Çocukluğumda, hayattaki en değerli varlığının oğlu olduğunu her fırsatta dile getiren bir komşumuz vardı. Oğul üç kız çocuğun ardından dünyaya gelmiş ve ilk günden itibaren babanın gözdesi olmuştu. Çocuk henüz üçüncü sınıfa gidiyordu fakat hemen her hafta babanın okula gelmesi isteniyor ve çocuğun okul içindeki uyumsuzluğu gündeme getiriliyordu. Çocuk sınıftaki arkadaşlarını, dövüyor güç yetiremediklerinin de defterlerini yırtıyor, oturdukları sırayı kirletiyordu. Öğretmen bu soruna bir çözüm bulabilmek için babadan yardım istese de, o oğlu ile gurur duyuyor “benim oğlum çok güçlüdür, çocuklar onu görünce tir tir titriyorlar o babası gibi cesur olacak” diyor ve çocuğun hatalarını savunmaya devam ediyordu.

Oğul bir gün bahçede oynarken yaralı bir kuş görmüş ve kuşun başını taşla ezerek öldürmüş sonra da kanadının ucundan tutup babaya getirmişti. Baba oğula bakıp gülümsemiş sonra “şuraya atıver de kediler yesin” demişti. Oğul canlılara ne kadar zarar verebilirse babanın gözünde o kadar muktedir olabileceğine inanmaya başlamış ve o günden sonra bahçede gördüğü böcekleri öldürmeye başlamıştı. Bir gün okulun duvarında sürünerek ilerleyen bir kertenkele görmüş ve hemen oracıkta taşla ezerek öldürmüş sonra da arkadaşlarının önüne bırakmıştı.

Bir yaz sabahı komşunun tavşanını bahçede görünce öfke ile üzerine yürümüş ve hayvanı bıçakla yaralayarak ölümüne neden olmuştu. Bu olay iki aileyi birbirine düşürmüş ve yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen aileler birbirlerine selam vermez olmuşlardı. Komşu kadın “bu çocuğu terbiye etmezseniz büyüdüğünde bir katil olur, o zaman geriye dönüp bu hatalarınızı onarma şansınız olmaz” dediğinde baba küplere binmiş ve “sen kendi korkak oğluna bak, benim aslan oğlum böyle şeyler yapmaz” demişti. Oğul, kin nefret ve şiddet eğilimleri ile gücü kuvveti simgeleyen Aslana benzetiliyor ve bir nevi teşvik ediliyordu.

Ama zaman babanın hatalarını bir tokat gibi yüzüne vurmuştu. Nitekim yirmi yıl sonra baba iki kişiyi öldüren oğlunun eli kelepçelenerek götürüldüğüne şahit olmuş ve yıkılmıştı. Baba bu günleri de mi görecektim diye evinin balkonunda ağlıyor ve dua ediyordu.. Konu komşu ise kendi aralarında “asıl bu adamı götürmeliydiler, baksana hâlâ akıllanmamış diye fısıldaşıyorlardı. Çocukluğunda arkadaşlarına şiddet uygulayan, bahçedeki canlıları öldürmekten keyif alan çocuk büyüdüğünde katil olmuştu. Oğul artık bu kara damga ile yaşayacaktı.