Kur’an’a göre insan olarak kadın ile erkek eşit kişiliğe sahiptir. Erkeğin kadından bir üstünlüğü yoktur, kadının da erkeğe bir üstünlüğü yoktur. Kadının çalışıp kazandığı kadının kendisine, erkeğin çalışıp kazandığı erkeğin kendisine aittir. Tamamen ayrı ve bağımsız kişilikleri vardır. Allah kadına üçüncü kişinin yani çocuğun olması özelliğini vermiştir; bu özelliği sadece bir erkeğe ortak edecektir. Bunun şu sebepleri vardır: a) Çocuğun anne ile babasından alacakları vardır. Mademki onun var olmasına onlar sebep oldular, onu doğurup büyütmekle yükümlüdürler. Bunun için çocuğun babasının bilinmesi gerekir. Dolayısıyla gizli cinsi ilişki yasaklanmıştır. b) Canlılar çiftleşerek kendilerini yenilerler. Akrabaların çiftleşmesi hâlinde bu yenilenme olmaz ve çocuk sakat doğar. Bu da doğacak çocuğa karşı cinayettir. O halde yakınlar arası cinsi ilişki olmamalıdır. Bu da yasaklanmıştır. Bu yasak bütün canlılar arasında geçerlidir. Canlılarda buna karşı tedbir alınmıştır. c) Gizli ilişkiler ileride bilmeden kardeşleri veya kız ile babayı birbirleri ile ilişki kurmaya götürür, onun için gizli ilişki haram kılınmış, kesinlikle yasaklanmıştır. d) Bir kadın bir erkekle ilişki kurduğu zaman ondan aldığı hormonlarla tüm vücudunu o erkekten gelen çocuğa göre ayarlar. Eğer başka erkekten de hormon alırsa hormonlar arası çatışma sonucu bakterilerde veya virüslerde mutasyon meydana gelir ve hasta edici virüsler oluşur, AIDS gibi hastalıkların yayılmasına neden olur. İşte bu sebeplerden dolayı serbest cinsi ilişki yasaklanmıştır.

Kur’an’a göre bir iş daima birine verilir ve sadece onun sorumluluğunda olur. Çocuk yetiştirme ortaklığında da işbölümü vardır. Herkes aldığı işte yetkilidir, sorumludur ve hakkı vardır. Bu önemli noktayı tekrar hatırlatıyoruz; ‘eşitlik’ değil ‘adalet’ vardır. a) Kadın çocuk doğurur ve süt vererek büyütür. Bu özelliği ona Allah vermiştir. Buna karşı erkek o çocuğun ve annesinin nafakasını temin eder ve onları savunur. b) Evde son söz annenindir, ev dışında ise son söz babanındır; çünkü sorumluluk ve o işi yapma açısından birinin işi evin içinde, diğerinin işi evin dışarıdadır. c) Kadın rahmini sadece bir erkeğe ortak ettiği ve başkasına kullandırmadığı için erkeğe bunun bedeli ödetiliyor; o bedel de boşama tazminatıdır. Erkek de kadın da istediği zaman boşanabilir. Ama erkeğin karısını boşaması için boşanma tazminatını ödemesi gerekir. Kadın boşanmayı talep ederse; sadece önceden almışsa mihri iade edecektir, almamışsa bir şey isteyemez. Boşanma hakkı serbest bırakılmıştır ama mihirle dengelenmiştir. Böylece kolay boşanmanın önüne geçilmiştir. d) Biri öldüğü zaman kadın erkek eşit olarak terekenin altıda birini alırlar. Ancak bu takdirde boşanma olmadığı için mihri iade etmek veya almaktan vazgeçmesi gerekir. Bu da bazı zorluklar doğuracağı için kadın mihri alır, almışsa iade etmez. Bunun karşılığında mirasta değişiklik yapılır. Kadın kocasının terekesinden mihir ve sekizde bir alır. Erkek terekesinden mihri verir ve dörtte birini alır.

Mirasta kadın ile erkek eşittir. Anne-baba eşit olarak altıda birer alırlar, anadan kardeşler eşit olarak annenin payını bölüşürler. Çocuklar vâris olacaklarsa babadan kardeşler ikiye bir olarak bölüşürler. Erkek iki, kız bir pay alır, çünkü erkek iş kurmak ve evlenmekle yükümlüdür. Baba ocağını erkek devam ettirecektir. Nesep babanın babaları üzerinden yürütülür, çünkü Y kromozomu bellidir, yalnız babadan gelir. Anneden belli kromozom gelmez. Çünkü Y’nin eşi X kromozomu erkekte de vardır. Nesep babadan gelince aile kurma mükellefiyeti de erkeğe verilmiştir. Bu sebeple erkek kızın iki katını alır. Bu iki pay ocağı devam ettirme payıdır.

Kadınların kendi görevlerini başarabilmeleri için yani çocuğu doğurup emzirebilmeleri için aşiret/ocak olarak organize olmaları yeterlidir. Ocak yönetiminde kadın erkek eşittir. Erkeklerin gerek ekonomik gerekse savunma hizmetleri yapabilmeleri için aşirette/ocakta organize olmaları yetmez; bucakta, ilde ve ülkede de siyasi olarak organize olmaları gerekir. Dolayısıyla bunlar erkeklerin kuruluşlarıdır. Ne var ki erkek bütün bunları kadınlar için yani kadınların yetiştireceği çocuklar için yapmaktadır.

Kur’an, bunları tek kitap içinde toplamış olması nedeniyle mucizedir. Kur’an, peygamberin mucizeleri dışında bizzat kendisi bir mucizedir. Bütün bunlar bir araya geldiğinde yeryüzünde adalet üzere uygulanabilecek yegâne nizam Kur’an nizamıdır.