulabilir. Hapishanede olup da kendileri ve aileleri maddeden sıkıntıda olanlara yardım yapılabilir. Daha çok madde sıralayabiliriz. Ama yerimiz dar. Siyasi partilere söyleyeceklerimizi ise seçim sonuna sakladık. “Senin yüzünden oy nispetimiz azaldı” demelerini istemem. Sayın Cumhurbaşkanı başkanlık üzerinde duruyor. Bana göre asıl üzerinde durulması gereken husus sistem mevzuu olmalı. Gerçekte iktidarda olan CHP’dir. AKP işin hamaliyesini yapmaktadır. Bu konuyu da talep gelmesi halinde seçimden sonra gündeme getirebiliriz. Her vatandaş gibi, biz de şu seçimin selametle tamamlanmasını, 1 Mayıs’ta yaşanılanların benzerlerinin yaşanmamasını arzu etmekteyiz. Bana göre 1 Mayıs’taki aktörler resim çektirmek için sahneye çıktılar. Dünyaya fotoğraf servisi yapmak ve mesaj vermek için. Siyaset konuşmak için konu ve laf çok. Ama bizim yerimiz bu kadar…