Kimlerin bize tebessüm etmesini istemedik ki? Kimlerin tebessümü insanı mutlu kılmadı ki? Altı aylık bebeğin tebessümü annesini, öğretmenin tebessümü öğrencisini, hanımın kocasına kocanın hanımına tebessümü eşleri, amirin memura tebessümü memuru, komşunun tebessümü komşuyu, şeyhin tebessümü müridini, fakihin tebessümü talebesini hep mutlu kıldı. Okurun tebessümü de yazarını mutlu etti.  

Asık suratlı, somurtkan yüzlü, çatık kaşlı ve hapishane duvarı gibi soğuk bireyden hiç kimse hoşnut olmaz. Böyle bir eşin olmasını hiç istemedik. Böyle bir arkadaşın olmasını arzu etmedik. Böyle bir şeyhin veya fakihin olmasını düşünmedik. Öyle bir amirin varlığını kabul etmedik. Gülmeyen tebessüm etmeyen bir bebeği hiç düşlemedik. 

Herkesin ama herkesin bize, eşimize ve çocuklarımıza tebessüm etmesini ve bir gülücük atmasını istedik. Rüyalarımızda bile çatık kaşa, asık surata tahammül edemedik.

Ancak asıl bize tebessüm etmesi ya da gülümsemesi gerekeni unuttuk. Cebimizdeki para, aldığımız diploma, sahip olduğumuz sermaye, üzerinde oturduğumuz mevki makam, evimiz ve işimiz gülümsese ama O bize gülümsemese; değil insanlar; ay, güneş, yıldızlar hatta evren gülse ne değeri olur ki? Ama o tebessüm eder gülerse her şey güler. İşte o âlemlerin rabbi: Allah (cc).

Son Nebi (sav) “üç kişiye Allah güler: geceleyin kalkan adama, namaz için saf tutan topluluğa ve savaş için dizilen (saf olan) kavme.” Buyurmaktadır. 

Bu kutlu sözle karşılaşınca bir hal oldum. Her şeyin bir bedeli var. Etrafımızda bulunan varlıkların bize tebessüm etmesi veya gülmesi içinde bir bedel ödemek lazım. Bu ise; onlara karşı iyi davranmak ve onların beklentisine cevap vermektir. 

İşte Allah’ın bize gülmesi için; gecelerin yar (sevgili)  olması, kılınan namazların saf halinde saf olması ve iyiliğin egemen kötülüğün yok olması için aktif ve örgütlü bir toplum olmak gereklidir.

Çünkü “deliksiz uyku” mantığı İslami değildir. “Bu gece öyle uyudum ki sabaha kadar hiç uyanmadım deliksiz uyku çektim.” Bu uyku şekline ve gece haline ancak şeytan güler. Şeytanın kontrolünde olan bir gece; öl(ü)dürülmüş gece. Öyleyse geceler; zikir, fikir ve ibadetle donanmalıdır. Diri ve capcanlı olmalıdır. Hay’dan gelen değerlerle hayat bulmalıdır.

Namazda saf olmak ya da safta namaz olmak; İslam münzevi bir hayatı reddeder. İnzivayı kabul etmez. Bireysel ve bencil olmak nebevi ruha aykırıdır. Toplumsal hayatta kötülüğe karşı omuz omuza saf olmayı ister. Mescid/camilerde olduğu gibi hayatın her alanında da saf/omuz omuza olmayı bekler.

Ve şirkin/günahın her türlüsüne karşı; el ile dil ile ve kalp ile karşı koymayı ve mücadele etmeyi bekler. 

İşte o zaman Allah bize güler. Öyle ya Onun gülmesi yeter. Başkasına ne hacet…