Rahman (C.C.) ve Resulü (S.A.V.) tevhide/vahdete çağırıyor; şeytan ve askerleri ise, tefrikaya/düşmanlığa çağırıyor.
*Allah Teâlâ; müminleri hep beraber Kur’an’a/tevhide/vahdete çağırıyor; ihtilaflardan, tefrikadan yasaklıyor... ( Al- i İmran/103). *Yüce Rabbimiz; biz müminleri Kur’an ve sünnete uymaya/itada çağırıyor ve birbirimizle çekişmekten/didişmekten yasaklıyor. Aksi takdirde, korkaklaşacağınızı, kuvvetimizin zayıflayacağını bildiriyor. ( Enfal/46). *Biz Müslümanlar ise, ihtilafta, çekişmede, didişmede, tefrikada birbirimizle yarışıyoruz?! Allah’ın (C.C.) yardımı, rahmeti cemaat üzerine, azabı da tefrika üzerine iken yardımsız ne yapabiliriz? Farklı kimliklerimiz üzerinden, bizi, çatıştırıp, bölmek, yok etmek isteyen düşmanlarımızı neden sevindiriyoruz? Farklı mezhep, fırka, ırk kimliklerimizle, ülkemizi parçalamak isteyen Siyonist-evangelistlere karşı hep beraber olmak sorumluluğumuz, zorunluluğumuz yok mu? Aksi takdirde, yarın bu ülke; Sünni'ye, Alevi'ye, Türk'e, Kürt'e, Arap'a dindara, laike de kalmaz.
Yüce Rabbimiz; biz müminlere ihtiyacımız olan hükümleri, yasaları, ilkeleri, değerleri de, mizanı da, “dost- düşman” ölçülerini/ kriterlerini de açıkça bildirmiştir. Bunlara aykırı hükümler, kriterler değerlendirmeler rububiyet ihlalidir ve en büyük zulüm/şirktir. (Lokman/13, Tevbe/31, Nisa/48, 116, 119)
Kur’andaki “dost-düşman" kriterlerinden: *"Ey müminler! Yahudi ve Hıristiyanları veli/dost, yönetici edinmeyin. Onlar, birbirinin yâr ve yardakçısıdır. Kim onları veli edinirse, o da onlardandır....” (Maide/51) *”Kâfirler birbirlerinin velileri/dost ve yardımcılarıdır. Eğer siz de (kendi aranızda bu yardımlaşmayı/ittifakı) yapmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat olur ..” (Enfal/73) *Zulmedenlere meyletmeyin/güvenip, dayanmayın. Sonra size de ateş dokunur. Sizin, Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” (Hud/113) Müslümanlar olarak bize düşen, etrafımıza, bölgemize, dünyaya yukarıdaki ayetlerin ışığıyla bakmak, gereğini yapmak değil midir? İki seçenek var. Ya onlarla aynı yolda ittifaklarımızı sürdürmek, onların dost-düşman kriterlerini benimsemek; veya tevhit yolunda İslâm Birliği'ni, tevhit kriterlerini benimsemek/ izzete/ vahdete dönmek...
İran/mezhep karşıtlığı; tevhit/İslâm Birliği/D-8/İslâm kardeşliği karşıtlığı değil midir? Kime yarıyor?
İran karşıtlığı yerine, ülkemiz yönetimine karşı neden, yanlış HAMAS politikasını eleştiremiyorsunuz?
İran, Yemen Şii kimliğiyle Siyonizm'e karşı açıkça Sünnî HAMAS’a destek verirken, bizim, devlet olarak, daha çok destek vermemiz gerekirken, bunu yapmadan, Siyonizm yerine İran karşıtlığını gündeme getirmek, HAMAS'ı daha da yalnızlaştırmak/Siyonizm'e, dolayısıyla destek olmak değil midir? HAMAS’a,Sünni olduğu söylenen hangi ülke yardım ediyor, biz de dahil? Karşısında Siyonist-evangelist dünya çapında zulüm cephesi oluşmuşken. Küfür/şer cephesi ittifak halinde. Müslümanlar da, parça parça birbirimizle kavgada, ihtilafta! Bu ne büyük bir zillet. Yakışıyor mu bize?!
Siyonizm'in; "Arzı Mev'ud" çılgınlığıyla ülkemiz tehdit ve tehlikede, içerden, dışardan kuşatılmış durumda iken; bir çok kimsenin,bu tehlikeyi görmezden gelerek, Müslümanları hangi gerekçeyle olursa olsun "tevhit" de vahdet yerine, herhangi bir mezhebe, fırkaya, ırkçılığa çağırması tefrikadır; tefrika da büyük bir fitne, azap olarak, Allah Teâlâ'nın yardımını da engelleyen; tevhide, vahdete düşmanlık, Siyonizm'e de destek olmak değil midir?! Dikkatleri, İran'a (tehlikesi?) çekerek "ehli sünnet cephesi" oluşturmaya çalışanlar, acaba, merhum Erbakan Hoca'mızdan, Heniyye başta olmak üzere birçok HAMAS liderlerinden daha mı ilgili, akıllı, bilgili ve Sünniler; İran'ı, Siyonizm'i, İslam'ı daha mı çok tanıyor, biliyorlar?! Merhum Erbakan Hoca'mızın, geleceğe ilişkin basireti/öngörüleri teker teker çıkmadı mı? Sonunda Türkiye ile İran savaşının çıkartılmak isteneceğini, bunun Siyonizm için gerekli olduğunu vurgulayan beyanları unutulmasın. Bunun nerdeyse, arefesindeyiz. Aklımızı başımıza alalım; Siyonizm'e destek olabilecek beyanlardan kaçınalım. Bölgede parçalanmadık iki ülke kaldı...
*Hem ülkemize, bölgemize, hem de bütün insanlığa "hayat iksiri" olacak (Enfal/24) ilahi mesajları, en güzel şekilde hazırlayıp, zamanımız insanına, en güzel şekilde sunmak ve vahdete çağırmak konumunda/sorumluluğunda olanlarımızın/âlimlerimizin, düşünürlerimizin(?!) insanları, Müslümanları tefrikaya çağırma şaşkınlığından kurtulmaları gerekmiyor mu?
Yüce Rabbimiz bütün farklı kimliklerimizle kalplerimizi uzlaştırıp yolunda birleştirsin dualarımızla, vesselam.