Ortak değerler… İnsanlığın ortak değerleri bütün dünyayı sarması gerekirken, deliler oymağından birileri çıkıp yeni yeni izahatları, yaklaşımları siyaset diye bize dayatmaya çalışırsa, bizim ne yapmamız gerekir?

Zulme, yanlışa, dayatmaya karşı direnmek lazım gelmez mi?

İnsanları, dinlerine, renklerine, boylarına poslarına göre… Coğrafyasına, ailesine, sülalesine göre ayrıma tabi tutulursa, akıl sahipleri, vicdan sahipleri… Velhasıl, İslami şuura sahip adalet sahipleri ne yapmalıdırlar?

Dünya bir çılgınlığa sürükleniyor.

İslami ve insani değerler yok edilmeye çalışılıyor.

Kıytırık tarafından ideolojik yaklaşımları, silah zoruyla, ekonomik güç eşliğinde insanlığa dayatanlara, vicdanen cevap verilmelidir.

Yıllarca, başka ülkeleri sömürenler, zevk sefa içinde yaşamaya devam ederken, geri bıraktırılmış ülkelerin çocukları isyan ettiler.

Bu dünya adil değil dediler.

Farklı platformlarda kendilerini ifadeye çalıştılar. Dertlerini, itirazlarını dillendirdiler.

Dinleyen oldu mu? Cılız çıkan seslere kulak açanları hatırlayan var mı? Gariplerin, ezilenlerin, sömürülenlerin, güçsüz bırakanların nidasını kimler ciddiye aldı?

Türkiye, kendi içine döndü.

Doğru dürüst olup biteni, akıl ve vicdan, iman süzgecinden geçiremiyoruz. 

Günlük doğup günlük ölüyoruz.

Manşetler saatlik… Ömürleri birkaç saat olan haberler var… Aynı gün içinde iki gündem değişebilmekte!

Türkiye, gittikçe kısır döngüye giriyor... Hapsedilmekte kendi çeperine… Buna razı olamayız.

Madem, dışarıda bize bakanlar var… Madem bize bakıp, elinizi, sesinizi ne zaman duyacağız, göreceğiz diyenler var, o vakit, bizim daha sorumlu daha akıllı davranmamız gerekmez mi?

Günlük kısır siyasi çekişmelere doğruları kurban vermek ne derece doğru?

Dünya yeni bir yöne doğru çevrilirken, biz içerde, kapalı bir çekişmenin orta yerinde Hacivat Karagöz oyunu oynayamayız.

Ne yapmalı peki?

Avrupa, kendi sınırlarında kendi devletini ve kurallarını yaşatmaya çalışırken, trump, yeni bir stil ve yeni bir havayla, dünyaya endişe dağıtmaya devam ediyor.

Bizim yapmamız gereken, en azından, geri bıraktırılmış insanlara ışık tutmak olmalıdır.

İslami ve insani değerleri çoğaltan… Yayan… Adaleti ayakta tutan bir anlayışla, insani değerleri yükseltmemiz icap eder.

Dünya kötülüğe evrilirken… Dünya bencilliğe mahkûm edilirken… İnsanlık endişe içine gark olurken, Türkiye olarak bizim, iç çekişmeleri, kısır kavgaları, onlara benzeyen davranışları derhal terk edip, kendi inanç kodlarımıza dönmemiz ve adaleti yayan bir kavşağa oturmamız, bütün

insanlığa huzur vaat etmemiz kaçınılmazdır.

Bu ödevin farkında olmadan ülke yönetmek mümkün değildir.