Hemen her fırsatta, 28 Şubat darbesi tarafından her nedense tehlikeli görülen ve kapatılan Vakıf Öğrenci Yurtlarının yeniden açılması gerektiğini yazıyorum, son nefesime kadar da yazacağım..

Geçen yazımda da şöyle bir not düştüm: Zeki ama yoksul Anadolu çocuklarının barındığı, 28 Şubat darbesinin kapısına kilit vurduğu Vakıf Öğrenci Yurtlarının yeniden açılması için bu Hükümet döneminde hiçbir girişimde bulunulmamasının manidar bulunduğunu, biliyor musunuz "

Saadet Partisi Kütahya İl Başkanı Ali İhsan Oturak aradı. Şunları söyledi:

"Yazınızdaki bu not için teşekkür etmek istiyorum. Ben de bu yurtlarda kaldım. Parasızdım, nerede kalacağım, nasıl barınacağım, nasıl okuyacağım endişeleri içindeyken imdadıma Vakıf Öğrenci Yurtları yetişti. Sizin bu değinmeniz çok ama çok yerinde. Merhum Erbakanın 24 milletvekili varken açılmasına vesile olduğu bu yurtlarda maddi imkanı olmayan, zeki öğrenciler öğrenim imkanı görüyorlardı. Bu konu bizim de uzun süredir gündemimizde. Bu kapsamda geçenlerde Vakıflar Genel Müdürlüğünden tanıdığım bir yetkiliyi aradım. Ona da bu görüşlerimi anlattım ve Neden bu yurtları açmıyorsunuz 28 Şubat süreci biteli yıllar oldu. Bu yurtların kapısına neden kilit vurulu dedim. Bana söylediği şu oldu: "Biz de açılmasını istiyoruz. Konuyu, bağlı olduğumuz Başbakan Yardımcısı Bülent Arınça açtık. Bülent bey bize şöyle bir karşılık verdi: Cemaat Yurtları yetmiyor mu Vakıf yurtlarına ne gerek var

İnanılması zor bir açıklama!

Bülent beyin açıklaması tam olarak böyle midir, gerçekten

Eğer öyleyse tam bir çelişkiler yumağı ile karşı karşıyayız demektir..

Bülent Arınça tam da bu noktada şu soruyu yöneltmek istiyorum: Siz özel yurtların paralı olduğunu bilecek kadar halkın içinde olan bir politikacısınız. Peki ama sizi böyle bir söyleme zorlayan nedir Nasıl bir etkidir ki; Ergenekon, Balyoz, KCK, 28 Şubat, 12 Eylül darbesi gibi derin yapılanmaların ve teşebbüslerin üzerine gidildiği  böyle bir konjoktürde, yine aynı güçler tarafından kapısına kilit vurulan Vakıf Öğrenci Yurtlarının açılmasına soğuk bakıyorsunuz Neden

Cemaat yurtları ya da özel yurtlar da elbette kendi içinde önemli bir fonksiyon üstleniyor. Özel yurtlara bir diyeceğim yok, ayrıca karşı falan da değilim. Hatta parası olanlar 5-7 yıldızlı yurtlarda kalıyor, ne kadar güzel... Peki ama ya hiç parası olmayanlar! 7 yıldızlı değil, yıldızsız yurtlara verecek ücreti bulamayanlar!...  Böyle bir gerçek varken bu yurtların açılmasını istemeyen anlayış ve zihniyeti sorgulamak gerekmez mi

Neyse...

Ancak Ali İhsan Oturak pes etmez...

Bu kez AK Parti İstanbul milletvekili Metin Külünkü arar ve ezici bir çoğunlukla iktidarda oturan AK Partinin bu yurtları neden faaliyete geçirmediğini sorar. Metin Külünk de konuyu gündemine aldığını ve yakından alakadar olacağını ifade eder.

Ama sadece o kadar...

Külünkten bugüne kadar ses çıkmaz...

