Trafikte mikser ve hafriyat kamyonlarından…

* Cadde ve sokaklarda mal indirip yükleyenlerden…

* Sokak ve caddeleri durduk yere kapatanlardan… 

* Cadde ve sokaklara ikinci park yapanlardan…

* Metrobüste cep telefonu ile bağıra bağıra, babasının çiftliği gibi konuşanlardan...

* Yerlere haaarç! diye tükürenlerden ve sümkürenlerden...

* Toplu taşıma araçlarında dayanılmaz sigara ve ter kokularından...

* Sınır tanımayan sms mesajlarından...

* Yağmur yağdığında üst geçitlerde larklurk eden, yerinden oynayan parkeler yüzünden üzerinize sıçrayan çamurlardan…

* Belediye çöp araçlarının akşam saatlerinde trafiğin en civcivli olduğu dönemde çöp toplamasından…

* Sabah erken saatlerde klakson seslerinden…

* Ambulansın peşine takılan fırsatçılardan…

* Olur olmaz yerde/saatte atılan havai fişeklerden…

* Kafelerde ağzı yarım getirilen çaylardan…

* Tüyü bitmemiş yetim hakkı yiyenlerden…

* Göğe yükselen rezidanslardan…

* TV’lerde yabancı menşeli filmlerden…

* Hemen her köşe başında madde bağımlısı gençlerin, çocukların ibretlik görüntülerinden…

* 89M ve 89YB’nin (sefer sayısı artırılamaz mı?) bir türlü gelmemesinden…

* Başta bizim gazete merkezinin önü olmak üzere olur olmaz yerlere çilingir sofraları kurulmasından…

* Yolcu vapurlarında seyyar satıcılardan…

* Pazartesi ve Cuma trafik sendromundan…

* Sohbetin, muhabbetin, konuşmanın terk edilip herkesin elinde birer cep telefonu ve mini bilgisayarlarla oyalanmasından…

Hakikaten bıktık… 

MESAJ PANOSU

“Selamünaleyküm. Ben İnönü Üniversitesi uzaktan eğitim, İlahiyat (İlitam) okuyorum.

Kayıt yaparken örgün ve uzaktan eğitim arasında bir fark olmadığını, diplomamızda bununla alakalı bir ibarenin olmayacağını, örgünle aynı dersleri aldığımızı ve aramızda herhangi bir farkın olmadığını vaat ettikleri için örgün değil uzaktan eğitimi seçtik. Ancak YÖK’ün aldığı keyfi bir kararla diplomamıza uzaktan eğitim ibaresi konulmasına karar verildi.

YÖK’ün aldığı bu karar bizi mağdur etmenin ilk adımıdır. 

Yıllar önce elimizden alınan hak, bu defa YÖK tarafından engelleniyor.

Bu karardan dönmelerini, en azından bizi kapsamaması gerektiğini, bizden sonra kayıt yaptıracak olanların da bunu bilerek gelmelerinin gerektiği açıkça belirtilmeli.

Bu konuda yardımlarınızı bekliyorum. Hayırlı çalışmalar...” (Tuba Yalçın- Anadolu Gençlik Derneği (AGD) Osmaniye Hanım Komisyon Başkanı)

***

YÖK Başkanı Yekta Saraç bu hususta ne düşünüyor? 

Bu mağduriyetin giderilmesi için herhangi bir çalışma yapılıyor mu acaba?

REFERANDUMUN FATURASI KİME?

Bir referandum daha geçti. Her seçim sonucunda birilerine fatura kesilir. Kazanan da, kaybeden de kendi açısından kaybetmediğini kabul ederek hep karşı tarafı suçlar. Hatalar telafi edilmez, birkaç gün sonra unutulur. Bu işin ceremesini de halk çeker. Seçim biter bitmez halka uygulanan demokratür oyununu belli bir süre kendi arkadaşlarına uygulanır.

Niyet, işleri düzeltmek, hatayı telafi etmek, yeni temiz bir toplum oluşturabilmek değildir. Rakip olarak gördüğünü partisinden ayağını kaydırıp onların yaptığı yolsuzlukları ve haksızlıkları kendisinin daha iyi kamuflaj edeceğini iddia etmektir.

