Zamanın hızlı akışında en çok darbe yiyen, tahribata
uğrayan, kendi öz değerlerinden uzaklaşan, uzaklaştırılan bir genç kuşak var
günümüzde. Gençlik, sorunlar yumağının içinde.
Okumayan, düşünmeyen bir gençlik yüzyılındayız.
Öğretim ve eğitimin yüksekliğiyle övünenler sayısal olana
göre bir hesap içindedirler. Buğday tarlalarında başak saymaya kalkarsanız başa
çıkamazsınız. Yetiştirilen gençlik buğday başaklarının terbiyesinden de mahrum.
Çiftçi hemen her başağa özenir. Ayrık otlarını temizler, gübresini ve suyunu
verir. Meydana salınan, sadece okuma yazma öğrenen, sınav yarışması atına
döndürülen, eline bilgisayar, cep telefonu tutuşturulan, bütün dünyası o
küçücük kutulara hapsolan bir gençlikten söz ediyoruz.
Üniversiteler meşgul edilen genç bir enerji ile dolu.
Tükenen, tüketilen, içi boş, ama kafası karmakarışık bir gençlik. Sadece bir
diploması olsun için sanki bir hayatı var. Okulunu bitirdikten sonra onun da
bir anlamı yok. Kişinin iktidara yakınlığı, torpili yoksa bir yakının işi yoksa
o diplomanın hiçbir değeri yoktur. O genç bu toprakların insanı olarak kabul
görmüyor. Sadece bir çevrenin insanıysan soluk alabiliyorsun.
Gençlik ırkî, siyasal, ideolojik bölünmelere itiliyor.
Çareyi ve çıkışı anarşide arıyor. Anarşiye bulaşmayanlar bilgisayarların
başında sabahlıyor, köreliyor ve bunalıyor. Donup kalıyor. Gençliğe düşünce,
medeniyet, millet, din, tarih, kültür bilinci verilmeyince ortada dolaşan
başıboş mayınlara dönüyor. Bunalmış, iyice körelmiş ve sıradanlaşmış biri
olarak kalıyor.
Bu milletin genç enerjisini siyasal gerilimlere, siyasal
körlüklerin kurbanı etmeden, siyasal sloganlara mahkûm etmeden düşünce
düzleminde yeni alanlara yöneltmek gerekiyor.
Siyasal liderler fani kimselerdir. Bu fanilerin ömürleri
sınırlıdır. Geçmişin liderlerinin hiç birinin esamisi okunmuyor. Geriye kaos
bırakmaktan başka bir iş yapmadılar. Sağ, sol ırkî bölünmelerle bunalımlara
ittiler sadece
Eğer birinin medeniyet düşüncesi, İslâm ruh ve bilinci
ile kuşanmış değilse kendisinden başka hiçbir kimseye yararı yoktur. İslâm
medeniyetinin devletini, kültürünü, tarih bilincini, gelecek ufkunu kuşanan
öncülere gereksinim var. Öncülerimiz yol göstericilerimizdir. Onlar; sevgiyle,
aşk ve vecd ile yüklüdürler. Eğer yüklü iseler onlar yol göstericiliği daha
anlamlıdır. Onlarda kibir, nefret, şiddet olmaz. Adil ve hakkaniyetlidirler.
Bunlar da yetmez. Bilgelik herkese nasip olmayan bir erdem. Bilgelerin
izleğinden olan gençlik geleceğe yol alır.
Geleceği olan, ufku geniş bilinci açık, okuma, düşünme
yetenekleri gelişmiş akleden bir gençliğe ihtiyacımız var. Saf, katışıksız,
sade, samimi bir gençlik arayışındayız.
Harabeye dönen şu dünyada filizlenecek bir gençlik.
Dünyayı harabeye, anarşiye, karmaşaya iten başıboş bir
gençlik değil.
Medeniyetimizin inşasına, kültürümüzün zenginleşmesine,
mevcutları koruyacak, hakkını, değerini ve kadrini bilen bir gençlik.
Derdi olan, davası olan bir gençlik.
Dünya tamahını, makam hırsını, yer kapma telaş ve gözü
karalığını ilke edinen, hayat tarzı edinen bir gençlik değil. Bulanık sularda,
havalarda, karmaşık yerlerde gezinen, dolanan, ömür tüketen bir gençlik değil.
Aradığımız has bir gençliktir. Bizler de onlara katkı
sunabilirsek görevimizi yerine getiririz. Onların elinden tutmak, yol
göstermek, ışık olmak, ufuk olmak sorumluluğumuzdadır. Sözlerimiz, yazılarımız,
davranışlarımız onlar için olmalı. Onları düşünerek olmalı.
Şu zehirli dünyada, şu karmaşık ve karanlık dünyada
onlara yol olmak, öncü olmak bizim görevimiz.
Aradığımız, umduğumuz, beklediğimiz, gözlediğimiz has ve
öz bir gençlik nüvesinin peşindeyiz, onlarlayız. Anadolu nun has gençliğinin
peşindeyiz. Sevgi ve aşkımız onlardır.