Bir anne, “anaokuluna giden çocuğuma, öğretmeni yıl başı

kutlamaları için bir liste vermiş. Çocuk, “anne yılbaşı kutlayacakmışız, çam

ağacı almamız gerekiyor, öğretmen bir arkadaşımızı Noel baba yapacak, bana Noel

babayı anlatır mısın “ diye sordu. Ona bu kutlamaların bize ait olmadığını

nasıl anlatacağımı bilemedim” diyor.

Çocuklar, kişilik yapılanmalarını tamamlarken iç

dünyalarında tutarlı ve dengeli bir yol takip etmelidirler. Aksi takdirde,

çocuk ileride ne yapacağını bilemeyen, kararsız, toplumun ona yüklediği

rollerin üstesinden gelemeyen ve kendini yetersiz hisseden biri olacaktır. Ne

var ki, toplumumuzda bu dengeyi sağlamak oldukça güç hale gelmektedir. Müslüman

olduğunu iddia eden ancak bir batılı gibi yaşayan kimseler için yukarıdaki

örnek bir sorun teşkil etmeyebilir. Çünkü bu insanlar bu tutarlılığı öncelikle

kendi içlerinde sağlamış değiller.

Peki, çocuğunu İslami bilinçle yetiştiren bir aile, batıdan

esen bu rüzgardan onu nasıl koruyacak

 Çocuk ailede

öğrendiği ile okulda ve çevrede gördükleri arasındaki çelişkiyi nasıl onaracak

Çocuklarını İslami terbiye ile büyüten bir aile Neol

kutlamalarının bir hristiyan geleneği olduğunu bilir ve çocuğunu bu bilinçle

yetiştirir. Fakat çocuk okulda, anne babadan sonra en fazla itimat ettiği

öğretmenin ailenin aksi bir tutum sergilediğini gördüğünde çelişkiye düşer.

Böyle durumlarda, aile çocuğa açıklama yapmalı ve zihnindeki belirsizliği gidermelidir.

Ancak asıl sorulması gereken soru da şudur: Müslüman bir toplumda nasıl oluyor

da öğretmenlerimiz sınıflarda hangi müfredatın gereği ya da kimin emri ile

kendilerinde böyle inisiyatifi görebilirler Mensubu olduğumuz dinin ve

kültürün içinde yetişmesi gereken çocuklarımız nasıl olur da, Neol yortusunun

dramasında rol alabilirler Eğitim sistemimiz, çocuklarımıza milli ve manevi

değerlerimizi benimsetmeli ve bu konuda topluma ön ayak olmalıdır. Aksi

taktirde çocuklarımız bu çelişkiyi yaşamaya devam edecekler.