İnsanlık tarihinin vahşi dönemleri zaman zaman yükseliyor zaman zaman ise belli bir yerde duruyor. İnsana zulmeden insan. Ne ki insan olma erdemini kavrayamamış olanların asıl yüzüdür vahşilik. Şeyleri bunun için araç olarak kullanıyor. Bu; ırktır, paradır, sömürüdür, kültür farklılığıdır.

Dinler Allah katında eğer hakikatin içindeyse ona bir şey denilemez. Hakikat Medeniyeti ve düşüncesi hiçbir zaman insana zulmedilmesini olumlamaz. Din diyoruz hakiki olan din. Allah katından peygamberlere ve insanlığa sunulmuş olanıdır. İnsanların kendilerine göre tanımladıkları, düzenledikleri ve kurguladıkları değil.

İnsanlar kendi soylarını kurutacak silahlar, kimyasallar üretiyor. Bunların bir gün başlarına bela olabileceğini düşünmüyorlar. Onların düşünleri duruma göredir.

Kendilerine göre kurguladıkları dünyalarının insanı da farklıdır. İnsanı bir bütün olarak görmüyorlar. Kendileri ve kendilerine olan hizmetleri onlar için asıl olanıdır.

Bu zulme direnecek, boşa çıkaracak olan da insan. Ancak bu, hangi insan sorusunu akla getirir.

Materyalist zihniyetlerin tamamında bir sorun var. Onların öncelikleri çıkarları, ideolojileri ve kendine ait dünyalarıdır. Yapıp ettiklerini bir süre sonra unuturlar veya unutturulur. Zulümlerinin üzerine örtecek yeterince malzemeleri hazır ve yedekte duruyordur. İnsanları yanıltan bir başka duyguya sürükleyebiliyorlar.

Filistin dramı birçok yönüyle bu anlamda bir örnek. İnsanların yaşadığı dramın üstünü örten o kadar gerekçe, olay ve durum oluşturuluyor ki. İnsanlık bir anda kendisini bir başka dünyada görüyor.

İnsanlık ölüyor, vahşi Batı kararttığı aynadan kendisi bir şeyler duyumsamıyor, istemiyor da. O, sadece kendi oyununa ve oyununun nasıl sürdüğüne bakıyor. İnsanlık da bu kurgunun içinde şaşkın, duyarsız kapılıp gidiyor.

Futbol sporu bu anlamda tam anlamıyla uyuşturucu bir örnek. Stadyumlara dolan, ekranların başlarına odaklananlar o an için her şeyi unutuyorlar. Çocukların ölümleri, insanlığın harabeler arasındaki görüntüleri bir anda siliniyor. Gözlere bir başka perde geriliyor. Bu perdenin gerisinde bir başka dünyaya evriliyor. Bir başka oyun sahneye konuluyor. Bu salt futbol değil, yıllardır bir toplum içinde süregelen, unutulmaya terk edilen, sümen altı edilen, var olan kimi durumlar öne çıkarılıyor. O zaman dikkatler oralara odaklanıyor. Bu arada sessiz değil çok gürültülü, kulakları sağır edici, insanların gözlerini karartacağı savaşlar, baskınlar, zulümler en acımasız hâliyle devam ediyor.

Vahşilik Batı’nın bir yüzüdür ve bu süreklidir. Vahşilik, sınırsız bir öldürümdür. Bu, anılır gerçek yüzüdür. Çünkü onların insanî duyuları çoktan körelmiştir.

Bunun materyalist ve kapitalist, sosyalist, Marksist, faşist renk tonlarıdır.

İnsanlığın acılarını duyanları bir ayrı yere koyuyoruz. Onların duyarlıkları, incelikleri, acı çekişleri her durumda kendini belli ediyor.

Filistin’de işlenen vahşiliğin insanlığı derinden yaralayan ve yaralananlar kendilerini belli ediyorlar. Onların gücü de sınırlıdır. Ancak eylemleriyle, sokağa çıkışlarıyla belli olur. Asıl olması gereken zulüm işleyen, insanlığı kıran, sömüren ve ezenlere karşı daha farklı bir güç göstermesi gerekir. Zalimleri tahtlarından indirecek eylemlerde bulunulması en kaçınılmaz olanıdır.

Şeytanların yol arkadaşları, ortakları, köleleri dünya var oldukça her zaman olacak. Onlara karşı direnen, korunan, kapılmayan sahih insanlar da olacak. Vahşiliğe direnecek olan bu güzel insanların birliktelikleri onlar için tehlikelidir, vazgeçiricidir. Yeter ki bu birliktelik oluşabilsin. İnsan seçimin neden ve kimden yana yapacağının bilincinde olunca  o zaman işler kolaylaşır.