İnsanın bu dünyadaki en büyük gâyesi; Rabbinin râzı olacağı bir kul olmaya ve ahlakını güzelleştirmeye çalışmak, yeryüzünün halifesi unvanına lâyık hale gelmek olmalıdır. İşte Ramazan-ı Şerif, bu gâyeye ulaşmak için de mükemmel bir fırsattır. Zira bu ay, şeytanların bağlandığı, dolayısıyla güzel ameller için önünde pek engel kalmadığı bir zemindir. Bu ay, güzel ahlakın menbâı olan Kur an-ı Kerim in nazil olmaya başladığı ve pek çok ayetlerin indiği mübarek bir aydır.

İnsan, oruç vasıtasıyla nefsine gem vurabilir. Devamlı kötülüğü arzulayan nefis, oruç vasıtasıyla, kulluğunu idrak eder. Muteber kaynaklarda var: Cenab-ı Hak nefsi yarattıktan sonra sormuş, Ben kimim, sen kimsin diye. Nefis, Ene ene, ente ente , yani ben benim, Sen Sensin demiş. Türlü azaba mâruz kalmış, yine de bu şekilde Firavunâne inadından vazgeçmemiş. Açlıkla ta zib olunduktan sonra, Sen Rabb-i Rahîmimsin, ben ise Senin âciz bir kulunum demiş.

İnsan oruç sayesinde melekiyet vaziyetini takınmaktadır. Zira melekler de yemezler ve içmezler. İşte o vaziyette iken Kur an okurken, mukabele takip ederken şu manzaraları düşünebilir: Sanki Cebrâil Aleyhisselam, Peygamber Efendimize (asm) vahyi getirdiği sırada orada hazırmış gibi okuyup dinleyebilir. Hayalini biraz daha temiz tutup Peygamber Efendimizin vahyi alır almaz tebliğ etmesi âdetini bildiği için sanki o sırada oradaymış gibi dinleyebilir. Tefekkürünü biraz da ilerletip, sanki Mütekellim-i Ezelîden, yani Rabbü l Âleminden işitiyormuş gibi dinleyebilir. Sevgili Peygamberimiz (asm) Mi raç gecesinde Bakara Sûresinin son âyetlerini böyle dinlemişti. Bu dünyada bu muazzam şeref yalnızca Efendimize (asm) hastır. Cennette ise Mü minler bizzat Allahu Azimüşşân ın okuyacağı Rahmân sûresini dinleyeceklerdir.

Hz. Aişe validemiz (ra) kendisine, Peygamber Efendimizin ahlakının nasıl olduğunu soran sahabelere, siz Kur an okumuyor musunuz O nun ahlakı Kur an dı demiş. Sevgili Peygamberimiz (asm) yaşayan Kur an dı. Yani Kur an ı her haliyle yaşıyor ve yaşanması için çırpınıyordu. Hayatı boyunca da Kur an ın bütün dünyada yaşanması için mücâdele vermiştir.

Kur ân ın yaşanması demek, Kur an ahlakıyla ahlaklanmak, Kur an hükümlerinin yeryüzüne hâkim olması demektir. Bu şuûrda olan insan hiç durmaksızın ahlakını güzelleştirmeye bakacaktır. Güzel ahlak sahibi olmak demek; yalanı, gıybeti, dedikoduyu, mâlâyaniyatı (yani boş ve faydasız işleri) terk etmek demektir.

Güzel ahlak sahibi olmak demek; bütün Mü minleri kardeş bilmek, onların yardımına koşmak, zekât verecek durumda ise zekâtını fakirlere ve diğer zekât verilecek kimselere vermek demektir.

Güzel ahlak sahibi olmak demek; aile fertlerine, akrabalara, konu komşuya karşı hoşgörülü, sevecen, mükrim olmak, kalp kırmamak demektir.

Güzel ahlak demek, şecâat-i kudsiye sahibi olmak demektir. Yani Allah için cihad etmek, tıpkı kahraman ecdâdı gibi, Allah ın hükümlerini yeryüzüne hâkim kılmak için gayret göstermek demektir.

Güzel ahlak demek, namazını güzelce kılmak ve sâir ibadetlerini büyük şevkle yapmak, günahlardan şiddetle kaçınmak demektir.

İşte bu şekilde güzel ahlak sahibi olmanın, güzel ahlakın en mükemmel örneği olan Peygamber Efendimizin (asm) ahlakını kendine rehber edinmenin yolu, Kur an ı dinlemekten geçer. İşte fırsat ayağımıza geldi. Ramazan-ı Şerif Kur an ayıdır. Kur an ı gerçekten okumak demek, Kur an ı yaşamak demektir. Bu ay içerisinde ve bundan sonraki hayatımızda bunu yaptığımızın alâmetleri bizde tezâhür etmelidir. Yoksa beyhude aç kalmış oluruz.

BURHAN

BOZGEYİK