Türk edebiyatında roman, ciddi mesai isteyen meşakkatli
yazın türlerinden biridir. Nasıl ki şiir şairin hayatının bedeliyse, roman da
yazarının hayatının bedelidir. Yani şiir şairinden hayatını ister; şair şiiri
hayatının her anında yaşar. Bir şair olarak benim hayatım benim şiirimden
ibarettir. Diğer türlerde de öyle. Bir hikâyeci için de durum farklı değil. Bir
denemeci için de. Edebiyat eserlerinde edebiyat birikimi olmadan eser vermenin
mümkünü yok. Tabi birikimden önce yetenek lazım. Yetenek olmadan birikim bir
işe yaramaz. Yazma yeteneği her insana nasip olmayan farklı bir dünyadır.
Yetenek, Allah vergisidir. Birikim ise yazma yeteneği olanların hayatını
adayarak edindiği okuma sonucunda oluşmuş olan zenginliktir. Okuyarak ve
yazarak yaşayan insanların güncel hayatın içinde gördüğü ve yaşadığı
adaletsizlikler ve çirkinlikler yetmiyormuş gibi bir de okuryazar diğer
insanların hakaretamiz çirkinliklerine maruz kalması da cabası. Buna bir de,
hiçbir yeteneği ve birikimi olmayan patron karılarının roman yazmaya soyunması,
hiçbir yeteneği ve birikimi olmayan popüler roman yazarlarının şöhret olmak
için popüler roman yazarak roman türünün ırzına geçmesi gibi olumsuzluklar
eklendiğinde; ciddi roman yazmanın gerçekten zor olduğu daha bir ortaya
çıkıyor. Roman yazarının sosyoloji, psikoloji, felsefe, mantık ve siyaset gibi
sosyal bilimleri iyi bilmesi gerek. Özellikle de felsefe biliminde üst düzey
olması lazım. Roman dediğimiz eserlerde bunlar vardır. Sözü bir ilk romana
getirmek istiyorum. Yüksek Uçuş, hikâyeci Recep Şükrü Güngör ün ilk romanı.
Recep Şükrü Güngör öncelikle bir hikâyecidir. 2000
sonrası Türk hikâyesinin önemli isimlerinden biri. İlk hikâyesi 1995 yılında
yayımlanmış. Yüreğimin Mevsimi, Yas Ayini, Can Ağrısı, Kayıp Ruhlar
Kıraathanesi ve Memleket Meselesi gibi hikâye kitapları olan Güngör, Yüksek
Uçuş la roman türüne geçiş yapıyor.
Yüksek Uçuş, içeriğiyle bir ilkgençlik romanı. Lise son
sınıf öğrencisi Sadık ın okulda, okul çevresinde ve üniversite sınavına
hazırlanırken sınava hazırlık aşamasında okul arkadaşlarıyla yaşadığı maceralar
anlatılıyor. Romanın başkahramanı Sadık, kitap okuyan aynı zamanda bir roman
tasarısı olan temiz bir gençtir. Romandaki yan kahramanlardan Yusuf ve Çağlar
haricindeki diğer yan kahramanlar da tertemiz, yardımsever insanlardır. Roman,
Sadık ın polisten kaçışıyla başlıyor
Roman yazınında geriye doğru, ileriye doğru ve ikili
anlatım tekniği diyebileceğimiz anlatım teknikleri vardır. Recep Şükrü Güngör,
Yüksek Uçuş ta, anlatım tekniği olarak romanda ikili anlatım tekniğini
kullanıyor. Sadık ın macerasıyla birlikte Yusuf un macerası da, Sadık ın
defterinden şeklinde tırnak içinde italik yazılarak veriliyor. Böylece roman
içinde roman diyebileceğimiz bir atmosfer yaratıyor yazar.
Güngör, Yüksek Uçuş ta, romanda bir yenilik
diyebileceğimiz, günümüz yaşayan şair ve yazarlarından önemli isimlerin, isim
ve eserlerine yer veriyor. Romanda güncel gerçek isimlere yer verilmesi yeni
bir şey değil ama şair ve yazarların hem isim hem de eserlerinin isimlerinin
verilmesi yenidir. Romanda yer alan yaşayan şair ve yazarların isim ve eserleri
-romandaki sayfa sırasına göre- şöyle: Mukadder Gemici Asla Pas Etme, Nihat
Dağlı Şifalı Öyküler Kitabı, Mustafa Kutlu Uzun Hikâye, İbrahim Gökburun Kesik
Dil, Cafer Keklikçi Yasak Bölge, Hüseyin Su Gülşefdeli Yemeni, Ali Çolak
Mavisini Yitirmiş Yaşamak, Şule Gürbüz Kambur, Akif Hasan Kaya Islak Kibritler,
Nihan Kaya Gizli Özne, Yılmaz Yılmaz Salik Yola Düşünce ve Osman Alagöz Unutma
Beni.
Recep Şükrü Güngör, Yüksek Uçuş la birlikte hikâyeci
kimliğine romancı kimliğini de eklemiştir. Yüksek Uçuş, kurgusu ve dili sağlam
bir ilk roman.
Yüksek Uçuş-Recep Şükrü Güngör (Aralık 2014-Palto Yay.).