Cumhurbaşkanı, ekonomi hakkında konuşurken bir cümle sarf etti:

“Ekonomide biz bedel ödedik ama milletimize bedel ödetmedik.”

Bu tuhaf bir cümle, desek belki bize de bedel ödetirler. O zaman şöyle diyelim:

Biz bir tuhafız, bu cümleyi anlayamadık.

Anladığımız kadarı ile yaklaşık 10 yıldır süren “yüksek faiz, yüksek enflasyon, uçan fiyatlar, yüksek borçlanma, düşük ücret” ile özetlenecek olan ekonomik kriz dolayısıyla “biz” diye tafarlandırdığı kişiler bedel ödemişler, “millet” diye tarif ettiği topluma bedel ödetmemişler.

“Millete bedel ödetilmediği” asla doğru değil. 10 yıl öncesinin “çay simit” hesabını bugünün “çay simit” hesabı ile karşılaştırarak, milletin ödediği ekonomik bedelin ne kadar yüksek olduğunu, kullanılan cümlenin millet tarafının doğru olmadığını şıp diye gösterir. Konumuz zaten bu değil.

Cumhurbaşkanı’nın “biz” diye tarif ettiği topluluğun kimlerden oluştuğunu ihtimal hesapları ile bulmaya çalışacağız.

“Biz” derken tekil değil, çoğul bir zamir olmasından kendisini değil, bir topluluğu kastettiği anlaşılıyor.

Acaba “biz” zamiri ile AKP’yi mi işaret ediyor? Bu doğru olamaz. Hazineden aslan payını alan AKP bu paralar ile seçim çalışmalarını en görkemli bir şekilde yaptığı gibi, 200 bin kişiye varan “ak troll orduları” beslediği, hatta Amerika’nın en mutena yerlerinde gökdelenler bile yaptırdığı biliniyor. O halde ekonomik bedel ödeyen AKP değildir.

Acaba “biz” derken AKP milletvekillerini ve atadığı bakanları mı kastediyor? Sanmıyoruz. Çünkü milletvekilleri TBMM’ye hazır olarak gönderilen teklif ve tasarıları “kaldır-indir” talimatı ile geçirmekten başka bir fonksiyon icra etmiyorlar. Halkın arasına çıkamıyorlar ki, seyahat masrafı yapsınlar. Yüksek ücretlerle “gül gibi” geçinip gidiyorlar. İçlerinden bazıları denize girebilmek sevdası uğruna dış ülkelerde lüks yatlar bile alabiliyor. Ekonomik bedel böyle ödenmez.

Acaba “biz” zamiri saray ehlini mi temsil ediyor? Olur mu? Bütçeyi inceleyenler saraydaki ihtişamı anlata anlata bitiremiyorlar. Bir yıllık, bir aylık, bir günlük, hatta bir saatlik ortalama harcamaları dudak uçuklatıyor. Ekonomik bedel ödeme ile ne ilgisi olabilir?

“Biz” diye aile efradını zamirlemiş olabilir mi? Gemiciklerle donanmış devasa şirketler, en işlek havalimanlarındaki işletmeler, ortaklıklar, ABD başkanlarının ikide bir “açıklarım ha” diye işaret ettiği dosya muhteviyatları. Aile efradı ekonomik bedel ödemişe benziyor mu?

Sakın “biz” dediği kayırılan birkaç iş adamı olmasın? Olabilir mi? Avrupa’da, Amerika’da, dünyanın dört bir yanında mahalle satın alabilecek potansiyel sahibi olan o iş adamları ekonomik bedel ödemek bir yana, ekonomiyi “badal” olarak kullanıp köşeler dönmekteler.

Yaklaşık 10 yıl süren ekonomik kriz; aslında 100 yıllık ülke birikimlerinin satılıp paraya çevrilmesi, 15 yıllık dış destekler, ölçüsüz borçlanmalarla elde edilenlerin har vurulup harman savurularak tüketildikten sonra, rezervlerin ve onların yedeklerinin tüketilmesi ile oluşan krizdir. Cumhurbaşkanı’nın kendilerinin ve “biz” diye vasıflandırdığı topluluğun yanlışları yüzünden millete ödetilen yüksek ve telafi edilmesi zor olan bedellerdir.

Bu ülkede “biz” ve “millet” diye iki toplum olduğu varsayılmış oluyor.

Cumhurbaşkanı’nın tarifine göre “millet” tabiri “biz” topluluğunu içine almıyor.

Onlar yani millet bizsiz demek!

Bizsiz onlar!

“Ekonomide biz bedel ödedik ama milletimize bedel ödetmedik” sözü çok tuhaf bir şekilde bunları çağrıştırıyor.

Belki bu cümlede bir tuhaflık yok ama galiba biz bir tuhafız. Anlayamıyoruz.

Anlamamız da mümkün değil.

Neyse konuyu fazla kurcalarsak, mekân itibarıyla “bedel ödeme” sırası bize de gelebilir.

 

AKIL KAYMASI

 

Seçim gününde sandığa varınca,

Düşünmeden mühür bastın, be deli,

Aklın kaydı kalabalık görünce,

Bu durumlar işte onun bedeli!

 

Ekrem Şama

...