Sahi yoksul ama zeki Anadolu çocuklarının okumasını kimler, neden engellemek istiyor

Yoksul ama zeki Anadolu çocuklarının okuması kimlerin çıkarına çomak sokuyor

İşte bütün mesele burada...

Okullarda kıyafet özgürlüğü şart!

"Türkiye her geçen gün demokratik ve özgürlükçü kriterlere kavuşuyor. Eğitim sistemimizde egemenlerin ve statükocuların değil, giderek halkımızın taleplerine, milli hedef ve amaçlarımıza hizmet eden devinimci bir eğitim sistemine dönüşüyor.  O zaman tüm eğitim bileşenlerinin haklarını da demokratikleştirmemiz, esnekleştirmemiz şarttır. Öğrencileri önlük ve okul formasına, öğretmenleri de takım elbise, kravat ve gömleğe mahkûm eden darbe mirası kıyafet yönetmeliğinin de kaldırılması gerekiyor"

Bu görüşler, Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı Gürkan Avcıya ait...

4 4 4 Kesintili Kademeli Eğitim Sistemi gelecek eğitim-öğretim yılında uygulanacak...

Olumlu yanları var, eleştirilen yönleri de...

Ömer Dinçer keşke bir de öğrencilerin kılık kıyafet meselesine el atsa...

Öğrencileri önlük ve okul formasına, öğretmenleri de takım elbise, kravat ve gömleğe mahkûm eden darbe mirası kıyafet yönetmeliğinden kurtarsa..

Öğrenci ve öğretmenlerin serbest kıyafetlerle ve rengârenk giysilerle okullara gelerek, okullarımızın çiçek bahçesine çevrilmesi kötü bir şey mi

Kafa karıştıran sorular!

* Uçan kuşun kanadındaki tüyün rengini açıklamaya müktedir olanlar,

* İranda yerin bilmem kaç metre altındaki nükleer tesislerin koordinatlarını verenler,

* Ladinin saklandığı evi bularak operasyon düzenleyenler,

* Uydu marifetiyle tüm dünya insanlarının nefes alışlarını dahi dinleyebilenlerin,  Suriyedeki olaylar ve Türk Jetinin düşürülmesi/düşmesi konusundaki ketumiyetini anlamak zor... Örneğin son olay; Suriyeli Muhalifler tarafından bir bilgi iletiliyor: "Suriyede Esat güçleri tarafından 250 kişi katledildi diye..."

Ne kadar doğrudur bu bilgi

Görüntüleri nerededir, belirsiz

Böyle bir katliam varsa bunun görüntüleri uydu marifetiyle elde edilemiyor mu

Böyle bir katliam varsa elbette lanetlenmeli, en sert biçimde eleştirilmeli...

Ama ortada garip bir durum, flu bir fotoğraf var.

Bu fluluktan yola çıkarak politika oluşturmak, hele hele dönülemez bir dış politik çizgi oluşturmak ne kadar doğru Aynı şekilde düşen/düşürülen Türk Jeti hakkında neden kesin bilgiler ortaya konmuyor Konamıyor! Bölgeyi iyi kontrol edebilen güçler niçin kesin ve net bilgileri açıklamaktan kaçınıyor

Kafa karıştıran soru/sorular o kadar çok ki!..

Bugüne kadar düşen/düşürülen Türk jeti hakkındaki çelişkili açıklamalara baktığınızda, insanın aklına  şöyle bir soru da gelmiyor değil:

- Yoksa, savaş uçağımız düşmedi mi

NOT: Bugün 16 Temmuz 2012 Pazartesi.. Uyan da balığa gidelim... 2012 yılında yeni Anayasa vaadini sıcak tutmak adına... 2012den 6 ay 16 gün daha eksildi. Yeni sivil anayasanın yazımına başlandı, ilk cümleler ortaya çıktı... Ama bugünlerde tık yok... Takipçisiyiz...