Bismillahirrahmanirrahim;
âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c)’a hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimize âline ve sahabelerine olsun.
Yetmiş dokuz milyon memleket evladı olarak hepimiz bu topraklar üzerinde birlikte yaşıyoruz.
Farklı ırklardan, farklı dinlerden, farklı mezhep ve meşreplerden, farklı bölgelerden, farklı partilerden, farklı takımları tutan kimseler olarak hepimiz bu ülkenin insanlarıyız. Devlet; tarih boyunca, değişik şekillerde olsa da bir siyasi organizasyon olarak, insan hayatında hep önemli bir yer işgal etmiştir. Siyaset; meşruiyetini bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma amacından alan, en üst siyasi organizasyon olan devlet eliyle, hak ve adalet ilkeleri çerçevesinde insanlara hizmet etme işidir. Burada gözetilecek olan şahısların çıkarları değil, bütün memleket insanlarının saadeti olmalıdır. Biz Milli Görüşçüler-Saadet Partililer, devlet ve siyasete bu mana ile yaklaşmaktayız. Ve biz, gardiyan değil garson devletten, zalim değil adil siyasetten yanayız. Garson devlet, ayırım yapmaksızın bütün insanların dünya ve ahiret saadetini hedefleyen devlettir. Adil siyaset ise bütün insanların haklarını gözeten ve koruyan, iyilikleri yaşatan kötülükleri meneden siyasettir. Milli Görüşçüler olarak yine biz, bu ülkede birlik ve beraberliğimizi bozacak ne varsa hepsine toptan karşıyız. Biz, bütün farklılıklarımıza rağmen büyük bütüne doğru koşmayı benimseyenlerdeniz.
AK PARTİ VE MHP
Ak Parti ve MHP, 18 maddelik bir anayasa değişikliğini birlikte referanduma taşıdılar. Bu değişiklikle ilgili olarak önceki yazılarımızda çeşitli değerlendirmelerde bulunduk. Bu yazımızda ise Cumhurbaşkanının partili olması meselesini ele alacağız. Anayasanın değiştirilmek istenen 104. Maddesinde Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak şu hususlar ifade edilmiştir. 1- Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. 2- Yürütme yetkisi Cumhurbaşkanına aittir. 3. Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder. 4- Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. 5- Kanunları yayımlar. Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderir. 6- Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya şekil veya esas bakımından aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinde iptal davası açar. 7- Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları atar ve görevlerine son verir. 8- Üst kademe kamu yöneticilerini atar, görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler. 9- Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuriyetine gönderilecek yabancı devlet temsilcilerini kabul eder. 10- Milletlerarası antlaşmaları onaylar ve yayımlar. 11- Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar. 12- Milli güvenlik politikalarını belirler ve gerekli tedbirleri alır. 13- Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil eder, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verir. 14- Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. 15- Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasada ve kanunlarda verilen seçme ve atama görevleri ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri kullanır. Bu sayılan hususlar hukuki tarafsızlığı gerektirecek önemli görevlerdir.
SORULAR
Devleti ve milletin birliğini temsil edecek ve yukarıda sayılan görevleri yapacak ve hukuki tarafsızlığı gerektirecek birçok konuda partili bir cumhurbaşkanı devleti ve milletin birliğini nasıl temsil edebilecek ve her kesimin cumhurbaşkanı nasıl olabilecektir? Özellikle MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu duruma bir açıklık getirmelidir. Yukarıda sayılı görevleri üstlenecek bir cumhurbaşkanının partili olmasının altında hangi ulvi ve milli maslahat gözetilmiştir? Bunu bilmek, onayı istenen bütün seçmenlerin hakkı değil midir? Bu değişiklikte, ahlaki bir sıkıntı yok mudur? Cumhurbaşkanı adayları, seçimlerde şahısları adına oy istemeyecekler midir? Seçimlerde partiler değil, şahıslar cumhurbaşkanı seçilmeyecek midir? Partili bir cumhurbaşkanı devlette birlik ve bütünlüğü nasıl sağlayabilecektir? Aynı zamanda bir partinin, mesela CHP’nin, MHP’nin, Vatan Partisi’nin, Saadet Partisi’nin ve de AK Parti’nin genel başkanı olacak cumhurbaşkanının partisi ile devlet birlikte anılmaya başlandığında duruma kim müdahale edecektir? O zaman ülke insanı kimin etrafında birlik olmanın imkânına sahip olacaktır? Tek başına bu konu bile, seçmenin bu değişikliğe EVET dememesi için yeterli bir sebep değil midir? Saadet Partisi başından beri bu ve benzeri başkanlık sistemiyle ilgili olmayan konulara itiraz etmiş ve bütün tarafları uyarmıştır. Şimdi Saadet Partililer taciz edilerek bu referandumda milletin onayına sunulan bu metne EVET demeye zorlanmaktadır. Hem de il binalarının duvarına EVET pankartı asarak, bu tacizi alenileştiriyorlar. Bu yaklaşımları yanlış ve tehlikeli buluyoruz. Biz Saadet Partililer, AK Parti ve MHP’nin hangi etkilerin altında kalarak gerçekleştirmeye çalıştıkları; ilme, irfana, hakkaniyete, salim örfe ve üstün hak anlayışına uymayan bu anayasa değişikliğinin vebaline ve günahına ortak olmak istemediğimiz için EVET diyemiyoruz. Çünkü biz, milletimize ve bu milletin her ferdine, Erdoğan’a ve şahsında bütün AK Partililere, MHP’lilere, partisi ne olursa olsun bütün vatandaşlara Allah için sevgi ve şefkat ile yaklaşıyoruz. Ve biz, bu sevgi ve şefkatten dolayı hiçbir kimsenin ilahi gazaba ve azaba müstahak işler yapmasına rıza gösterenlerden de olmamaya çalışıyoruz. Çırpınmamız bundandır. Bu duruşun kıymetini gafil olanlar değil, ancak arif olanlar anlar. İSRA 84: “De ki: Herkes, kendi mizaç ve meşrebine göre iş yapar. Bu durumda kimin doğru bir yol tuttuğunu Rabbiniz en iyi bilendir.” Tercihlerimizi hesap gününü düşünerek yaparsak SAADET buluruz ve bu netice, bizim için hayırlı olur. Dönüşü olmayan bir yolda yürümek akıllılık değil zavallılıktır ve akıl, bir işin sonunu düşünmeyi gerektirir. Selam hidayete tabi olanlara…