Batı nın kutsadığı hümanizm bu insanların ruhsal boşluğunu dolduramadığı gibi bencil çıkarcı ve agresif insanlar üretmeye başladı. İyiliği ahmaklık olarak tanımlayan bu zümreler maruz kaldıkları sosyal kaosu ortadan kaldırabilmek için insanları bencillikten kurtarmanın şart olduğuna inandılar. Son dönemlerde ilkokul çağındaki çocukları laboratuvar ortamında bir araya getirerek empati ve paylaşım duygularının gelişmesi için destekleniyor fakat nafile! Zira bu değerler laboratuvarlar ortamlarında değil ancak insanın gönül evinde hayat bulabilir. Çocuklar paylaşmayı, sevmeyi, sevilmeyi ve fedakarlığı ancak aile ocağında anne babadan öğrenebilirler. Peki. Batı değerler eğitimini niçin hala gündeminde tutuyor Çünkü bireysel havzalarına hapsolan fertler, mutsuz yalnız ve kopuk bir hayat yaşıyorlar. Bu insanların suç işleme oranı her geçen gün biraz daha artıyor. Zira hayatında diğerlerine yer açmayan bir kişinin hak ihlali yapmaması için bir engeli yoktur. Fert toplumun bir parçasıdır ve ancak bu bütünlük içinde kardeşlik ve dostluk kavramlarına yer verebilir. Bu toplumlar, insan yaşamını kamusallaştırarak fertlerin kişisel kazanımlarını ortadan kaldırıp, ihtiyaçları tek boyuta indirgediler. Dolayısıyla ekonomide, toplumsal refah ve kalkınmada ne kadar ileri gitmiş olsalar da, manevi iklimlerinde yoğun bir yoksulluğa düştüler. Sağlık, eğitim ve refah düzeyinde kat ettikleri ilerlemeye rağmen bu yoksullaşmayı gidermeleri mümkün olmadı olamazdı. Gelinen noktada bu toplumlar fert fert çözülmeye doğru gidiyor. Eş cinsellik, uyuşturucu kullanımı, gayri meşru çocukların çoğalması, intiharların ve ötenazinin serbest bırakılması... gibi sorunların üstesinden gelemeyen Batı toplumları laboratuvar ortamında yeni çözüm üzerine odaklanıyorlar. Aileleri kiliseye teşvik ediyor, gençlere yönelik grup çalışmalarına ağırlık veriyor, papazlarla işbirliği yaparak toplumdaki çözülmelerin önüne geçmeye çalışıyorlar. Çünkü maddi refah açısından, istediği her şeye ulaşan insanlar, derin bir anlam boşluğuna düşüyor ve başka dinlere geçerek bu boşluğu doldurmaya çalışıyorlardı. Fakat ne acıdır ki, kendileri kurtulmaya çalışırken, bu metruk ve kokuşmuş hayat tarzlarını Müslüman toplumlara bulaştırarak yozlaşmaya neden oluyorlar  Batı toplumları gençleri korumaya yönelik önlemler alıyor ve içine düştükleri çukurdan kurtulmaya çalışıyorlar. Fakat ona rağmen bu kokuşmuş hayatlar bizim gençlerimiz üzerinde özendirici bir etkiye sahip oluyor. Onları bu bataklıktan korumanın tek yolu ise İslami bilinç kazandırmaktır. İslam kötülüklerin önünde en güçlü kalkandır. Çocuklarımızı ancak onunla koruyabilir ve onunla kurtarabiliriz.