“Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” atasözünün üzerinden çok zaman geçti.
Ateşsiz duman üretildi.
Televizyonlarda, film çekimleri sırasında, tiyatrolar, eğlence mekânlarında sis makinesi veya duman makinesi istediğiniz dumanı size çıkarıveriyor.
İftira dumanı, karalama dumanı, aşk dumanı, nefret dumanı, muhabbet dumanı… İstediğin renkte duman üreticileri, satıcıları var.
“İsa, Allah’ın oğludur” diyerek Allah’a iftira eden ve sayıları bugün iki milyarı aşan insanların kültürüne göre yetişenler, Allah’ın yarattığı herkese birer kulp takmaları tabii hale gelmiştir.
Şu ayetleri, gönül gözünüze gözlük olarak takınız:
وَأَوْفُوا الْكَيْلَ إِذَا كِلْتُمْ وَزِنُوا بِالْقِسْطَاسِ الْمُسْتَقِيمِ ذَلِكَ خَيْرٌ وَأَحْسَنُ تَأْوِيلًا
“Ölçtüğünüz zaman, tam ölçün ve doğru terazi ile tartın. Bu daha hayırlı ve sonuç itibarıyla daha güzeldir.”
Altın tartarken, buğday tartarken, elma tartarken terazinize dikkat edeceksiniz ve doğru tartacaksınız.
Terazi, ölçü ve tartı yalnız bu yenip içilenlerde olmaz.
Gönül teraziniz de doğru tartmalı.
Sazın tellerinin ölçülü sesler vermesi için akort yapıldığı gibi gönül telleri de akort edilmeli.
“İki kere düşün, bir kere konuş” sözünde dilin dahi adalet terazisiyle ölçülüp tartıldıktan sonra konuşulması gerektiğine işaret vardır.
Allah (c.c.); Rahman Sûresi’nin 5-9. ayetlerinde; “güneşin ve ayın hesapla olduğunu, gökyüzünün de bir ölçü içinde bulunduğunu ve ölçü ve tartılarda haddi aşmamamız gerektiğini vurgular” Allah’ın adalet terazisi olan Kur’an’ı bırakıp, kendi akıl terazisiyle tartan herkes haddi aşar. Belediyenin damgalı terazisini bırakıp kendi yaptırdığı terazi ve kilolarla tartan gibi olur.
Devlet kendisi de Allah’ın adalet terazisiyle ölçüp biçtiği gibi çarşılarda denetleyerek alıcı ve satıcıların tartılarını da kontrol edecek.
Bu gerçekleşirse dünyaları güzel olur, ahiretleri cennet olur.
Rabbimiz buyurur:
وَلَا تَقْفُ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنَّ السَّمْعَ وَالْبَصَرَ وَالْفُؤَادَ كُلُّ أُولَئِكَ كَانَ عَنْهُ مَسْئُولًا
“Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan (yaptığından) sorumludur.”
Kulak, göz ve gönül, insanın en değerli organlarıdır. Ana rahminden dünyaya geldiğinde bu organlarımız tertemiz olarak gelir. Ergenlik çağından sonra her duyuş, her bakış ve düşünüş bizden bir şeyler götürür veya getirir.
Şair:
“Gözümün baktığına
Gönlümün aktığına
Kulağımın çaktığına estağfurullah tevbe” demiş.
Gözümüz haramın peşine düşmesin. Kulağımız yalana, gıybete, iftiraya iltifat etmesin.
Gönlümüz kayalar gibi katılaşmasın, Rabbin rahmet ayetleriyle yumuşatılsın.
Gönlümüz batıl şeylere yaklaşarak küf tutmasın, zikrullah ile Kur’an’la cilalansın.
Gönlümüzde hazan yaprakları dökülmesin. Kur’an gönlümüzün baharı olsun.
Kur’an-ı Kerim’de “Ülaike” kelimesi iki yüz dört defa geçmektedir.
Hepsinde insanları işaret etmektedir. Yalnız bu ayet-i kerimede kulak, göz ve gönüle işaret etmek için “Ülaike” kullanılmak suretiyle bunlarında akıllıca kullanılmasına işaret edilmiştir. Her organın ayrı ayrı hesaba çekileceği bildirilmektedir.
