1) Terör örgütü PKK, Türkiye’nin baş belası. Bu örgütün saldırıları sonucu, birkaç yüz milyar dolar kaynağın heba olmasının ötesinde, binlerce eve ateş düştü, analar ağladı, kadınlar dul, çocuklar babasız kaldı.

2) Şu artık kesin; dış güçler PKK’yı destekliyor. Dış destek olmasa PKK bu topraklarda barınamaz. Bu dış güçler arasında ABD de var. ABD olmasa PKK da olmaz.

3) Buraya dikkat; İşbu teröre desteği hemen her platformda dillendirilen ülkenin başkanı Obama’nın ev sahipliğinde, 28 Eylül 2015 tarihinde, “ABD ve Terörizmle Mücadele Konferansı” düzenleniyor.

4) Başbakan Ahmet Davutoğlu da New York’taki bu konferansın iştirakçilerinden.  Muhtemelen Obama ile de bir araya gelecektir, Sayın Başbakan.

5) ABD, PKKnın Suriye kolu PYDnin askeri kanadı YPGyi terörist örgüt olarak görmediğini açıkladı. Oysa Türkiye aynı örgütü “terörist” kabul ediyor.

6) Merak ediyorum; terörün dış kaynaklı olduğunu çok iyi bilen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Başkan Obama’nın gözlerine bakıp acaba ne diyecek

FİRAVUNLAR, KARUNLAR, ŞEDDADLAR, KİSRALAR VARSA; İBRAHİMLER, MUSALAR, HARUNLAR, ÖMERLER, ALİLER, HÜSEYİNLER DE VAR!

Saadet Partisi 1 Kasım 2015 seçimlerinde topluma hangi mesajları verecek

Taze taze bilgilendireyim sizi, ilk buradan duyun istedim. İşte Saadet Partisi milletvekili adaylarının, 1 Kasım seçimleri propaganda çalışmalarında kullanacağı o argüman ve mesajlar;

* Ülkemizin içinde bulunduğu güç koşulları göz önünde bulundurarak, her zaman hakikatin ve hikmetin yanında yer aldık. Milletimizin vicdanına, sesine tercüman olduk. İnsanlarımızın temel hak ve özgürlüklerinin korunması için; huzur, güven, barış, kardeşlik ve adalet içinde yaşanan mutlu bir ülke tesis etmek için çalıştık, çalışmaya da devam ediyoruz.

* Ülkemiz adeta karaya vurmuş bir gemi gibi, kaynaklarımız, topraklarımız, şehirlerimiz, köylerimiz, geçmişimiz, bugünümüz, geleceğimiz, umutlarımız yağmalanıyor. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar bir tümör gibi tüm bedeni sarıyor.

* Kötü yönetiliyoruz; israf, rüşvet ve yolsuzluk artıyor; vergi kayıpları yeni ve daha ağır vergi yükleri ile kapatılmaya çalışılıyor.

* Kötü yönetim siyasal kutuplaşma ve çatışmalara; toplumsal gerilim ve anlaşmazlıklara; terör ve şiddete; işsizliğe; gelir dağılımında adaletsizliğe; bölgeler arasında dengesizliğe; insanlar arasında depresyona ve diğer psikolojik sorunların artmasına; aile içi şiddet ve geçimsizliğe, ranta ve çarpık kentleşmeye; şiddetin yaygınlaşmasına; kültürel yozlaşmaya; toplumsal duyarsızlığa ve dayanışmanın zayıflamasına; ahlaki değerlerin bozulmasına, yol açıyor.

* Toplumda hâkim olan tahammülsüzlük, nefret ve şiddeti sebep ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmaya çalışacağız.

* Hepimiz aynı kilimin desenleriyiz! Edirnedeki kardeşinin acısını Hakkâri’deki kardeşi duyan, Diyarbakır’dan yükselen bir sese Çankırı’dan ses veren bir Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz.

* Yoksullara, engellilere, kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yönelik her türlü şiddet ve dışlamayla, toplumsal hayatta ve kamu yönetiminde görülen fişleme, kayırmacılık ve ayrımcılık gibi insan haklarına ve hukuka aykırı tutum ve davranışlarla kararlı bir şekilde mücadele edeceğiz.

* Rant ekonomisi “istikrar” sağlamaz. Toplanan vergilerin önemli bir kısmı faiz ödemelerine gitmektedir. Devlet her sene 50 milyar TL’den fazla faiz ödemektedir. Toprakları bereketli, çalışkan ve genç nüfuslu bir millet ve ülke olmamıza rağmen, halkımız işsizdir ve borca esir edilmiştir.

* Refah sağlayacak politikaları uygulayacağız. Türkiye’de; işsizlik, kalkınma ve dışa bağımlılık problemi, sanayileşerek, bilgi ve teknoloji üreten bir toplum haline gelerek çözülecektir. Ekonomiyi, güçlenerek kalkınma ve gelir dağılımında adaletin tesisi üzerine kuracağız. 

