Şaraptan viskiye, rakıdan votkaya kadar her türlü içkinin faydalı mı yoksa zararlı mı olduğu konusunda dünyanın bütün doktorları arasında bir anket yapılsa % 100 e yakın doktor, zararlı olduğunu söyleyecektir.

Bundan birkaç sene öncesine kadar Amerika, Hollanda gibi ülkelerde erkeğin erkekle, kadının kadınla evlenmesi için yapılan teklifler meclis veya senatodan geçmiyordu. Ama şimdi geçti.

İnsan fıtratına aykırı olan şeyi bütün dünyadaki insanlar reddeder. Ancak zaman içinde insanların bozulması devam edince daha önce kötü olan şeyler, daha sonra iyi görülmeye başlıyor. Hatta bir gün gelir ki fıtratı bozulmadığı için içkiye, fuhşa, sömürüye karşı olan insanlara, çoğunluğu elde eden güçler tarafından "Gerici, yobaz" damgası vurulur ve toplum gözünden düşürülmesi için aydınlara görev verilir ve onlar da görevlerini yerine getirirler. "Sen evrensel değerleri yakalamış batılıdan daha mı iyi bileceksin " deyiverirler.

Peki, ama Evrensel değerleri" kim belirleyecek

İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın, kokladığımız çiçeğin, yediğimiz buğdayın kanununu kim koyduysa, özetle evreni kim yarattıysa evrensel değerleri de o belirler.

Yaratmayan, kendisi yaratılan biri kendisi gibi yaratılan hakkında değer biçerse bu hakiki değer olmaz, izafi değer olur.

Eğitim ve öğretimimizde Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik ilimlerinden önce Fizik kanunlarını, kimyanın kanunlarını koyan Allah tanıtılmazsa, resmi gösterip de Ressamı halktan gizleyenlerin durumuna düşeriz.

Allah ı tanıtmadan kimya ilmini öğrettiğimiz çocuklar o ilim sayesinde el bombaları, tahrip kalıpları, füzeler yapıp insanları yakıyor, yıkıyor, tahrip ediyorlar.

Rabbimiz bize evrensel değerlerden bir kısmını Bakara süresinin 177 nci ayetinde özetleyivermiş.

 "Yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. İyilik ancak Allaha, ahiret gününe, meleklere, kitaba, peygamberlere iman eden, çok sevdiği malını, yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelerin hürriyetine kavuşması için veren, namaz kılan, zekât veren, söz verdiklerinde sözlerini yerine getiren, zor ve dar zamanlarda ve savaş anında sabredenler(in yaptığı)dir. İşte doğru olanlar onlardır. Ve işte Allahtan  sakınan da onlardır."

Bir insanın dünya vatandaşı olabilecek bir kıvama gelmesi için önce dünyayı yaratan Allah a iman etmesi gerekir.

"Yaratılmışı severiz, yaratandan ötürü" diyen Yunus Emre, UNESCO tarafından dünyanın bütün ülkelerinde  anılacak insan olarak ilan edilmiştir.

Bu dünyada makamına, rütbesine, kuvvetine güvenerek suç işleyenlere hiçbir şey yapılamadığını görüyoruz. Bu tür insanları bir tek şey engeller o da malın, evladın, makam ve mevkiin fayda vermediği ahiret inancı.

Dünya hayatında Allah ın koyduğu tabiat kanunlarına uyduğu oranda huzur bulduğu gibi Kur an ın kurallarına uyduğu oranda huzur bulacağına inanan insan da evrenseli yakalamış ve çoğunluğun despotluğundan kurtulmuş olur.

"Dünyadaki iki yüz zenginin sahip olduğu servetin % 4 ü dünyadaki açlığı giderecek durumda" diyen insanlar bu adil dağıtımı yapmak şöyle dursun onlara övgüler yazarak geçimlerini sağlarken, Kur an ın "İyi" dediği insanlar sahip oldukları malın en sevimlisini fakir insanlara, borçlulara, yetimlere, yolda kalanlara, özgürlüğüne kavuşmak isteyenlere verirler.

Verenler ve yardım alanlar, namazda bir araya gelirler. Hepsi aynı hizada dururlar. Zekat köprüsüyle zenginlerin malı fakirlerin cebine akar.

İyi insan, sözünde durur. Bolluğa da darlığa da sabreder.

İşte bunlar bir tek ayetin bize söylediklerinden. Gelin bütün ayetleri, üzerinde düşünerek, anlayarak, anladığını yaşayarak okuyalım.