Sistem, adı üstünde demokratürdür. Temiz bir toplum oluşturmak istense sorunların temeline inilir. Herkesin bildiği fakat bir türlü “kral çıplak” denilemeyen sorunlara ümmet ve ülke adına çözüm aranır. Seçimin elbette kazananı ve kaybedeni olacaktır. Bu referandumun birinci kazananı faizci kapitalist sistemin kendisidir. İkinci kazananı sistemin dışladığı ve yok saymaya çalıştığı, sistem karşıtı yeni bir medeniyet projesi sunan Millî Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi’dir. Bu seçimin kaybedeni kesinlikle hayır cephesinde sayılan CHP ve onun yanında gösterilen HDP ile yurt dışındaki uzantıları ve ABD, AB değildir.

Evet cephesinde yer alan AKP+MHP ile hayır cephesinde yer alan CHP+HDP’nin iç/dış uzantılarının söylemleri farklı, eylemleri aynı olarak; ABD ve AB tarafından adeta klonlanmıştır. 

Yapılan seçim de horoz dövüşünden farklı değildir. Sistemin merkezinde yer almak, en büyük mücadele ortamıdır. Sen ve ben kavgasıdır.

Sistem devrimleri oturtmak adına inançlara vurduğu CHP baltasıyla, kangren olan sol ayağını kesmiştir. Sol tarafı ancak protez ayakla yürüyebiliyor. 1950’den sonra ise her on yılda bir devrimlerle protez ayağını değiştiriyor.

Kangren, sağ ayağa da sıçramıştır.

Bu referandumda sistem, sağ ayakla beraber tüm bedeni kurtarabilmek adına, devletin tüm imkânları ile beraber gazetelerde, radyo ve televizyonlarda propagandasını; devletin bekası, dinin muhafazası, projelerin devamı üzerine oturtmuştur. Sistem, bu referandumda devletin bekası için devletin bürokratlarını, dinin muhafazakârlığı için kanaat önderlerini, din görevlilerini projelerin devamı adına STK’ları kullanmıştır. Teamüllere aykırı olarak, görülmediği şekilde bu üç zümre siyasallaşmıştır.

***

Sonuç olarak, üst aklın sınırlarını çizdiği “muhafazakâr demokratik ılımlı İslam projesi” az bir farkla hukuken kazanmıştır. Siyasallaşmış bürokratlar, devlete bağlı din adamları, proje korkusundaki STK’lar, güven gibi en önemli özelliklerini, kazanırken kaybetmişlerdir. Topluma nizam verecek bu zümrelerin güven kaybetmesi onulmaz bir sosyal yara açmıştır. 

Bu referandumdan çıkarılacak en büyük ders ve mesaj şudur; “Herkes işine baksın! Biz toplum olarak muhafazakâr, demokrat, protestan, Amerikan vâri “devlete bağlı din Müslümanlığını” istemiyoruz.” 

Selam ve dua ile… (CUMA ŞAHİN)

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

* Osmanlı Döneminde Kudüs Uluslararası Sempozyumu’nun 29-30 Nisan’da Cevahir Kongre Merkezi’nde gerçekleştirileceğini, sempozyumun Cumhurbaşkanlığı’nın himayelerinde düzenlendiğini, 

* ÖNDER İmam Hatipliler Derneği 55. Olağan Genel Kurulu’nun 29 Nisan 2017 Cumartesi günü, Bab-ı Ali Caddesi No: 17 Cağaloğlu/Fatih İstanbul adresinde bulunan MTTB Genel Merkezi Konferans Salonu’nda yapılacağını, 

* Çin’in ikinci uçak gemisini denize indirdiğini, uçak gemisinde gelecek aşamada planlandığı gibi, silah ve elektronik gibi diğer sistemlerin yerleştirileceğini, daha sonra da sistematik bir ayarlamadan geçerek kapsamlı deneme seferine koyulacağını, Çin’in bölgesel güç anlamında adımlar attığını, biliyor musunuz?