Kendilerini güvende hissedemeyen fertlerin huzur ve

sükûneti yakalama şansları yoktur. Yaşam isteği her şeyin önünde gelir. O

yüzden insanoğlu ilk evvela güvenli bir ortam arayışına çıkmış ve yaşadığı

mekânın güvenliğini sağlayabilmek için türlü türlü araçlar üretmiştir.

Kapılarımıza takılan kilitler, iş merkezlerine kurulan güvenlik kameraları,

araçlarımız için hazırlanan alarmlar, insanın güvenlik arayışının bir

sonucudur.

Çocukluğumuzda aileyi bir zırh gibi görür ve kendimizi

güvende hissederiz. Ne de olsa anne babamız vardır, bizi bir şekilde korurlar

Bir genç, babasını sırtını dayadığı sağlam bir duvara benzetmiş, eğer bu duvar

yıkılırsa benim kendi imkânlarımla bir duvar oluşturmam çok zor diye eklemiş ve

hüzünlenmişti.

Anne baba çocukların güvenliğini sağlayacak sağlam bir

duvar gibidirler. Çocuklar kanatlarını kullanıp kendi yağları ile kavrulacak

duruma gelinceye kadar onların şemsiyesi altında yaşar ve kendilerini güvende

hissederler. Toplumun büyükçe bir kısmını oluşturan anne ya da babalar sadece

kendi çocuklar için değil bütün çocuklar için güven kaynağı olurlar,

olmalıdırlar da Zira anne ya da baba rollerini yerine getirirken fıtratlarında

mevcut olan şefkat ve merhamet duygusu gelişir. Sabrı, katlanmayı ve

karşılıksız sevmeyi öğrenirler. Gönül havzalarında biriken bu sevgiden bütün

çocuklara dağıtabilir ve sevgiyi üleşebilirler. Bu pekâlâ mümkün

Üniversitede okuyan bir genç kız şöyle bir anekdot

anlatmıştı: Bir akşam vakti evime dönerken arkamdan tuhaf bir adamın beni

takip ettiğini fark ettim. Korktum, hava hafif kararmıştı, adama kızdım ve

peşimi bırakmasını istedim ama dinlemedi, ağza alınmayacak sözler sarf etti ve

arkamdan gelmeye devam etti. Yolun tam karşısına geçtiğimde gözüm küçük bir

tuhafiye dükkânına ilişti, içeride elli yaşlarında bir adam vardı. Korkularım dağılmıştı,

herhalde bu adamın da benim gibi bir kızı vardır, onu düşünerek beni

koruyabilir, bu adama haddini bildirir diye düşündüm ve içeri girip yardım

istedim. Adam daha ben sözümü bitirmeden yerinden fırladı ve peşimden gelen

adamı sert sözlerle uyardı, gerekirse polise haber verebileceğini söyledi ve

beni otobüs durağına kadar getirip beni otobüse bindirdi

KORKUYORUZ

Çocuklarımızın ulaşım aracı olarak kullandıkları

minibüsler,

Eğitim aldıkları mekânlar, oyun için çıktıkları alanlar

Benim mahallem benim şehrim diye dolaştıkları caddeler

Alış veriş merkezleri,

Mahalle ve sokaklar tehlike saçan canilerin evi oldu.

Ağzı süt kokan çocuklar, genç kızlar, yaşlılar sapıkların

tuzağına düşüyorlar.

Sokaklarda dolaşan insanlık yoksunu sapıklar, mantar gibi

çoğalıyor ve hastalıklı davranışlarını bulaştırarak zarar vermeye devam

ediyorlar.

Ey anne babalar!

Ey kendilerini toplumun hizmetkarı olarak gören, aydın,

yazar politikacı ve siyasetçiler, kendilerini ilim erbabları olarak görenler!

Ölen insanlığı yeniden diriltmediğiniz sürece söylediğiniz hiçbir sözün anlam

ve ehemmiyeti olmayacaktır. Zira ardı sıra kalkan o cenazeler insanlığın

cenazesidir.