Tayfun Pirselimoğlu film ve romanlarıyla öne çıkan bir kişilik. Kayıp bir annenin oğlunu aradığı "Hiçbir yerde" filmi ile geniş kitleler tarafından tanındığını düşünüyorum. Uzun yıllar yurt dışında eğitim alan Pirselimoğlunun açtığı onlarca sergiden biriydi "Felluce".

Türkiyede ve dünyada çeşitli sergiler açan Pirselimoğlunun "Felluce" sergisi dikkate değerdi. Felluce üzerine bir hikaye de yazan Pirselimoğlunun, o günlerde Felluce üzerinde oluşturmaya çalıştığı sanatsal tepkinin, bugün çok uzağındayız.

Felluce katliamına sanatsal bir tepkiyle karşılık veren Pirselimoğlunun o günlerde Türkiye üzerine yaptığı bir benzetme çok hoşuma gitmişti. Pirselimoğlu Türkiyeyi sirke benzettiğini söylemişti. Evet yanlış okumadınız bildiğimiz sirk. Hani şu türlü atraksiyonların yapıldığı, hayvanların gösteri yaptığı, trapez vs gibi, çocukların ve yetişkinlerin hayretler içinde izledikleri gösterilerin cereyan ettiği yer. Sirk tespitine devam eden Pirselimoğlu "Sirkte bıçak atıcılar kör, ip cambazları hain, palyaçolar zavallı... Seyirciler dışarı çıkmak istiyor ama çıkamıyor. Orayı terk edememek gibi bir duygu var içlerinde. Bunu Türkiyede yaşayan herkes anlar. Dışarıda bir dünya var fakat sirkte bambaşka bir hayat var..." diyerek hali pür melalimizi ifade etmeye çalışmıştı.

Bu tespitin üzerinden uzun yıllar geçmiş değil, buna mukabil sirk ortamı hâlâ devam ediyor.

Sirkin içindeki oyun sürerken, seyircilerin heyecanlı bakışları da gösterileri daha çekici hâlâ getiriyor. Pirselimoğlu dışarıda bambaşka bir hayat var derken, dünya da yaşanan gelişmelere kastediyor, Türkiyenin de bu gelişmelere mugayyir kaldığının altını çiziyordu.

Herkesin farklı bir dünya algısı var. Bu algı sosyal konumlanışa, dine, ırka kısacası kişiden kişiye edinilen ya da edinilmiş özelliklere göre değişiyor. Herkesin kendine ait bir dünya algısı olması bir anlamda, yeni dünyaların ortaya çıkmasına da zemin hazırlıyor. Galileinin, ölümünden 366 yıl sonra, dünyanın döndüğünü kabul eden kilise sonradan başına bela olacak Illuminatinin kuruluşuna neden olmuştu. Avrupada yaşanan bilimsel ve sosyal gelişmenin bir diğer nedeni de kilisenin yanlış tutumuydu.

Kendinden başka dünyaların olmadığını düşünenler tarih boyunca yanılmışlar, insanın doğasını kavrayamamışlardır. İnsanın doğasını kavrayamamak, sonun başlangıcıdır. Fransız filozof ve matematikçi Pascal "İnsan, insanlığın çok üstündedir." der. Bu tespit üzerinde uzun uzun düşünmemiz gerekiyor.

Bugün güneşe tapan Japonlardan, birçok anlamda geri olmamızın sebebi sizce ne olabilir. Kainatı açıklayan bir kitap elimizde olmasına rağmen, yurttaşlarının büyük çoğunluğu ateist olan Kanada neden Müslüman ülkelerden sosyal yaşam, kanunlara riayet ve insan potansiyali açısından daha üstün bir durumda. Batıl inançların en yaygın olduğu ülkelerden biri olan Çin nasıl oluyor da, dünyaya hükmedebiliyor. Aristotalesin "İnsan doğanın yetişkin bir çocuğudur" ifadesini hatırlamak yerinde olur sanırım. Son kertede hepimiz insanız ve "Aynı fabrikanın ürünleriyiz". Kodlar aynı. Hüzün her yerde hüzün. Aşk her yerde aşk. İnsan her yerde İnsan. Mesele bu kadar basit. Dışarıda eksi on derece soğuk varken, kimse evinin içinde bahar havası varmış gibi yaşayamaz.

Buna rağmen süre giden bu sirk ortamına ne demeli. Aslında bu sirk ortamı tüm dünyada yaşayan insanlar için geçerli. Sirkin parçası olanlar ve olmamak için direnenler.

Yüzde 97si Müslüman olan Somalide insanlar açlıktan ölürken kutsal Ramazan ayında dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Müslümanlar "Midelerinin gurultusu" ile mücadele ediyor. Yılın 360 günü sahur yapmadan, belki onlarca gün hiçbir şey yemeden oruç tutmak zorunda kalan Müslümanların gözünde, bu "Gurultucular" büyük bir sirkin çalışanlarıdır. Sadece kendilerini eylemek ve eğlendirmek için gösteri yapan bu sirk cambazlarının hayatı, o sirkin içinde geçmektedir. Bu cambazları alkışlayanlar da ne yazık ki o sirkin bir parçasıdır.

İngiliz düşünür, Anthony Shaftesbury güzellik ve doğruluk arasında bir bağlantı kurar. Var olan her şeyin özü itibariyle iyi olduğunu savunan Shaftesbury güzelliğin doğru olduğunu, doğrunun da güzel olduğunu söyler. Doğrular her zaman güzel, güzel olan her zaman doğru mudur . Shaftsburye her şey özü itibariyle iyi ise bu kadar çirkinliğin nereden kaynaklandığı sormamız gerekiyor.

Kainatta her şey zıttıyla kaim, bunda hepimiz hem fikiriz. O zaman biz kimin zıttıyız. Sirkin içindekilerin mi, dışarıdakilerin mi