Önceki yazıyla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…

Konu ile ilgili birinci yazımıza Kur’an ayeti, Mü’minûn Sûresi (23) 50’nci ayeti ile başlamıştık. Ayetin ilk bölümünün anlamını tekrar hatırlayalım: “Meryem oğlunu ve annesini bir ayet kıldık…” Yani “Hz. İsa’yı ve annesini bütün insanlara ayet yaptık” denmektedir.

Medeniyetler ile ilgili biner yıllık merhaleler Miladi Takvim ile açıklanmakta ve “Milattan Önce (MÖ)” ve “Milattan Sonra (MS)” şeklinde kademelendirilmektedir…

Nitekim birinci yazımızda beş bin yıllık medeniyet merhalelerini açıkladık…

Ülü’l-azm yani azimet sahibi ve medeniyet kurucusu olan Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa ile Hz. Davud, Hz. İsa ve Hz. Muhammed aleyhisselamın milenyumların başından itibaren “Doğu Doğuş Medeniyeti” kuruluşlarındaki görevlerini de bazı detaylarla açıkladık…

Hz. İbrahim “ilim”de, Hz. Musa “şeriat/hukuk”ta, Hz. Davud “ekonomi”de ve Hz. İsa “dinde/ahlâk”ta var olması gereken değerleri getirmiş, insanlığı “müsbet ilme” dayalı bir çağa hazırlamışlar, Hz. Muhammed ile “Peygamberler Sistemi” açısından medeniyetlerin kıyamete kadar örnek alınası merhaleleri tamamlanmıştır.

Artık yeni peygamber gelmeyecek, hadis-i şerifte ifade edildiği üzere, “El-ulemau verasetü’l-enbiya / âlimler peygamberlerin vârisleri” olduğuna göre, bundan sonra âlimler medeniyet kurucusu peygamberlerin vârisleri olacak ve milenyumların başlangıcındaki asırlarda, “Kur’an ve ilim” çalışmalarıyla yeni medeniyetlerin kurucuları olacaklardır.

İşte, bu ilmî seviyeye ulaşan peygamberlerin vârisleri olan âlimler Kur’an’ı bugün ilimlerin verileri içinde yeniden ele almalı, Kur’an bugün bize ne söylüyor ise onu bulmalı. Kur’an Allah’ın sözüdür, bugün nazil olmuş gibi günceldir. Bundan dolayı Kur’an bugünkü müsbet ilmin verileri içinde anlaşılmalı ve bu çağın sorunlarını çözüme kavuşturmalıdır.

- Bunun için Kur’an’ı bedevi yani Kureyş ya da Kur’an Arapçası dili ile anlamalıyız.

- Kur’an’ı Hz. Peygamber’in Sünnet metoduyla ve yeni manalarıyla anlamalıyız.

- Kur’an’ı anlama konusunda müçtehitlerin geliştirdikleri usulleri öğrenmeliyiz.

- Bugünkü insanlığın ulaştığı müsbet ilimlere göre Kur’an’ı yorumlamalıyız.

Böylece üçüncü binyıl medeniyetini peygamberler sistemi ile kurmalıyız.

Yeni yılın bizim için anlamı işte bu olmalı ve bunlar yapılmalıdır.

a) Medeniyetler biner yıl içinde yaşarlar; doğarlar, gelişirler, yaşlanırlar ve her milenyumun sonunda ömürlerini tamamlarlar. Kur’an ise bundan sonra kıyamete kadar kurulacak bütün medeniyetlerin tek ve biricik kaynağıdır.

b) Medeniyetlerin sona ermeleri Hazreti İsa’nın doğuşu ile ayarlanmıştır. Bugün IV. İslâm / I. Kur’an / II. Bin Yıl Medeniyeti son bulmuştur. Şimdi V. İslâm, II. Kur’an yani III. Binyıl Kur’an Medeniyeti doğmaktadır. Bu yılbaşlarını bu anlayış içinde idrak etmeliyiz.

c) Yeni medeniyet iki medeniyetin sentezinden doğar; yeni medeniyet kendisinden önceki iki medeniyetin sentezinden oluşacak, bu sentez Kur’an’ın önderliğinde olacaktır.

d) Yeni medeniyeti sentez edecek milleti Allah seçer ve yetiştirir, onlar da yeni medeniyeti gerçekleştirir. Bizim görüşümüze göre II. Kur’an Medeniyetini oluşturmak için Allah Türkiye’deki Adil Düzen çalışanlarını seçmiştir; bundan dolayı bizler yarım yüzyıldır sürdürmekte olduğumuz “Adil Düzen” çalışmalarımızı aynı zamanda “ADİL DÜZEN üçüncü binyıl medeniyet projesidir” şeklinde tanımlıyor ve insanlığın istifadesine sunuyoruz. En son var olan her iki medeniyeti en iyi bilen ve sentez edecek ilme sahip olanlar Türkiye’deki Adil Düzen çalışanlarıdır. Nitekim Prof. Dr. Necmettin Erbakan tarafından bu hem anlatılmış hem de 54. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak Erbakan Hoca’nın kendi ifadesiyle Adil Düzen’in gölgesi nisbetinde uygulanmış ve cumhuriyet tarihinin en başarılı hükümeti olmuştur.

e) Yeni milenyumun başlarında yeni binyıl medeniyeti inşa edilirken sentez yapıp yeni medeniyet kuracak çalışanlar topluluğuna gerek vardır. Bu topluluk ve bu çalışanlar “Adil Düzen, Adil Ekonomik Düzen, Adil Dünya Düzeni, Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” çalışanlarıdır, çünkü Kur’an’ı müsbet ilimlerle anlamışlar ve hâlen de çalışmaktadırlar...