Dünya gazetesinden Ali Ekber Yıldırım ın yazdığına göre,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 81 ilin Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Müdürlüklerine süt inekleri kesilmesin talimatı göndermiş. Yüksek et
fiyatlarını durdurmak için uygulamaya konan tavan fiyatın fiyatları
düşürememesi üzerine Tarım Bakanı nın gerekirse yanlarına dükkan açarız
ifadesi de daha henüz tazeliğini koruyor. Anlaşılan o ki, Türkiye tarım
konusunda resmen günlük yaşıyor, günlük hareket ediyor. Hiçbir politika, hiçbir
eylem planı mevcut değil.
Tarımla, hayvancılıkla ilgili kurumlar, kuruluşlar,
kişiler, gazeteciler son birkaç yıldır söylemekten yoruldu, süt fiyatları
düşük, üreticiler hayvanlarını kesime gönderiyor diye. Neden Çünkü sütten
para kazanamıyor üretici. İşin garip tarafı, üretici sütten kazanamıyor ama
büyük işletmeler, süt firmaları vs gayet güzel kazanç elde ediyor aynı zamanda.
Tarım Bakanlığı, sivil toplumdan ve gazetelerden yükselen sesleri ya duymadı ya
da dikkate almadı. Bugün, mesele ayyuka çıkmışken valilere talimat göndermek,
günü kurtarmaktır sadece.
Tarımla, hayvancılıkla ilgili kurumların, kuruluşların,
kişilerin açıklamalarını takip edince, hiçbir bilgi sahibi olmayan biri olarak
bile meselenin özüne inebiliyorsunuz. Süt hayvanlarını, yani dişi hayvanların
kesime gitmesi yeni hayvanların doğmasına mani oluyor en basit haliyle. Hayvan
varlığı artmayınca fiyatlar da bir türlü dizginlenemiyor.
İşin ilginç tarafı, meseleye en başta vakıf olması
gereken kurum olan Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, yüksek et fiyatları
karşısında ne yaptı bugüne kadar Et ve canlı hayvan ithalatı! Pansuman
tedbirin de pansuman tedbiri yani
Piyasaya müdahale etmesi yönünde çağrıların arttığı Et ve
Süt Kurumu, geçen yıl yaptığı ithalatın fiyatları düşürememesi üzerine şöyle
bir açıklama yapmıştı: Biz zaten fiyatları düşürmek için değil, fiyatlar
artmasın diye ithalat yaptık. Gerçekten şaka gibi!
Geçen seneki Devlet politikası tarımda da yok adlı
yazımızda Türkiye gibi bir tarım ülkesinde yüksek sebze ve meyve fiyatlarının
kabul edilemez olduğunu ve bunun da Türkiye nin herhangi bir tarım politikası
olmadığını gösterdiğini yazmıştık. Tarım Bakanlığı, sağolsun, sabahın 9 unda
mail yoluyla bir açıklama göndermişti. Açıklama, bolca şu kadar destek verdik
içeriyordu. Tarla ekip biçmeyen, başka bir yerde yaşayan insanların bile
aldıkları destekleri kast ediyorlardı herhalde Tarımla ilgili olmayan sıradan
bir vatandaş olarak, madem öyle, bir tarım ülkesi olan Türkiye de fiyatlar
neden yüksek sorusuna cevap alamadık neticede.
Bugün de benzer bir tablo hayvancılık için var gibi
gözüküyor. Sivil toplum kuruluşlarının, gazetecilerin birkaç sene önceden
görebildiklerini Bakanlığın görememesini anlamak mümkün değil. Günü kurtarmak
tarzında bir yönetim anlayışı, ne vatandaşa, ne üreticilere hiçbir şey
kazandırmıyor. Son birkaç senedir aynı sıkıntılar konuşuluyor ve çözüm
bağlamında ortada hiçbir şey yok. Bir vatandaş olarak bunun hesabını kime
soracağız
Sayın Tarım Bakanı nın, gerekirse yanlarına dükkan
açarız sözleri de başlı başına sorunludur. Bir kamu yöneticisi, bir tüccar
edasıyla konuşabilir mi Tarım Bakanı, tüketicilere olduğu kadar üreticilere
karşı da sorumludur ve her iki tarafın da temsilcisidir. Bu ifade aynı zamanda,
vatandaşın zihninde bu işin sorumlusu demek ki kasaplarmış şeklinde bir algı
da oluşturabilir. Ki, Türkiye gibi her kötü giden şeyin bir lobi ye bağlandığı
bir ülkede bu algının oluşması da çok kolaydır.
Netice itibariyle, devleti idare noktasında yaşanan zaaf,
tüm toplumu olumsuz etkiliyor. Herhangi bir plan, program, amaç doğrultusunda
değil de günübirlik bir idare tarzı da devamlı cebimizden yiyor. Pansumanın da
pansumanı tedbirlerle sorun çözülemiyor.