وَلَا تَمْشِ فِي الْأَرْضِ مَرَحًا إِنَّكَ لَنْ تَخْرِقَ الْأَرْضَ وَلَنْ تَبْلُغَ الْجِبَالَ طُولًا
“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen ne yeri yarabilirsin ne de boyca dağlara yetişebilirsin.
كُلُّ ذَلِكَ كَانَ سَيِّئُهُ عِنْدَ رَبِّكَ مَكْرُوهًا
Bütün bunlar, Rabbin katında kötü olan ve sevilmeyen şeylerdir.”
Efendimiz, Mekke’yi fethettiğinde ilk yaptığı iş banyo yaptıktan sonra dört rekâtli fetih namazını kılmak olmuştur. Mekke’yi fethettik diye şımarmak, sokaklarda gösteriş yapma yerine alnını secdeye koyup yüce Allah’ı tesbih etmek vardır.
Sa’d b. Ebi Vakkas İran’ı fethettiğinde ipek halılara, altınlara, kadınlara bakmadan alnını secdeye koyup şükretmiştir.
Gören gözü, gülen yüzü yaratan Allah’tır. İnsan neyine bakarak kibirlensin ki…
Düşünen aklı, seven veya döven eli, bazen bal akıtan, bazen zehir akıtan dili yaratan Allah’tır.
İnsan bunlardan birine güvenerek kibirlenmeye kalkarsa akılsızlığını ilan etmiş olur.
İdris’ler de öldü, İblisler de. Harun’lar da öldü, Karun’lar da. Ölümlü insanın altmış yetmiş senelik ömründe açan başarı çiçekleriyle büyüklenmemelidir.
Açan her çiçek soluyor, doğan her çocuk ölüyor.
Kibirli insanı Allah’ta sevmez, kul da sevmez.
ذَلِكَ مِمَّا أَوْحَى إِلَيْكَ رَبُّكَ مِنَ الْحِكْمَةِ وَلَا تَجْعَلْ مَعَ اللَّهِ إِلَهًا آَخَرَ فَتُلْقَى فِي جَهَنَّمَ مَلُومًا مَدْحُورًا
“Bunlar, sana Rabbinin vahyettiği hikmettendir. Allah'la beraber başka ilâh edinme. Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın.”
İsra Sûresi’nin 22. ayetinde; “Allah ile beraber bir diğer ilah edinme” yasağıyla başlayan ve kıyamete kadar her millet, toplum ve fert için geçerli olan emir ve yasakları açıkladıktan sonra bu ayette insanlık yeniden uyarılıyor, Allah’tan başka ilah edinme deniyor.
Bu uyarılar Rab’den gelen hikmetlerdir. Eşyayı olduğu gibi tanımak ve onlara Allah’ın koyduğu tabii ve Kur’ani kanunlarla yaklaşmak hikmetin ta kendisidir.
Müşriklerin çoğunluğu kız çocuğunu sevmezdi.
Nahl Sûresi’nin 58. ayetinde açıklandığına göre kız çocuğu olduğunu duyan insanların yüzü kararır ve öfkelenirlermiş.
Aynı müşrikler, melekleri Allah’ın kızları olarak tanırlar ve Allah’a iftiraya yönelirlermiş.
Her şeyi o yarattığına göre ayrıca Hz. İsa’yı oğlu kabul etmek, melekleri kızı kabul etmek kâfirliktir. (İsra Sûresi, ayet 35-39)
Biz kulağımızı, gözümüzü, gönlümüzü kirletmemek için kulağımızı yaratanın kelamına vereceğiz, gözümüz helal olan bütün güzellikleri görecek, kalbimizi Allah, Rasülü ve İslam’a gönül verenlerin sevgisiyle süsleyeceğiz.
İslam’a yan bakanların tedavisi için, bütün dünyayı ayaklarına sermeye hazır hale geleceğiz.
Burada geçen ayetlerin manasını Şifa Tefsiri’nden bir okuyuverin. İsteme telefonu: 0530 258 60 58