Suudi Arabistan’ın, iki yıllık süreli imrenilen koltuğu yani geçici Güvenlik Konseyi üyeliğini elinin tersiyle itmesi BM ve özellikle de Güvenlik Konseyi’nin itibarına büyük bir darbe oldu. Dünyada şaşkınlık ve velvele meydana getirdi. Dünyanın geri kalanının hissiyatına da tercüman olmuş oldu. Krala çıplak denilmiş oldu. Son sıralarda ABD ile Rusya’nın Güvenlik Konseyi içindeki mutabık tutumları güçler dengesini umut bağlamış olan kesimleri ve ülkeleri rahatsız etti ve hayal kırıklığına uğrattı. Suriye konusunda Rusya ve Çin’in üç defa veto hakkını kullanmasına rağmen sonunda ABD’nin bu ülkelerle uyumlu davranması diğer ülkelerde derin endişe ve kaygılara yol açtı. Adeta Obama yönetimi bölgede Rusya’nın güdümüne girmiş havası meydana getirdi. Suudi Arabistan, bu beklenmedik çıkışını ve ret kararını BM’nin birçok alanda çuvallamasına bağladı. Özellikle de Suriye konusunu öne çıkardı. Riyad’a göre, uluslararası toplum ve BM Suriye’de kan akmasını durduramadığı gibi kitle imha silahları kullanan tarafı da cezalandırabilmiş değil. Aksine Obama yönetimi geri adım atarak pişmiş aşa su kattı. Suudi Arabistan’ın tavrı kurumun tarihinde bir ilki temsil ediyor. Elbette kurumun işleyişinden memnun olmayanlar çok. Çin’deki dörtlü çeteden sonra ‘beşli çete’ kavramı da tarihe geçti. Bununla Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri kastediliyor. Türkiye de Suudi Arabistan’ı tebrik eden ülkeler kervanına katıldı. Abdullah Gül, BM’nin itibar kaybettiğini ve Riyad’ın kararının da buna dikkat çekmeye matuf olduğunu ve kararına saygı gösterilmesi gerektiğini söyledi. Fransa da Türkiye gibi BM’nin dünya meselelerini çözmede pasif kaldığını ifade ederek Suudi Arabistan’a destek çıkmış oldu. Pakistan ve İngiltere gibi ülkeler bu tepkisiyle alakalı olarak Riyad’dan daha geniş izahat beklediklerini açıkladılar.

*

Rusya ise mesajı almakta gecikmedi. Zira bu mesajın iki muhatabı var. Bunlardan birisi Obama yönetimi diğeri de Putin. Bender Bin Sultan Putin’le görüşmüş lakin Suriye konusunda buzları kıramamıştı. Bundan dolayı Suudi Arabistan’ın kararından en fazla rahatsız olan ülke Rusya olmuştur. Riyad’ın tutumunu ‘garip bir tutum’ olarak tasvir etmiştir. Bender Bin Sultan ile W. Bush arasında özel ilişki olmasına ve özel ilişkiler yönündeki tarihi imaja rağmen yine de oğul Bush’un bölgesel politikaları Suudi Arabistan aleyhinde ve İran’ın lehinde tecelli etmiştir. Suud Faysal, ABD’nin Irak’ın anahtarlarını altın bir tepsi içinde İran’a sunduğunu söylemişti. Suriye üzerinden bölgesel dengeyi yeniden kurma arayışları da Obama’nın ikircikli politikalarına takılmış ve ötesinde Obama fiili politikalarıyla İran kefesini kuvvetlendirir olmuştur. Yani müteakip Amerikan yönetimleri ister istemez İran’ın çıkarlarına hizmet etmişlerdir. Şimdi resmi görüşmelerle birlikte bu politika yüzeye çıkıyor, resmileşiyor. Riyad, İran-ABD yakınlaşmasından dolayı kendisini son derece huzursuz (unease) hissediyor. Irak, Suriye’de İran ve ötesinde ABD ile ters düşen sadece Türkiye değil aynı zamanda Suudi Arabistan da belki de bölgenin tamamında Washington’a ters düşmüş oldu. Mısır konusunda da Türkiye ile ayrı uçlarda dolaşan Suudi Arabistan, burada da değneğin ortasından tutan ABD ile ters düşmüş oldu. ABD Mısır’da bıçak sırtı ve ne şiş ne kebap yansın politikası izlerken Suudi Arabistan bütün ağırlığını darbenin tutmasından yana koydu. Milyarlarca dolar akıttı. En azından Mısır konusunda Riyad ile Washington arasında taktik farklılıklar var. Sisi’yi desteklemenin miktarı ve sınırları konusunda anlaşamıyorlar.

*

Kimi Körfez ülkeleri Mürsi yönetiminin hem demokratik hem de İslami yüzüne karşı çıkıyordu. Batılılar daha ziyade Mürsi iktidarının İslami yüzüne karşı görünüyorlar. Mübarek’in devrilmesi noktasında da Suudi Arabistan ile Obama yönetimi arasında farklılık ortaya çıkmıştı. Bölge uzmanı Amerikalı Charles Dunbar iki ülke arasındaki ilişiklerin geldiği noktayı ‘kriz’ olarak tanımlıyor. İlişkiler savrulma aşamasında. İtalya’nın ünlü stratejisti Stefano Silvestri bu yeni durumu şöyle açıklıyor: ABD bölgede makas ve eksen değiştiriyor ve Şii kampa oynuyor. Prens Suud Faysal’ın ifadesiyle bu W. Bush döneminde Irak’ta yaşanmıştı şimdi Suriye ve bölgede hem derinleşiyor hem de resmileşiyor. Rusya’dan sonra Obama yönetimi de Şii kampa oynuyor (

http://www.cumhuriyet

. com.tr/ hn=447410&kn=s 47&ka=4&kb=5&kc=47). Bender Bin Sultan gibi ikili ilişkiler ustasına rağmen Batı ile İran, ilişkilerini hızla onarıyor. Bu da Riyad’ı rahatsız ve huzursuz ediyor. Bununla birlikte, Suudi Arabistan’ın bu kararı tarihte benzeri görülmemiş bir karar. 1974 petrol ambargosundan beri en büyük ve en derin çıkış. Bu da gösteriyor ki, beşli çetenin küpeştesinde olduğu dünya sistemi dünyanın yükünü çekemiyor. Sorunları daha da akut hale getiriyor. Belki de yeni bir dünya düzeni, bu engebeli, karmaşık ve çileli yolun sonunda kurulacak (Via Dolorosa).