* Türkiye bu kapsamda, kendi arabasını, kendi akıllı telefonunu, kendi mikro-işlemcisini, kendi nanoteknolojisini üretebilen bir ülke olacaktır. Türkiye’nin dünya ekonomisinde etkin, istikrarlı, bağımsız ve üretim odaklı bir ülke haline gelmesi için tüm sektörlerin aynı yüksek hedeflere odaklanması ve koordinasyon içinde ilerlemesi sağlanacaktır.

* Şehirlerde kibir kuleleri yükseliyor! Türkiye’nin temel sorunu ahlak ve maneviyatın erozyona uğraması, çarpık şehirleşme ve rant sorunu çerçevesinde daha dikkat çekiyor.

* Yüksek kiralar, toplu ulaşım ve trafik sorunları vatandaşı canından bezdiriyor. Şehirlerin aşırı kalabalıklaşması başka sorunların da habercisi; insanlar büyük şehirlerde ekonomik sorunlarla birlikte, eğitim, sağlık, istihdam, çevre kirliliği ve suç başta olmak üzere sayısız sorunla uğraşıyor.

* Yanlış kalkınma, tarım ve yönetim politikaları neticesi olan iç göç, toplumun sosyal yapısını ve güvenliği olumsuz yönde etkilemektedir.

* Gençlerimizin karşı karşıya bulunduğu tüm sorunların ve tehditlerin yakinen farkındayız. Sınavlardan sınavlara koşturmaktan geleceğin belirsizliğine, işsizlikten düşük ücretle olumsuz koşullarda çalışmaya, evlenip bir yuva kurmakta karşılaşılan sorunlardan artan boşanma oranlarına, alkol ve uyuşturucu bağımlılığından internet bağımlılığına karşı gençlerin yanındayız.

* Her dört kişiden birinin genç olduğu ülkemizde maalesef halen kapsamlı bir gençlik politikası yoktur.

* Bugün yeni bir dünya kurulacak ve bu dünya hakka ve adalete dayalı olacaksa, çifte standartlar terk edilmeli, insan hakları ve özgürlüklerin herkes için gerekli olduğu kabul edilmelidir.

* Kendini tanımlamakta bile güçlük çeken bir toplumun, uluslararası strateji oluşturmada siyasi bir irade ortaya koyabilmesi mümkün değildir. Bizler, Türkiye’nin özellikleri dolayısıyla, yeryüzünde huzur, barış ve bütün insanlığın saadeti için özel hizmetler yapmak zorunda olduğunu bilmekte ve Türkiye’nin kendisine saygı ve sevgi duyulan “Yaşanabilir Bir Türkiye“, “Yeniden Büyük Türkiye” ve “Yeni Bir Dünya” kurulmasına öncülük yapması gerektiğine inanmaktayız.

* Besmele hayatın sırlarını önümüze seriyor! Yeryüzündeki esas varlık nedenimizin iyiliği yaymak, doğrunun yanında yer almak olduğunu biliriz. Sureti haktan göründüğünde de, her türlü zulmün, tahakkümün, tekebbürün karşısında bulunma basiretini, cesaretini, erdemini göstermeyi şiar ediniriz.

* Dünya insanlık tarihinin bir yanında sapıklık, bozgunculuk, kibir ve zulümleriyle Firavunlar, Karunlar, Şeddadlar, Kisralar varsa, biliriz ki, diğer yanında da hakkı dile getiren İbrahimler, Musalar, Harunlar, Ömerler, Aliler, Hüseyinler mutlaka vardır. * Tüm varlıklara dair ilahi ve evrensel kaynaklarda ortaya konan ilkeleri esas alarak tüm mahlûkata hak ettiği şefkati göstermeyi, insan haklarına azami ölçüde saygılı olmayı siyasetin esası sayıyoruz.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlık sistemi ısrarı bilinmesine karşılık, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Çavuşoğlu’nun,

“Başkanlık sistemi bizim olmazsa olmazımız değildir. Başkanlık sistemine inanan arkadaşlarımız da var kendi içimizde, başkanlık sistemi yerine şu andaki sistemin daha da güçlendirilmesine inanan arkadaşlarımız var” dediğini, bu sözlerin “külliye”de “farklı” yankılara sebep olduğunu, biliyor musunuz

NOT: Bugün, 23 Eylül 2015 Çarşamba. 1) Emekliler yılda 15–20 TL zamla, hâlâ sürünmeye devam ediyor. 2) An itibariyle asgari ücretli “nasıl geçineceğim ” diye feryat ediyor. 3) Bu parlamento ve mevcut AKP iktidarı, 2011’den bu yana verdiği yeni ve sivil anayasa sözünü yerine getiremedi. 4) 28 Şubat darbesi döneminde kapatılan, yoksul-zeki Anadolu çocuklarının barındığı Başbakanlığa bağlı Vakıf Öğrenci Yurtları hâlen kilitli. Otur, sıfır!