"Gayretullah" deyince hemen akla o meşhur hikaye gelir:

Hikayeye göre berduşun biri berber dükkanna girer ve koltukta oturan dervişin cascavlak kafasına vurarak "Kabak, kalk da traş olak" der.

Derviş koltuktan kalkar, berduş oturur.

Traş olurken dervişe hakaretler ederken "Kabak şöyle kabak böyle" diyerek hep kafasının kabaklığını ortaya atarmış.

Derviş: "La havle" der sabredermiş.

Berduş, traşı olur, dükkandan çıkar ve köşeyi daha dönemeden süratli gelen bir arabanın altında kalır ve feci şekilde can verir.

Berber, dervişin yüzüne bakarak "Beddua etmeseydin, biraz ağır olmadı mı " demiş.

Derviş: "Ben, bana yaptığı hakaretleri affetmiştim ama kafamın kabaklığına hakaret etti ve gayretullaha dokundu" diye cevap vermiş.

Siz, buna birileri tarafından uydurulmuş hikayedir diyerek geçin ama Şaronun başına gelenlere "hikayedir" diyemezsiniz.

Ariel Şaronu tanıyor musunuz.

Tanıyorsanız şu anda nerede ne yapıyor

"Beyrut Kasabı" olarak dünya literatürüne giren Şaron, Beyrutun batısındaki Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında hayat mücadelesi veren Filisitinli mültecileri 1982 yılında bombalar ve kadın ve çocuklardan 3500 savunmasız Müslümanı katlederek şehit eder. "Elimizde olan topraklar bizimdir, elimizde olmayanlar da bizim olacaktır" sözüyle de dünyaya meydan okumuştu.

2000 yıllında Mescidi Aksaya kanlı ayaklarını bastığında Filistinli Müslümanlar "Tednisi Mescid/Mescidin kirini temizleme" ayaklanmasını başlattılar.

Şaron şimdi nerede ne yapar

04 Ocak 2006 tarihinde beyin kanaması sonunda bitkisel hayata girdi.

Tam altı yılını doldurdu ve geçti.

İşgal ettiği toprakların yetiştirdiği hiç bir yiyeceği çiğneyip yutamaz.

Gıdasını iğne ve serum yoluyla almaya devam ederken doktorlarının ifadesine göre söylenenleri anlıyor, acılarını tadıyor ama tepki veremiyor.

Hastalığı uzun sürdüğü için hastahane de kapı dışı ediverdi.

Evini başına yıktığı, kolunu-kanadını kırdığı onbinlerce Müslüman, Filistindeki işgalcilerin atılması için mücadele veriyorlar. Bugünlerde Şaronun kanlı izlerini takip edenler yine kan akıtmaya can yakmaya devam ediyorlar.

Gayretullaha ne oldu Denebilir.

Peki de bizim gayretlerimize ne oldu

Sevgili Peygamberimiz: Sad gayurdur, ben ondan gayurum, Allah da benden gayurdur" buyurmuş. (Buhari, Sahih, K. Rada bab 106)

Gayretullaha dokunmadan önce bizim gayretimiz harekete geçmeli.

Eşimizin, aşımızın, işimizin, paramızın, dinimizin, yurdumuzun, bayrağımızın gayretini bizim gütmemizi ister.

Gayreti bize veren de Allahtır.

Bu gayreti yalnız eşimiz, işimiz, paramız için kullanırsak bir gün gelir onları da kaybederiz.